Duvarın ötesinde neler var diye?
Bütün bir dünya var,
Güzelden de güzel,
Sen ise inanmıyorsun
Mucizelere.
Yüzüne gülücük maskesi giysen de,
Durur gözyaşların masum yüzünde
Umudu küçücük ellerinde sıkıp
Gizlice tutmuşsun
Avucunun içinde.
Sıcak bir ev görüyorsun,
Gözlerini kapatıp.
Duyuyorsun kahkaha, şen müzik sesi.
Üstüne yorgan gibi çekip bulutu,
Sen nefes alıyorsun,
Oysa nefesin esir.
Bayramlar geldiğinde
Sen de beklersin,
Herkes yalan söyler, aldatır seni.
Gece düşüp de, sessizlik çöktüğünde,
Yardıma çağırırsın anne sesini…
Ama onun sesi duyulmaz,
Biliyorsun.
O ses cevap vermez hiçbir zaman sana,
Kalbinde erimez buz parçasıyla
Yalnız kalmak için sen doğmuşsun.
Bu dertli, bu etkileyici bakışınla
Yalnız olmak için
Gelmişsin dünyaya.
Küçük ellerinle
Yavaşça dokunuyorsun
Her an yanındaki bebek meleğe.
MAVİ DENİZ
Mavi deniz… Yine güneş ve rüzgâr…
Mavi deniz… Her taraf sakinleşti bugün
Mavi deniz, yine de susmuş, bu yürek…
Bu kalp sıkılıyor yalnız olduğu için.
Akıl acı çekiyor, akıl hastadır,
Gölgeler dolaşıyor, dört bir tarafta.
Yürek pişman olmuş, yürek sıkılıyor…
İnsan denizinde yalnızım yine.
Nedir bu aniden keder getiren?
Kalbim bu acıyı çekebilir mi?
Rüzgâr da sözünü unuttu bugün,
Söz vermişti bana, götürecekti gamı.
Demek o her zaman esmeyecekmiş
Sonsuz olan bir şey yokmuş dünyada.
Yapılacak en iyi şey uyumak galiba,
Belki bir cevap bulurum sorularıma.
Kaç cevabınız var, ne kadar yorayım?
Mutluluk sorusu olmayan insanlar.
Tatlıdır azabın zehirli tadı,
Şeytan davet eder, yolumu bekler.
Rüzgâr, götür beni bulutların üstünden!
Götür beni rüzgâr, bırak gitsin gam!
Sus, boş sesinle konuşturma beni,
Ne cennet bilinsin ne de cehennem.
Neden kendi gözümde güçlüyüm ben?
Zamanı durduramam küçücük bir an.
Dertten el atıyorum buluta, göğe
Beni görmek bile istemiyor zaman.
Özlemle sonbaharı, yazı tutuyorum
Geri dönmüyor onlar, akıyor zaman.
Dualar ediyorum, Allah affeder,
Siliyor günahımı, beni affediyor.
Mavi deniz… Yine de güneş ve rüzgâr…
Mavi deniz… Her yer sakinleşti bugün.
Kalbim bağırıyor, ruhum çırpınıyor,
Çırpınıyor, yalnız kalmamak için.
ŞAİR
Ruhun da
Sözün de canı şiirdir
Söze hayat veren gizemli ocaksın.
Yirmi altı yaşında can versen de sen,
Bence binlerce yıl yaşayacaksın.
Nedir elindeki o kağıt yine ?
Yine dahiyane ne yaratmışsın?
Güzel söyleneni
İyi diye anlıyor
Bir ucu zirvede
Bir ucu yerde olan.
Anlaşılır,
Sevgiden doğan bir nefret,
Sadece Allah’a bu his duyulmaz.
Acı bir yalan bir de kıskançlık
Bulutların arkasını
Açıkca göstermez.
Nedir sözlerinin içinde olan,
Paslanmış kalpleri
Dile getirir?
İki duygu verilmiş insana:
Biri sevgi diğeri korku,
Sevenler, korkunun tadını bilmez ki…
Acımasız bir savaşta öldürdün onu,
Alnından vurmadın…
Acıdın ona sen.
Belki gözlerinde korkular gördün,
İçinde kazanan sevgin yükseldi.
Vurmadın dostunu sen düelloda
Ayıramadın dostunu
Düşmanından.
Düşmana da acıdın, zayıftır diye,
Affettin onun aciz bedenini.
Şimdi bak,
Yanına düşmüş ellerin!
Ölen ise, bir daha dirilmeyecek.
Aptal sağ kalacak, keyif almak için
Dâhi ise ölümle geri dönecek.
SANA VURULMUŞUM
İlk bakışta sana vurulmuşum ben…
Saçına, gözüne, dudaklarına.
İlk bakışta sana vurulmuşum ben
Başka türlü vurulmak olur mu ama?
Tüm varlığımla seviyorum seni
Ama neden, niçin deme haksızca.
İlk bakışta sana vurulmuşum ben
Başka türlü vurulmaz insan insana.
Ya sus ya da çağır, duymuyorum, hayır,
Kalbim bir şarkının sesini anıyor.
“Bir daha sevemem!” diyen kendimi
Kalbim affetmiyor, düşmanı sanıyor.
Tabii ki, bir zamanlar ben de seviyordum
Bunun anlamını nasıl anlatayım