Yatak odasından gelen bir gıcırtı duydu. Arkasına bakmak için hareket ettiğinde sandalyesi, ağırlığı altında gıcırdadı. Leonardo, sessizce bacağını uzatarak masanın yanında duran uzun ve sekiz kenarlı tahta bir kutunun kapısına ayağını kanca gibi taktı. Ayağıyla kapıyı açtı. Kutunun içerisindeki her bir duvar ayna kaplıydı. İçeri girip kapıyı kapatınca kendisini üç yüz altmış derece açıyla izleyebilsin diye bu aleti Salaì için tasarlamıştı. Böylece yeni bir kıyafet aldığında Salaì, hemen bunun içine girebilirdi. Leonardo, kapının üzerindeki aynayı yatak odasını görebileceği şekilde ayarlamıştı. Odanın içinde komodinin çekmecesine uzanan Salaì’nin karartısını fark etti.
“Giacomo,” diye seslendi.
Salaì az önce aşırdığı paraları cebine indirdi. “Yürüyüşe çıktığınızı sanıyordum.”
“Benden sana öğretmenlik yapmamı istiyorsun.” Aynalı kutuyu ayağıyla kapattı. Genç adam bir zamanlar kendine çorap bile alamayacak kadar yoksuldu. “Yanıma gel de bir şeyler öğren.”
Salaì yanına gelip yarasaya baktı. “Ben ressam olmak istiyorum, anatomi uzmanı değil.”
“Bilime değil de sadece sanata takıntılı olanlar, denize pusulasız açılan kaptanlar gibidir. Nereye gittiklerini asla bilmezler.” Leonardo bir mum yakıp gözlüklerini taktı. “Gençliğimde pek çok kilise, hekimlere ve sanatçılara ölüleri inceleme izni verirdi. Ben bizzat yüzlerce kadavrayı kesip inceledim. Ancak işler değişti.” Son bir yıldır morgdan morga dolaşıp kendisine bu izni verecek birini aramış ancak tüm peder ve rahipler buna karşı çıkmıştı. İki rahip onu tutuklamakla tehdit etmiş, hatta birisi onun üzerinde şeytan çıkarma ayini yapmaya çalışmıştı. “Bugünlerde kurbağalar, kuşlar ve yarasalarla yetinmek zorundayız.” Yarasanın bir kanadının ucunu kesip çıkardı, mumun yanında tutarak elindeki büyüteçle loş ışıkta incelemeye çalıştı.
Salaì masanın yanından uzaklaşıp, Il Moro’nun kendi düğününde eğlenceyi yönetmesi için Leonardo’ya hediye ettiği kadife pelerini eline aldı. “Üstat, eğer tüm gece çalışacaksanız, sunak resmi üzerinde çalışmanın iyi olacağını düşünmüyor musunuz?”
Salaì’nin önerisini duymazlıktan gelerek birkaç gözlemini not defterine aceleyle yazdı. Böylesi zamanlarda fikirler, mürekkebin kurumasını beklemeyecek kadar hızlı gelmekteydi. Bu yüzden elinin kenarı mürekkebi dağıtmasın diye sağdan sola doğru yazıyordu. “Doğa, kolayca teslim olmasa bile, sonunda sırlarını ısrarcı öğrencilere sunacaktır.”
Salaì pelerini giyip ayna kutusunda kendisini inceledi. “Partiden ayrılmadan önce rahiplerin Bilgelerin Bebek İsa’yı Yüceltmesi adlı eseriniz hakkında tartışmalarına kulak misafiri oldum.”
Leonardo neşteri yarasanın kanadındaki zar tabakasına bastırdı. Rahiplerden söz etmek istemiyordu. En azından bu gece. “Masaccio’ya ait her bir fırça darbesinin ne kadar uyumlu olduğunu görmen için seni nasıl teşvik ettiğimi biliyorsun, değil mi? Anatomi için de durum aynı. Her bir damar, her bir kas ve her bağ dokusu çok önemli.”
“Nasıl olur da yirmi senedir bu tabloyu tamamlayamadığınızı konuşuyorlardı. İçlerinden biri bunun sebebi olarak sizin Floransa’yı terk edip Milano’ya gitmiş olmanızı gösterdi. Aynı şişman rahip, manastır için yaptığınız sunak panosu için de aynı durumun söz konusu olabileceğini söyledi. Belki kilise projelerini de tamamlayamayacağınızı söyledi.” Salaì pelerini boynuna bağlayarak “Belki de Tanrı’ya inanmadığınızı iddia etti.”
