Yağ ve mermer. Стефани Стори. Читать онлайн. Newlib. NEWLIB.NET

Автор: Стефани Стори
Издательство: Maya Kitap
Серия:
Жанр произведения:
Год издания: 0
isbn: 978-605-7605-96-2
Скачать книгу
bunlar gösterisinin bir parçasıydı. Bırakın insanlar, tasarımın Tanrı’nın kendisi tarafından gönderilmiş gibi tam ve kusursuz olduğunu düşünsün. Bu sadece insanların hevesini artırırdı.

      Odanın arkalarından bir adam, “Bırakın geçeyim. Göremiyorum,” diyerek seslendi.

      Leonardo’nun gülümsemesi sona erdi. Bu sesi tanıyordu. Santissima Annuziata’nın noteri öne doğru ilerlerken kalabalık, savaş gemisiyle buluşan su gibi ikiye ayrıldı. Düşüncelerinden asla dönmeyen Dominikan rahibi Savonarola’nın ateşli bir destekçisi olan yaşlı adam, düz siyah kıyafetlerle, merhum vaizin sade ve süssüz giyim tarzının sadık bir takipçisiydi. Yaşlı noter, Leonardo’nun hatırladığı aynı kemikli yüze, aynı sivri buruna, aynı yargılayıcı bakışlara ve aynı sert gri gözlere sahipti. Platformun üstünde duran Leonardo, yaşlı adama yukarıdan bakma avantajına sahip olmasına rağmen yaşlı noter çattığı kaşlarıyla kendisini aşağılanmış hissetmesine neden oldu.

      “Kendimi yeterince ifade ettiğimi düşünüyordum,” dedi Leonardo. “Bu işi kabul edersem sizi görmek zorunda kalmayacaktım.”

      Rahipler tepkilerini göstermeye başlayınca noter, onları susturmak üzere elini kaldırdı. Cevap vermekte acele etmedi. “Tebriklerimi sunmaya geldim.” Resim taslağına baktı. “Oldukça sıra dışı. Tamamlandığında kilise için mucizevi bir hazine olacak.” Yaşlı noter ağırbaşlı davranmakta çok iyiydi.

      “Müzik neden durdu?” diye seslendi Salaì. Sonra müzisyenlere el çırptı.

      Grup tekrar çalmaya başladığında Leonardo, platformdan inip noterin dirseğini tutarak arka kapıya doğru ilerledi. “Bir yıldır buradayım ve siz benimle konuşmak için bu geceyi mi seçtiniz?” diye sordu Leonardo, alçak sesle.

      “Beni rahipler davet etti.”

      “Meseleyi özel olarak görüşebileceğimiz gündüz saatlerinde atölyeye uğramak yerine halka açık bir etkinliği seçiyorsunuz. Neden? Böylece tüm dünya yaptığınız cömert destek gösterisine tanık olsun diye mi?” Yaşlı noter başını hayır anlamında salladı. Bu adam, gençken ve henüz başarıyı yakalayamadığı günlerde kendisine acımasızca davranıp başarılı olduğu şu günlerde ayaklarına kapanan ilk kişi değildi. Floransa’ya döndüğü günden beri kapısı bu tür sığ ve dalkavuk insanlarca aşındırılmaktaydı.

      “Kendimi affettirmeye çalışıyorum, Leonardo.”

      “Bir arı gibi desenize: Ağzınızda bal, arkanızda zehrinizle.” Leonardo yaşlı adamla atölyeden çıkıp arkalarından kapıyı kapatarak holde yürümeye devam etti. “O zaman benim işe yaramaz bir serseri olduğumu düşünmüyorsunuz artık?”

      “Ben asla öyle bir şey demedim. Senin kafanda gereğinden fazla düşünce olduğunu, fikirden fikre atlamak yerine, sadece biri üzerinde odaklanıp bitirmenin senin için daha doğru olacağını söylemiştim. Fakat bunu başarmış olduğunu görmek güzel.” Elini kalbinin üzerine koyarak “Bu işin sana yaradığına sevindim,” dedi.

      Yaşlı adamın bakışlarındaki lütufkârlığı görebiliyordu. “Rahipleri bu görevi bana vermeye ikna ettiğinizi düşünüyorsunuz değil mi?”

      Noter başını önüne eğdi.

      “Sizi temin ederim onları ikna eden sizin sözleriniz değil, benim ünümdü,” dedi Leonardo. “Bana bu işi siz sağlamış olsanız bile bunun, az önce yaptıklarınızı telafi edeceğini mi düşünüyorsunuz?”

      “Neden bahsettiğinizi anlamıyorum.”

