Yağ ve mermer. Стефани Стори. Читать онлайн. Newlib. NEWLIB.NET

Автор: Стефани Стори
Издательство: Maya Kitap
Серия:
Жанр произведения:
Год издания: 0
isbn: 978-605-7605-96-2
Скачать книгу
ailenin devam ettiği tartışmayı anlamaya çalıştı. Birbirleriyle bağrıştıklarından dolayı konuyu pek anlayamadı.

      Sonra Giovansimone yerinden zıplayıp, ailenin dikkatini çekmek için sandalyenin üstüne çıktı. Giovansimone, cılız solgun yanaklı, sürekli uygun sakal bırakmaya çalışıp bunda başarısız olan işsiz, yapışkan bir tipti. Sandalyesinde hareketsiz durmasına rağmen hâlâ caka satıyor gibi görünmekteydi. “Tamam, ben babamı ve amcamı alıyorum. Sen de halamı ve büyükannemi alıyorsun,” dedi.

      “Ben ayrıca Mona Margherita’yı da alıyorum,” diye karşı çıktı Buonarroto.

      “Hizmetçiler sayılmaz. Sadece aile üyeleri.”

      Ailenin kıdemli hizmetçisi Mona Margherita, lavabonun yanında ayakta yemeğini yiyordu. Michelangelo’yla göz göze gelen kadın gülümsedi. Hiçbir şeyden etkilenmemiş gibiydi.

      Çok fazla içmekten sallanan Giovansimone, bakışlarını Michelangelo’ya çevirerek “Karar vermek sana kalıyor sevgili kardeşim,” dedi.

      Herkes ona bakıp beklemeye başladı. Ağzındaki ekmek ve loru yutarken, “Ne tartıştığımızı bilmiyorum,” dedi.

      “Ben ya da Buonarroto. Hangimiz daha iyi bir evladız?”

      “Aman Tanrım,” diye sızlandı Michelangelo.

      Buonarroto kahkahayı bastı ve aile tekrar tartışmaya döndü.

      “Cevaplamana gerek yok,” dedi Giovansimone, sandalyesinden inerek. “Sen beni hiç sevmedin zaten.” Kalan şarabını da yudumlayıp boş kadehi havaya kaldırdı. “Berabere. Ailenin en genç ve en zekisi olarak kendimi galip ilan ediyorum.”

      Evde alkış ve yuhalama sesleri koro halinde yükseldi.

      “Michelangelo, bir şeyler söylesene!” diye yalvardı Buonarroto.

      “Bekleyin, bekleyin!” diye seslendi Michelangelo. “Dörde üç. Mona Margherita’yı sayarsanız beş. Haklısın Giovani. Buonarroto’yu her zaman daha çok sevmişimdir.”

      Mona Margherita sofraya başka bir somun ekmek getirinceye kadar kahkahayla güldüler. Margherita, Michelangelo’nun yırtılmış gömleğini fark edip “Koluna ne oldu? Dur bakayım. Gözün de iyi görünmüyor. Bekle, bir bez getireyim,” dedi.

      “Hayır, hayır ben iyiyim. Gerçekten,” dedi elini sıkarak. “Cassia Yolu tehlikeli bir yol, hepsi bu.”

      Giovansimone dirseklerinin üzerine eğilerek “Gerçekten mi? Tüm anlatacakların bu kadar mı? Haydi, ailenle birliktesin. Saklamana gerek yok,” dedi.

      “Neden bahsediyorsun sen?” diye sordu, ağzına bir parça lor atarken.

      “Haydi ama! Onlara benim anlatmamı ister misin?” dedi Giovansimone.

      Michelangelo, ağzındaki lokmaları çiğnemeyi bıraktı.

      “Ne diyorsun sen, Giovani?” diye sordu amcası.

      Giovansimone irileşmiş masum gözlerle masadakilere bakınarak “Nasıl tutuklanıp geceyi hapishanede geçirdiğini kendisi anlatmak ister diye düşünmüştüm,” dedi.

      Michelangelo, ağzında lapaya dönmüş loru yutarken aile üyeleri soru bombardımanına başladı: “Tutuklandın mı? Ne oldu? Anlat!” Tabağına bakmayı sürdüren babasının yüzü kızardı.

      “Sen nasıl öğrendin?” diye sordu Michelangelo, gönülsüzce.

      Giovansimone, sandalyesine yaslanıp ellerini başının arkasında birleştirerek “Ben her şeyi bilirim sevgili kardeşim,” dedi. “Her yerde dostlarım var.” Çocukluğundan beri Giovansimone kardeşlerini ispiyonlayıp sonra da arkasına yaslanıp olanları izlemekten zevk alıyordu. Bunu çoğu zaman kendi suçlarını gizlemek için yapıyordu.