Leonardo gözlüklerini çıkararak “Bak, burada ilgini çekebilecek bir şey var,” dedi. Gözlükler ayrıntılar için iyi olmasına rağmen insanları onlarsız da görebiliyordu. “Yarasaların çiftleşirken hiçbir doğa kanununa uymadığını biliyor musun? Birbirleriyle karşılaştıklarında dişi dişiyle, erkek erkekle, bazen de dişi erkekle çiftleşebiliyor.”
Salaì bir sandalye çekip Leonardo’nun yanına oturdu. “Gidip yarım kalan o tabloyu bitirin demiyorum. Ama en azından bu sunak tablosunu bitirseniz iyi olur diyorum. Bu kilise için… Tamamlamanız durumunda insanlar, eserlerinizi yarım bıraktığınızı söylemekten vazgeçecektir.”
Leonardo, Salaì’nin ellerini tutarak “Tıpkı senin ve benim gibi hayvanların da ruhu vardır,” dedi. Elleri yumuşak ve pürüzsüz olmasına rağmen güçlüydü. Gençlik ve olgunluğun kusursuz birleşimi… Salaì’nin yaşlarındayken kimse Leonardo’nun elinden tutup kendisine evrenin gerçeklerinden bahsetmemişti. “Hayvanlar da sevinç ve acıyı hisseder. Hatta insanlardan daha çok, çünkü doğayla iç içedirler ve bu yüzden daha dürüst ve samimidirler. Onları inceleyip onlarla uyum içinde yaşamalıyız. Bizler de doğayla uyumlu ve daha uzun yaşayabilmek için vejetaryen olmalıyız. Uzun bir hayata sahip olmak istemez misin?”
Salaì “Tek isteğim başımı sokacak bir evimin olması. Rahiplerle çalışmak istemiyorsanız…” diyerek ellerini çekti. “Duccio Taşı için neden birkaç çizim yapmıyorsunuz? Bu daha kazançlı olurdu.”
Leonardo tekrar gözlüklerini taktı. Uçma konusunda yarasaların insanlar için en iyi model olduğuna inanıyorum. Şuraya bak, kemikleri birleştiren zar tabakası nasıl hava geçirmez zırh işlevi görüyor. Bu, tabiatın olağandışı bir tasarımı.”
“Duccio Taşı da olağanüstü bir görev.”
İlgisizce elini salladı. “Soderini bana önceden onun sözünü verdi.” Leonardo elindeki büyüteci Salaì’ye uzatırken “Gel, şunu tut,” dedi.
“Soderini artık yönetimde yer almıyor.”
“Ayrıca taş belediyenin mülkünde değil, katedrale ait ve iktidara doğrudan bağlantın olmadığında güçsüz olacağını asla düşünme. Soderini bunun üstesinden gelecektir.” Salaì’nin elindeki büyüteci ayarlayarak “Bu açıyla tut,” dedi.
“Bu kadar kesinse neden işi kimin alacağına karar vermek için toplantı yapıyorlar?”
“İncelemek için bir insanın bacağını kesersen o kişi ölmez ya da kolunu kesersen bedeninin geri kalanı işlemeye devam eder. Fakat başını ya da kalbini kesersen o anda ölüverir. Aynı şeyin yarasalar için de geçerli olduğunu biliyor musun?”
“Bilmiyorum.”
Neşteri yarasanın vücudu üzerinde hareket ettirirken “Uçmanın cevabı kanatlarda saklı olabilir,” dedi.
Salaì bu kez büyüteci kendi üzerine tuttu. “O genç heykeltıraşın elindeki işleri bitirdiğine adım gibi eminim,” dedi.
Salaì’nin sesinin cilveli çıkması Leonardo’nun içindeki endişe fırtınasını kabartarak midesinin bulanmasına neden oldu. “Neden gidip yatmıyorsun? Ben birazdan gelirim.”
Salaì, büyüteci yanına alıp arkasına yaslandı. Leonardo, ölü yarasaya iyice yaklaşıp göğsüne neşteri bastırarak deri ve kemiklerini kesmeye başladı.
“Bu Michelangelo boş biri değil, üstat.”
Leonardo, elindeki neşterle organları bir kenara iterek “Artık savaş yok, Salaì. Teslim oluyorum,” dedi. Yeterinde dikkatli incelerse yarasanın uçuş sistemini çözebilirdi. Böylece bu sistemi insana uygulayıp uçmasını sağlayabilirdi.
“Oldukça tutkulu görünüyordu,” dedi Salaì.
Leonardo bazen Salaì’nin