İşkence yarası geçer parmakta
Geçmez ama ruhlardaki ağrısı
Bizler unutmaya hazırız çoktan
Ne der çocuk yüzleri bilemem
Biz deriz ki bütün bunlar Allah’tan
Onların adına bir şey diyemem
Yarın onlardır hâkimi evrenin
Evrenin, devrânın, mahkemelerin
BİZİM ÇOCUKLAR
Küçücüktü elleri
O hep duaya duran
Duyulmazdı sesleri
En derinden haykıran
Bizim çocuklar bunlar
Ehli dil, ehli dertten
Lokmasını aldılar
İsmini kazıdılar
Yerden yere vurdular
Ses çıkarmadı yine
Bizim çocuklar bunlar
Garip, mahzun, çekingen
Erzincanlıdır kimi
Kimi Sivas elinden
Yozgat’tan, Adana’dan
Çoğu Maraş ilinden
Bizim çocuklar bunlar
Anadolu kokulu
Kimi derviş kimi alp
Uçmağa varacaklar
Yeri göğe uçurup
Gökte taht kuracaklar
Bizim çocuklar bunlar
Sevişir, savaşırlar
-imansızlar korkarlar
Binbir pusu kurarlar
Karanlıkta avlarlar
Ölmez bizim çocuklar
Civanmert bakışları
Ürpertir düşmanları
Bazı yaralar onu
Sevgilinin kaşları
Bizim çocuklar bunlar
Âşık, mecnûn, kalander
Ay alınlı çocuklar
Selam getirdim size
Gökteki yıldızlardan
Ki unutmayacaklar
-kök toprağı unutsa
Yaprak havayı
Unutsa çiçeği arı
GÜL YÜZLÜ ÇOCUKLAR
Gül yüzlü çocuklar başları gökte
Eller kelepçede, gözlerde buğu
Tahta sıralarda oturuyorlar
Çiçekleri ezmeyiniz ne olur
Gül ağacı kırılmasın belinden
Gül yüzlü çocuklar bu nedir böyle
Alın yazısı mı savaş mı yoksa
Çizmeler çiğnedi pınar suyunu
Bulun çizmelerin sahiplerini
Deyin ki gezilmez böyle burada
Gül yüzlü çocuklar ağlamıyorlar
Bir yere akmalı kan gözyaşları
Gülüyor sütre gerisindekiler
Maskeler örtüyor yüzleri kim, ne
Bu geminin dümeni kimde
Gül yüzlü çocuklar bu oyun bozulacak
Yeni bir bahçe kuracağız
Bu viranede
BENDEN SANA ESEN
Saat gecenin üçü
Toprak uykuda, çiçekler uykuda
İn cin uykuda
Kaldırım taşları uykuda
Çocuklar uykuda
Evler uykuda
Kent uykuda
Gece büsbütün uykuda
Ben uyur uyanık
Ben paramparça
Sen uyuyor musun
Sen ağlıyor musun
Sen duyuyor musun
Biliyor musun ki
Bir göğüs seninle nefes alıyor
Anlıyor musun
Saat gecenin üçü
Nefesimi üflüyorum zamana
Nefesimi veriyorum eşyaya
Geceye
Kente
Kıpırdıyor yapraklar
Bir rüzgâr esiyor inceden
Benden
Ölüler doğruluyorlar kabirlerinden
Gül vermede kulağını rüzgâra
Aşkın cıvıltısını duymada
Her esintide
Nefesimi veriyorum boşluğa
Sevgimi sunuyorum
Bardaktan boşanırcasına
Yağmur yağmur
Saat gecenin üçü
Ve seninleyim
BİR SEVDÂ Kİ
Mümtaz’a…
Bir sevdâ ki sigara tiryakiliğine benzer
Bıraksan bırakmaz, bırakmasan eritir seni
Sevsen mümkünatı yok, sevmesen mümkünatı yok
BUGÜN
Beşir Ayvazoğlu’na…
Kırlarda çiçekler hep solgun bugün
Kırmış filizleri rüzgârlar bugün
Kaçmış göğümüzden yıldızlar bugün
SES
Cıvıl cıvıl cıvıldar kuşlar ağaçlarda
Çın çın çınlar boynunda koyunların çanlar
Sonsuz sükûttan su sesleri savrulur sanki
SEL
Ahmet Turan Alkan’a…
Yaban eller aldı bizi
Bin deryâya saldı bizi
Devrilir gökten çatılar, ışıklar söner birden
Saman çöpü duygularımızı uçurur bir yel
Savrulur