      “Evimde bir suçlu istemiyorum,” dedi Lodovico ve ayağa kalktı. Dört yıl sonra babasına söylediği ilk sözlerdi bunlar. “Sokaklarda yatabilirsin.” Babası ve amcası onu sandalyeden çekip kaldırdılar.

      “Durun! Açıklayabilirim.”

      Onu kapıya doğru sürüklediler.

      “Bu bir yanlış anlamaydı,” dedi heyecanla. “Lorenzo ile ilişkim konusunda yanlış anlaşılma.”

      Medici ismini duyunca babası ve amcası birbirlerine baktılar. Mediciler, Buonarroti ailesini finansal olarak tamamen mahvolmaktan korumuştu. Michelangelo’yu henüz bir delikanlıyken Medicilerin heykeltıraş bahçesinde yaşayıp öğrenim görmesi için davet ettiklerinde Lorenzo, oğlunu eğitim için kendisine emanet etmesinin karşılığında Lodovico’ya küçük bir devlet işi vermişti. Kendisinin ve sanatının babası tarafından değil de’ Mediciler tarafından takdir edilmesi çok kötüydü Michelangelo için.

      Michelangelo dirseğini çekerek “Ben suçsuzum,” dedi. “Adımı kirletecek bir şey yapmadım.”

      Michelangelo’nun ailesini sakinleştirmesi yarım saatini almıştı ama sonunda babası merhamete gelip “Tamam, kalabilirsin,” dedi.

      İçine bir ferahlık çöktü. Başına gelen onca şeyden sonra kendi evinden kovulmak gibi bir aşağılanmaya dayanamazdı. Masaya dönerken Giovansimone’nin başına dirseğiyle vurup “Bok herif,” dedi.

      Amcası, eline aldığı kepçeyle sırtını kaşıyarak “Giovani de olmasa hiçbir şeyden haberimiz olmayacak,” dedi. “Yıllardır seni görmedik.”

      Bir tartışmadan başka bir tartışmaya diye düşündü Michelangelo. Eve hoş geldin. “Pekâlâ, herkesi görmek güzel,” dedi.

      “Annenin cenazesine katılmadın,” dedi babası.

      “Üvey annen diyecektin herhalde,” diye kibarca düzeltti Michelangelo. “Çalışıyordum.”

      “Bizi terk ettin,” dedi Giovansimone. “Senin aksine ben asla babamı terk etmezdim.”

      “Ben kimseyi terk etmedim. Roma’ya çalışmaya gittim.”

      “Eve ne kadar para getirdin?” diye sordu babası.

      Michelangelo’nun yanaklarına ateş bastı. “Hiç. Sadece birkaç kuruş.” Aslında cebinde neredeyse bir haftalık ödeme miktarı olan yaklaşık altı liret vardı.

      “Roma’da çalışma için çok para,” dedi amcası.

      Michelangelo içini çekti. Ailesine kavuşmaktan dolayı minnettarlık hissetmeyi umarken şu anda hissettiği tek şey hayal kırıklığıydı. Ailesinin sokaklara çıkıp onu omuzlarına almalarını ve övgü yağmuruna tutmalarını bekliyordu. Eve geldiğinde bir kahraman gibi karşılanmayı hayal ediyordu.

      “Artık geri döndüğüne göre evlenip çoluk çocuğa karışma vaktin de geldi. Evlilik aile için iyi olacaktır,” dedi babası. Ekmekle birlikte loru ağzına götürürken sağ eli titriyordu. Michelangelo, babasının elinin titrediğini daha önce hiç görmemişti. Yaşlanmıştı.

      Michelangelo “Heykeller benim çocuklarım, aletlerim de karım,” dedi.

      “Bir devlet işi bulabilirsin.”

      Babasının şikâyetleri ya da tavsiyeleri hiç değişmeyecek miydi? Michelangelo kırkına bastığında da aynı tartışmaları mı yapacaktı?

      “Devlet işinde çalışmayacağım.”

      “Beş oğlum var,” diye mırıldandı Lodovico. “Ama her şeyi kendim yapıyorum. Bulaşıkları kendim yıkıyorum, çatıdaki kiremitleri kendim değiştiriyorum, ekmeğimi kendim pişiriyorum…”

      Michelangelo, mutfağı temizlemekte olan Mona Margherita’ya baktı.

      Babası “Kilisedeki ağabeyinle birlikte,” diye devam etti.