      “Tabii ki anlıyorsunuz.” Eski günlere ait ihanetin düşüncesi bile sol gözünün seğirmesi için yeterliydi. Leonardo yirmi dört yaşındayken, kendi atölyesini açmak üzere Verrocchio’nun atölyesinden ayrıldıktan haftalar sonra, kendisi ve diğer beş erkeği eşcinsellikle suçlayan isimsiz bir not Floransa’da cinsel sapkınlıkları engellemek amacıyla kurulan ve bir tür ahlak polisliği yapan Gece Dairesi’ne iletilmişti. Eşcinsellik Floransa’da -özellikle eşcinselliği erkeğin erkekle en ideal bağ kurma şekli olarak gören hümanistler arasında- yaygın olmasına rağmen suçlu bulunmaları durumunda failler ölüme mahkûm edilebilmekteydi. Her ne kadar yaşlı adam kabul etmese de Leonardo uzun zamandır, kendisini yetkililere ihbar edenin o lanet bunak noter olduğuna inanmaktaydı. “Benim, cehennemin dibinde yanacağımı söylemiştiniz.”

      “Yakalanmanıza sevindiğimi kabul ediyorum.” Üzerindeki tek mücevher olan parmağındaki altın alyansla oynamaya başladı. “Eğer yapmaya devam etseydiniz kendinizi ciddi bir sorun içinde bulabilirdiniz.”

      “İdam edilebilirdim.”

      “Suçlamalar düştü ama.” Oldukça gururlu bir şekilde çenesini kaldırdı.

      “Suçlamaların düşme nedeni, suçlananlardan birinin Lorenzo de’ Medici’nin annesinin akrabası olmasıydı. Eğer tek başıma yargılansaydım muhtemelen asılacaktım.”

      Noter başını hayır anlamında salladı.

      Atölyenin içinden biri kapıyı açmaya çalıştı. Leonardo kolu kavrayıp kapıyı kapalı tuttu. “Mücadele ettiğim yıllarda sizin gözünüzde bir hiçtim. Siz saygıdeğer bir noterdiniz, ben ise düşük sınıf bir işçiydim.”

      Noter sözünü kesmeye çalıştı.

      Leonardo konuşmasını sürdürdü. “Ama şimdi sizin de söylediğiniz gibi mucizevi hazinelerinden dolayı saygı duyulan birisiyim. Şimdi gelmiş dost olduğumuzu tüm dünyanın görmesini mi istiyorsunuz? Biz asla dost olmadık.”

      Noterin delici bakışları Leonardo’ya yöneldi. “Hayır. Herhalde olmadık.”

      “Bu gece benim için önemli. Sakin ve mantıklı olup hamilerime odaklanmam gerekiyor. Sizse şu an bana engel oluyorsunuz. Şimdi ayrılmanız gerek.” Eğilmeyi reddederek dimdik ayakta durdu. “Lütfen bir daha geri gelmeyin.” Noterin yalvarmayacak kadar gururlu olduğunu biliyordu. Beklendiği gibi yaşlı adam, tartışmadan uzaklaştı.

      Leonardo ağır ağır birkaç nefes aldı. Omuzlarını ve boynunu oynattı. Sonra yüzünde gülümsemeyle partiye geri döndü.

      Salaì kapının yanında bekliyordu. “Gidip dönmeyeceğinden emin olmak için ön kapıya iki çocuk gönderdim. Siz iyi misiniz?”

      Ceketini çıkarıp Salaì’ye uzatırken “Elbiselerin soğuktan koruduğu gibi sabır da bizleri hakaretlere karşı korur,” dedi. “Pekâlâ, burası ne kadar da sessiz! Şimdi eğlenme zamanı.”

      Uzun adımlarla resim taslağına doğru ilerledi. Rahiplerin kendileri için hazırlanan gösteriden memnun kalıp kalmadıklarını görmek istiyordu. “Bir zamanlar, henüz ustamın atölyesinde bir delikanlıyken bir tüccar gelmişti,” dedi tüm kalabalığın duyabileceği neşeli bir ses tonuyla. “Hoşuna gidecek bir tablo arıyordu ancak ustanın deliler gibi evde koşuşturan canavar çocuklarından bunalmıştı. Tüccar, ustama ‘Böyle çirkin çocuklara sahipken nasıl oluyor da bu kadar güzel tablolar çizebiliyorsunuz?’ diye sordu. Ustamın buna verdiği cevap şu oldu: ‘Resimlerimi gündüz, çocuklarımı ise gece yaparım.’” Kalabalık gülmeye devam ederken Leonardo, resim tasarımının önüne geldi. Rahiplerden kimseyi göremedi. Tek bir tanesi bile kalmamıştı.

      Salaì hızla yanına geldi.

      “Rahipler nerede?”

      “Ayrıldılar,” diye cevapladı fısıldayarak.

      Leonardo gözlerini kapattı. Rahipler ayrılmıştı. O lanet olası bunak noter her şeyi mahvetmişti. Derin bir nefes aldı ve burnuna bir koku geldi. Sidik kokusuydu bu! Gözlerini açtı.

      Şu ana dek gördüğü en çirkin