Uçmayı unutuyor, uçmuyor bir daha.
Sen gel, ayrı diyara kanat çırp, dostum.
Biliyorsun, canını ateş yakacak.
Bize mısra dolu şiirlerinden ver,
Kadife kanatlarını kırma sen ancak.
MUTSUZLUK SAYFASI
Bir sayfa üzgün, hayal kırıklığı
Gönül defterime ilave oldu.
Kopyalamak için ne bekliyorum ki?
Noktasız, virgülsüz sayfalar doldu.
Bilinen tüm insanlar anlamsızlaştı,
Bu hayat geçecek saçma film gibi.
Mucize bir aşkla çok yaşadım ben,
Biliyorum, değişmeyecek aşkın anlamı.
Akla dayanarak son nefesime kadar
En uzun yaşayan şüphesiz umuttur.
Biliyorum, her şey böyle kalacak,
Kalbim “Asla vazgeçme!” diyor.
Kendini aldatıp yaşamak için,
İnsanlar dünyaya dağılmış durumda.
Her şeyi görüyorlar, evreni değil,
Görünmeyen hakkında ne düşünsünler?
Başka canlıları “canlı” bilmiyoruz,
Birçok hayvan yerdedir,
Ne yazık ki görmüyoruz
Onlar da canlıdır, unutuyoruz biz
Hayvandan saymıyoruz biz kendimizi.
Böyle olmalıymış galiba, ya da,
Homo sapiensler1 yok olurlardı.
Gerçeği anlamak zordur hem de çok zor,
Gözümüz ne gördüyse,
O kadar ağlar.
Gözler kör oldu
Pas tuttu kalpler,
İyice bezdirdi yaşamak beni.
Gizledim acıları ben de herkes gibi,
Güçsüzüm!
Suçladım başkalarını.
GİTME ANA, ANACAN
Gitme ana, anacan!
Sensizlik beni üzer.
Sen gidince yağmurlar,
Durmadan öyle yağar.
Al götür kucağına,
Bas yüreğine beni.
Sihirli bakışınla
Işıklandır gökleri.
Hâlâ çocuğum ana,
Konuşmuyor şimdi dilim.
Kitap okumamışım,
Dünya nedir, ne bileyim?
Ben hâlâ tam çocuğum,
Zorla adım atıyorum.
Anlamıyorum dünyayı,
Ama biraz duyuyorum.
Ana de, ama neden?
İnsanlar ağlıyorlar.
Büyüyünce bileceğim
Nedendir bu yalanlar.
Bırak kulaklarımla oynayıp,
Öğreneyim ben susmayı.
Büyükler de bu hayatla
Oynayıp susuyorlar.
Korkmayı öğreneceğim,
Bileceğim keder nedir?
Yazık kaybedeceğim
Güvenimi her şeye.
Yazık ki arzulamayı
Ben de terk edeceğim.
Amma aynı geceler
Rüyâma geleceksin.
Kasırlar dikmeyeceğim,
Ne vaktim var ne de gücüm.
Yazık olacak ömrüme,
Yeniden başlamak için.
Yaşlanıp pişman olsam,
Anılacak masallar.
Bak o zaman diyeceğim
Yüreğimde neler var.
Konuşmayı başarabilseydim
Öğretirdim ben sana
Nasıl yaşayacağını,
Bu fâni dünyada.
Gitme ana, anacan!
Rica ederim dön geri!
Sen benim nefesimsin,
Dön de çocuğunu avut!
GİDİP BİRAZ AĞLAYAYIM
Gidip biraz ağlayayım.
İşte böyle yavaştan…
Yüreğimi gizledim
Yastığımın altına.
Pencereyi açarak,
Hisli yüreğimi
Yoksa bahçeye mi atsam?
Hayır, iyisi mi
Gidip biraz ağlayayım.
Böylesine yavaşca.
Yoksa duyup düşmesin
Kederimden gamımdan,
Yoksa bahçemize giderek,
Yavaşca ağlasam mı?
Belki yüreğimi,
Atarım denizlerde,
Dalgaların koynuna.
Hiç konuşmasın,
“Neden sığmaz göğsüme!”
Gâh tufan gah da rüzgâr,
Götürdükçe uzağa…
Hayır, iyisi şu ki
Saksıya gömdüğüm,
Çiçek yeşersin yerden.
Ya da bala bandırıp,
Acısını unutturayım,
Kendimi kandırsam da
Ruhumu avutayım.
Yoksa konuklar gelsin,
Akşam vakti yemeğe!
Bolca şarap içelim,
Kalbimi de koysunlar,
Billur kapta ortaya.
Dostlar onu tatsınlar,
Tadarak canlansınlar.
İşte çocuklar burada
Atlayıp oynuyorlar.
Belki topları yoktur,
Ben vereyim kalbimi
Oynasınlar doyunca…
Hayır,
Artık kederlenmek yok,
Yüreğin dediğiyle
Oturmak yok, durmak yok.
Atayım onu pazara
Ya da size vereyim
İşte