CELIL OKER-ÖZEL BASKI-ATES ETME ISTANBUL. Celil Oker. Читать онлайн. Newlib. NEWLIB.NET

Автор: Celil Oker
Издательство: Автор
Серия:
Жанр произведения:
Год издания: 0
isbn: 9789752126459
Скачать книгу
Polis mevzuuna girmemeyi tercih etti ama.

      “Tamam,” dedi. “Konuş, seni dinliyorum.”

      İyi dedim içimden. En azından ikinci tokadı engelledim. Bir tür başlangıçtı bu. Bakalım nereye kadar gidecekti.

      “Yalnız…” dedim.

      “Yalnız ne?” dedi. “Çabuk başladın pazarlığa.”

      “Mühim şeyler değil,” dedim. “Bir sigara içmem lazım. Demin izin vermişti bana.”

      Önce Firdevs Işın’ı, sonra kül tablasını işaret ettim başımla.

      “Orası kolay,” dedi. “Hem biz de birer tane yakarız. Madem izin verdi hanım abla. Konuş.”

      Cebimden sigaramı çıkardım. Karşımda, dudaklarında hâlâ küçük bir gülümseme parçası ile oturan adama uzattım. Gözlerini yüzümden ayırmadan aldı, çakmağımla onunkini yaktım önce. İşimi kolaylaştırmak için öne doğru eğilmedi.

      Kendiminkini yakarken sigara ağzımda konuştum.

      “Bir de,” dedim. “Adını bağışla bana. Bu bendeki bir tuhaflık işte. İnsanların adını bilmezsem kolay konuşamıyorum. Benimki Remzi Ünal bu arada.”

      Bu sefer konuşmak için arkasındakilere döndü.

      “Ne acayip tuhaflıklar var insanlarda,” dedi. Adamları mecburen gülümsediler. Siyah kazaklı biraz daha fazla. Ben dediğini onaylarcasına başımı salladım. Firdevs Işın yatalak hastası birden yürümeye başlamış gibi bakıyordu bana.

      “Bana Tetik Osman derler camiada,” dedi eli tabancalı adam içine çektiği nefesi salarak. “Aslında öyle çok sevmem bu meretle oynamasını ama yiğit lakabıyla anılır derler. Seninki ne?”

      “Remzi Ünal,” dedim. “Lakabım yok.”

      “Orayı anladık,” dedi. “Madem tanışma merasimi yapıyoruz… ne ayaksın onu da söyle bakalım.”

      Başladıysam devam edeyim dedim kendi kendime.

      “Özel dedektifim,” dedim. “Kızın sevgilisi tuttu beni kızı bulayım diye. Meraklanmış zavallı. Ben de buldum.”

      “Ne?” dedi Tetik Osman. “Bir dakika lan! Ciddi misin sen?”

      Sigaramdan bir nefes daha çektim. “Kızın nerde olduğunu biliyorum,” dedim.

      “Helal olsun sana,” dedi Tetik Osman.

      Firdevs Işın kalbi durmuş hastası aniden gözünü açmış gibi bakıyordu bu kez bana.

      “Sağ ol,” dedim.

      “E! Söyle o zaman!” dedi. “Lafı daha fazla dolandırmadan!”

      İnadına uzun bir nefes çektim sigaramdan. Geçici de olsa küçük üstünlüğümün zevkini çıkarmak istiyorum gibi. Hafif sinirlenmesi işime gelecekti.

      Tetik Osman epeydir yere dönük tuttuğu namluyu yüzüme doğru kaldırdı. Tam iki gözümün ortasına. Sol gözü seğirdi.

      “Üçe kadar sayıyorum,” dedi.

      “Bence yapma,” dedim. “Bu evlerin duvarları çok ince. Karıştırma işi.”

      Tetik Osman cevap vermedi. Gözlerini kısıp yüzüme bakıyordu. Doğruyu söylemeye karar verdiğimi nereden bilecekti… Kafamla işaret ettim.

      “Begüm Kalyon içerideki odada,” dedim.

      5. BÖLÜM

      İstediğim oldu.

      Firdevs Işın’ın davetsiz misafirlerinin üçü birden tam arkamdaki odanın kapısına baktı. Yeterdi bu bana.

