Lâ Havle - Lütfî Divânı. Lütfü Şehsuvaroğlu. Читать онлайн. Newlib. NEWLIB.NET

Автор: Lütfü Şehsuvaroğlu
Издательство: Elips Kitap
Серия:
Жанр произведения:
Год издания: 0
isbn: 978-605-121-929-5
Скачать книгу
ne secde eder künlemesine

      Yamaçları yeşil, doruğu beyaz

      Dağların türküsü gibi hayatın

      Bütün lügatler sığ, kelimeler az

      Denk olamaz mesajına Kur’an’ın

      Seni anmak, seni duymak ne güzel

      Sevgililer sevgilisi MUHAMMED!

***

      Yırtarım dağları, bentler aşarım

      Ulaşır göklere minarelerim

      Çağları kapatır çağlar açarım

      Nesiller yeşertir kitabelerim

      Dört bir yana uzanırdı kolları

      Başı yok, sonu yok yollarımızın

      Gecenin içine doğru nalları

      Ateşler saçardı atlarımızın

      Bir mana yüklenmek için bu akın

      Dirilişin sesine kulak verdi de

      Nasıl kanatlanıverdi bir bakın

      Ok gibi bir elif, yay gibi bir be

      Bir elif ki hem kılıç, hem kalemdir

      Bir be ki avuçtur göğe açılan

      Zaman hangi zaman, dem hangi demdir

      Kaldırın perdeyi artık aradan

      Dem bu demdir, ne kutludur bu doğum

      Bu doğumla nefes alsın kâinat

***

      Sen ancak böylece, insanca geldin

      İnsana insanca, hakça yol işte

      Mucizeler mucizesi gösterdin

      Deve orda Kur’an burda gör işte!

      Kırık gönüllerin tamircisi sen

      Sensin milyonların şefaatçisi

      Allah’a en yakın, en sevgili sen

      Yaradan’ın en mübarek elçisi

      Şah damarımızdan da yakındır Allah

      Tek hakikat La ilahe illallah

      Son resul Muhammed ve birdir Allah

      İşte tekbir: La ilahe illallah

      Çevirir tarihin sayfalarını

      Kanlı mürekkebe batmış da eller

      O kutlu doğumun levhalarını

      Dil bilen de, bilmeyen de heceler

      Çölde bir nil, çölde bir giz ve bir iz

      Götürür bizleri sonsuz körfeze

***

      Harabe evlerin iskeletleri

      Muhteşem yapının taşları oldu

      Nefsin girdabında insan etleri

      Annelerin topuğunda gül oldu

      İkindi vaktini kuşandı zaman

      Kurşun ağırlığı ile koşuyor

      Devranı döndüren nedir ey insan

      Kabına sığmayan sırlar taşıyor

      Minberden kürsüye uzanır bir yol

      Âyetler, hadisler orta yerinde

      Bir gül bahçesine bezenerek yol

      Bir kutlu kıyamın gider peşinde

      Ümmetinden sünnetini soracak

      Leke sürüldü mü emanetine

      Sünnetinden ümmetini soracak

      Cinler imrenecek şefaâtine

      Gökkuşağı öğret Samanyolu’ndan

      Sevgili! Bigâne kılma yolundan

***

      Kurşuni göğümüz yıldıza hasret

      Geceleri âyet âyet delerek

      Çıkagelir en mübarek işaret

      Nur heykellerini arşa dikerek

      İçine içine işleyecektir

      Kalbimizden bir kılıç gibi keskin

      Belki de hiç erişilmeyecektir

      Kalbimizden uzayıp da giden din

      Mağaradan çöle inen bir ışık

      Kimi zaman kılıcında Ali’nin

      Işık da, kılıç da, kelam da âşık

      Dudağında bazen Ebubekir’in

      Öyle dava ki bu, anne kucağı

      Adaletten hürriyetten örülmüş

      Şefkatin, vicdanın, imanın ağı

      Bir ölmüşüz içinde bin dirilmiş

      Öpsem öpsem de yok olsam adında

      Öpsem ölünce de dirilince de

      İHTİDA 34

      Hasretinle büyüyen bir pınar var içimde

      Ellerin bu pınarı deşiversin özünden

      Ebabil kanadından düş veren bir siccil de

      Hüznümü dağıtsın tek öpüversin yüzümden

      Günahlarım kelebek uçuşuyla pervane

      Döner de durur öyle… İhtida ey ihtida

      Dört duvardan ibaret arzın merkezi hâne

      Kanatlarımı tutar çekiverir iptida

      Metropol çocukları, terörist kurşunları

      Hangi dağ sevebilir gül medeniyetini

      Sevdaya tutsaklanmış istilâm vurgunları

      Hacer’in sağ elinde gösterir niyetini

      İnce bir hat çizilir Bismillah Allahuekber35

      Öpülür avuç içi, gönül heyûlâ gibi

      Döner mahşer öbeği ihtida Allahuekber

      Annenin topuğundan yarılır arzın dibi

      KUTLU DOĞUM

      Geceler bir nurlu sabahın müjdecisi midir

      Ya o sabah nasıl en erken gelmek istemesin ki

      Öksüzün Tanrı kulu babası Tanrı katından

      Kutlu doğuşun resmini melek yoldaşlarına

      Nasıl göstermesin ki

      Bir kucaklasa, bir öpse

      Anne, öyle ikisini lohusa yatağından

      Bir görse

      Ecinniler kıskanmaz mı bebeğin gözyaşını

      Avuç avuç deniz suyu taşırlar

      Gözlerine

***

      İpek böceğinin kozası örülüyor

      Kelebek kanadı, kartal kanadı

      Tozlarında savrulmuş yaradılış sırları

      Alında gizlenmiş gözle görülüyor

      Gece

      İlikler


<p>34</p>

1993 yılında hacca gitmek nasip oldu. Babacığım vefat etmişti aynı yıl. Hacer’ül Esved’in önünden çizilen bir hatta bütün hacıların “Bismillahi Allahuekber!” istilamları ve öpülen avuç içi ritüeli dönen mahşer yeriyle birlikte tekrar tekrar ihtida kavramını hatırlatıyor.

<p>35</p>

1993 yılında hacca gitmek nasip oldu. Babacığım vefat etmişti aynı yıl. Hacer’ül Esved’in önünden çizilen bir hatta bütün hacıların “Bismillahi Allahuekber!” istilamları ve öpülen avuç içi ritüeli dönen mahşer yeriyle birlikte tekrar tekrar ihtida kavramını hatırlatıyor.