Öldürmeden Önce . Блейк Пирс. Читать онлайн. Newlib. NEWLIB.NET

Автор: Блейк Пирс
Издательство: Lukeman Literary Management Ltd
Серия: Bir Mackenzie White Gizemi
Жанр произведения: Современные детективы
Год издания: 0
isbn: 9781632918215
Скачать книгу
sanki hayal kırıklığına uğramış bir ebeveyn gibi başını salladı.

      "İşte bahsettiğim şey bu." dedi. "Tam bir zaman kaybı. Kendini bu olaya o kadar çok kaptırdın ki artık sağlıklı düşünemiyorsun neredeyse ve bunların hiçbirinin bize bir yardımı dokunmayacak Ağaçlardan dolayı ormanı göremiyorsun."

      Yeniden garip bir sessizlik üstlerini örttü. Görünüşe bakılırsa konuşma sonlanmıştı, Porter tekrar radyoyu açtı.

      Sadece bir kaç dakika geçmişti ki, Omaha'ya yaklaştıkları sırada kadın şikayet etmeden önce Porter radyoyu kapattı. Konuşmaya başladığında adamın sesindeki gerginlik bariz bir şekilde belli oluyordu. Fakat Mackenzie, aynı zamanda yetkinin kendisinde olduğunu göstermek için harcadığı çabayı da duyabiliyordu adamın sesinde.

      "Daha önce ebeveynlerini kaybeden çocuklarla konuşup ifadelerini aldın mı?"

      "Bir kere." diye cevap verdi kadın. "Bir trafik kazası, on bir yaşında bir çocuk."

      "Ben de birkaç kere yaptım bu işi, hiç eğlenceli değil."

      "Kesinlikle değil." diyerek doğruladı Mackenzie.

      "Dinle, iki çocuğa ölmüş anneleri hakkında soru sormak üzereyiz. Kadının çalıştığı yerin bahsi eninde sonunda açılacak. Bu olayla fazlasıyla nazik başa çıkmak zorundayız, söylemek zorunda kaldığım için alınma."

      Kadın öfkelendi. Bu konuşmaları yaparken sanki küçük bir kız çocuğuymuş gibi davranıyordu kendisine.

      "Bırak önde ben durayım. Eğer ağlamaya başlarlarsa onları sen rahatlatabilirsin. Nelson aynı zamanda kız kardeşinin de orada olacağını söyledi ama onun bu rahatlatma işi için uygun olacağından emin değilim. O da muhtemelen çocuklar kadar yıkılmış olmalı.

      Mackenzie bunun en iyi fikir olduğunu düşünmüyordu. Ama konu Porter ve Nelson olunca savaş alanında mantıklı tavırlar sergilemesi gerektiğini biliyordu. Eğer Porter iki çocuğa ölü anneleri hakkında soru sormak istiyorsa, istediği gibi bu garip egosal tavrı sergileyebilirdi.

      "İstediğin gibi olsun." dedi kadın dişlerini sıkarak.

      Arabaya tekrar sessizlik hakim oldu. Bu sefer Porter radyoyu açmaya yeltenmedi, tek ses Mackenzi’nin kucağında karıştırdığı kağıtlardan çıkıyordu. Nancy'nin göndermiş olduğu belgelerde ve kadının önündeki sayfalarda görünenden çok daha büyük bir hikaye vardı. Bundan oldukça emindi.

      Tabi ki bir hikaye anlatıldığında, bütün karakterler açıklanmalıydı. Fakat şimdilik hikayenin ana karakteri gölgelerin arasında saklanıyordu.

      Araba yavaşladı ve sessiz sokağa döndüklerinde kafasını kaldırdı Mackenzie. Midesinde tanıdık bir sancı hissetti ve yine, orası yerine başka herhangi bir yerde olmayı diledi.

      Ölen kadının çocuklarıyla konuşma sırası gelmişti.

      BEŞİNCİ BÖLÜM

      Mackenzie, eve girer girmez, hiç beklemediği bir manzarayla karşılaştığı için şaşırdı. Düzenli ve derli topluydu, mobilyalar özenli bir şekilde yerleştirilmiş ve her şeyin tozu alınmıştı. Evin dekorasyonu oldukça evcil bir kadının zevkine göre yapılmıştı. Üzerinde sevimli espriler olan kahve fincanları ve tencere asacakları, ocağın yanında duruyordu. Oğullarının saç kesimine ve pijamalarına bakılacak olursa onların da üzerine düşüldüğü belli oluyordu.

      Kendisi için daima istediği aile ve ev tablosuna çok benziyordu.