      Önceliğim belliydi. Tetik Osman’ın elindeki tabancaya vurdum sağ elimin avuç içiyle. Düşmedi elbette. Namlusu yere yöneldi ama. Daha ne olduğunun tümüyle farkına varmadan sol yumruğumu adamın suratının ortasına oturttum. Okkalı bir vuruştu bu. Gövdesi darbeyle geriye kaykılınca oturduğu sandalyenin ön ayakları dört santim havalandı. Bunu bekliyordum, iki elimle birden yardım ettim iyice havaya kalkmalarına. Adamın ağırlığı işime yaradı, devrilen sandalyeyle birlikte arkaüstü düştü. Ayakları havalandı. Kafası yere vurdu mu bilmiyorum.

      Şaşkınlığını ilk atlatan siyah kazaklı oldu. Boğazımı sıkmak ister gibi iki eli önde üzerime doğru atladı hırlayarak. Beceriksiz bir hamleydi bu. Sol elimin bilek kemiğini iki kolunun arasından çenesine doğru yönlendirdim. Hareketinin hızıyla gövdesinin ağırlığı birleşince sonuç tam istediğim gibi oldu. Çenesinin bilek kemiğime çarpmasından çıkan sesi bir daha duymak istemem. Dizlerinin üzerine çöktü bu kez acıyla bağırarak.

      Eğilip tabancayı aldım.

      Üçüncü adam yerinden kıpırdamadı.

      Firdevs Işın’a baktım. Yerinde yoktu. Divanın arkasına çömelmiş olabileceğini düşündüm ama bu durumda kontrol edemezdim.

      Tetik Osman’dan ses çıkmıyordu. Ayaktaki adama doğrulttum tabancayı.

      “Üstüne otur!” dedim kafamla galiba çenesini kırdığım arkadaşını göstererek.

      Anlamadı.

      Siyah kazaklı bir eli yerde, öteki çenesinde doğrulmaya çalışıyordu. Ayağımla yerden destek aldığı koluna vurdum. Kolu savrulunca yüzükoyun kapaklandı. Ağzından ses çıkmadı ama. Galiba.

      “Çabuk üstüne otur arkadaşının!” dedim sesime tabanca namlusunun ikna ediciliğini ekleyerek. Ne yapmasını istediğimi anladı gri kazaklı. Biraz da gereksiz bir hızla ilerledi, arkadaşının sırtına oturdu. Yüzü bana bakıyordu. Alttaki bu kez açık seçik inledi.

      “Kımıldamadan otur orada,” dedim gözümle salonun içini tararken.

      Sonra dikildim. Gözlerimi ve namluyu arkadaşının sırtında oturan gri kazaklıdan ayırmadan divanla sehpanın arasından geri geri yürüdüm. Pencereye doğru. Ev sahibem divanın arkasında falan değildi. Önemsemedim. Gözüm hâlâ üçünün üstünde, jaluziyi çekip indirmek için kullanılan ipleri tutup şiddetle çektim.

      Ikea’nın sattığı malzemelerin bazıları iyidir, bazıları değil. Firdevs Işın ucuzunu almış olmalı. Yan yana sallanan iki ip, bağlantı parçasıyla birlikte koptu jaluziden. Çekingen bir çatırtı duyuldu. Kusura bakma Firdevs Hanım dedim içimden.

      Arkadaşının üzerinde oturan gri kazaklı bakışlarını tabancanın namlusundan ayırmamıştı. Üçüne doğru ilerledim. Kopardığım ipi gri kazaklıya doğru fırlattım. Yakaladı.

      “Bağla ikisini de,” dedim. “Dalga geçme kırarım kafanı. Sıkı bağla.”

      İstediğimi hemen anladı bu sefer. İşbirliği niyetini abartılı hareketlerle göstererek işe koyuldu. İpi ikiye ayırdı. Arkadaşının ellerini arkaya getirdi, becerikli hareketlerle bağladı. İşi bitince yüzüme baktı. Başımla onayladım.

      Tetik Osman’a doğru iki dizinin üstünde emekleyerek yöneldiğinde arkamda bir hareketlenme oldu. Atkuyruklu kadının girdiği kapı açıldı sesinden anladığım kadarıyla. Dönüp bakmadım.

      Hizama geldiklerinde gördüm onları. Firdevs Işın önde, içeri girdiğimde bizi yalnız bırakan kadın arkada hızla yanımızdan geçtiler, evin ana kapısına yöneldiler. İkisi de bizim tarafa bakmıyordu. Küçük adımlarla ama telaşla ilerlediler.

      Bugün epey sürpriz misafir buyur eden kapı açıldı, hemen kapandı arkalarından. Durup ayakkabılarını giyip giymediklerini fark edemedim. İçimden güle güle dedim.

      Üç dakika sonra bir sigara içmeye hazırdım. Üçüncü davetsiz misafiri