      Mackenzie okuduğu dosyalardan, çocukların dokuz ve on beş yaşlarında olduklarını hatırladı; büyük olanın adı Kevin, küçüğünün adı Dalton'du. Tabi ki Dalton'a baktığında çocuğun hıçkırarak ağladığını görmüştü, mavi gözleri şişmiş ve kıpkırmızı olmuştu.

      Kevin ise her şeyden çok, sinirli gibi görünüyordu. Özellikle, içeri girdiklerinde ve Porter sazı eline aldığında, yapmacık bir ilkokul öğretmeni tonunda çocuklarla konuşmaya çalışırken çocuğun siniri daha da belirginleşmişti.

      "Şimdi bilmek istediğim şey annenizin bir erkek arkadaşı var mıydı?" diye sordu Porter.

      Çocuklar oturma odasındaki kanepede otururken adam salonun ortasında ayakta dikiliyordu. Hailey'nin kardeşi Jennifer, salonun içine açılan mutfakta kırık dökük bir fanı olan ocağın yanında sigara içerek ayakta duruyordu.

      "Sevgili gibi mi diyorsun?" diye sordu Dalton.

      "Yani, bu da erkek bir arkadaş olur sonuçta." dedi Porter. "Ama tam olarak bunu kast etmemiştim. Birden çok görüştüğü herhangi bir erkek. Yani bir postacı ya da marketteki bir kasiyer bile olabilir."

      Her iki çocuk da Porter'a, sanki adam birazdan bir sihirbazlık numarası yapacak ya da çılgınca tavırlar sergileyecekmiş gibi bakıyorlardı. Mackenzie de aynını yapıyordu. Daha önce onu hiç bu kadar yumuşak bir tonla konuşurken görmemişti. Adamın ağzından böylesine hafif tonda cümleler duymak neredeyse komik geliyordu kulağına.

      "Hayır, sanmıyorum" dedi Dalton.

      "Hayır." diye doğruladı Kevin. "Ayrıca bildiğim kadarıyla bir erkek arkadaşı da yok."

      Mackenzie ve Porter, bir cevap beklentisi ile ocağın yanındaki Jennifer'a baktılar. Cevap olarak aldıkları tek şey bir omuz silkmesi oldu. Mackenzie, Jennifer'ın bir çeşit şok geçirdiğini düşünüyordu. O anda, bir süreliğine de olsa bu çocuklara bakabilecek başka bir aile üyesi olup olmadığını merak etti. Öyle görünüyordu ki, şu anda Jennifer bu iş için uygun kişi sayılmazdı.

      "Peki sizin ya da annenizin iyi geçinemediği insanlar var mı?" diye sordu Porter. "Hiç onu biriyle tartışırken gördünüz mü?"

      Dalton sadece kafasını salladı. Mackenzie çocuğun tekrar ağlamak üzere olduğunu görebiliyordu. Kevin'a gelince, Porter'a bakan gözlerini yere çevirdi.

      "Hayır." dedi. "Biz salak değiliz. Bize ne sormaya çalıştığını biliyoruz. Annemizi öldürdüğünü düşündüğümüz birinin olup olmadığını soruyorsun. Değil mi?"

      Porter, sanki can evinden vurulmuş gibi görünüyordu. Gergin bir şekilde Mackenzie'ye bir bakış attı fakat oldukça hızlı bir şekilde tekrar kendine geldi.

      "Aslında evet." dedi. "Öğrenmeye çalıştığım şey bu. Ama görünüyor ki bana söyleyebilecek bir şeyiniz yok."

      "Sen ne düşünüyorsun?" diye sordu Kevin.

      Gergin bir hava oluşmaya başlayınca Mackenzie, Porter'ın çocuklara karşı aceleci davrandığını düşündü.

      "Pekala." dedi Porter. "Sizi fazla meşgul ettiğimi düşünüyorum. Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim."

      "Bekle." dedi Mackenzi, daha durdurmaya vakit bulamadan çıkıvermişti bu itiraz ağzından.

      Porter ona bir mumu eritebilecek kadar sert bir bakış fırlattı. Bu yas içindeki çocuklarla konuşarak vakit kaybettiklerini düşündüğü çok açıktı, özellikle de on beş yaşında disiplin sorunu olan bir çocukla. Mackenzie adamın bu tavrını umursamadı ve Dalton'la aynı göz hizasına eğildi.

      "Bir dakikalığına mutfakta teyzenin yanına giderek orada bekleyebilir misin?"

      "Tamam." dedi Dalton, sesi solmuş ve yumuşaktı.

      "Neden siz de onunla gitmiyorsunuz dedektif Porter?"

      Porter'ın gözleri tekrar nefretle kadına döndü. Mackenzie hemen arkasında duran adama cesur bir şekilde gözlerini dikti. Yüzüne cansız bir varlık ifadesi getirene kadar uğraştı ve bu sefer tavrını korumaya karar verdi. Eğer adam tartışmak