emekli – пенсионер
emlak (-ğı) – недвижимость
eş – супруг
fırın – духовка
ısıtma – отопление
izin vermek – разрешать
kaç aylığına? – на сколько месяцев?
kaçar? – по сколько?
karşı – противоположный
kimse – никто
kiracı – арендатор
kiralamak – арендовать
kombi – газовый котел
küvet – ванна
müdür – директор
mutfak (-ğı) – кухня
okul – школа
onarım – ремонт
öncelikle – в первую очередь
pazarlama – маркетинг
rahat etmek – чувствовать себя комфортно
salon – зал, гостиная
sanmak – думать, полагать
şart – условие
sene – год
serin – прохладный
şirket – компания
sözleşme – договор
süre – период
talep etmek – требовать
tavan – потолок
uluslararası – международный
yatak odası – спальня
yatırım – инвестиция
Süpermarkette alışveriş
Elena: Haydi şu markete girelim. İlk olarak meyve ve sebzeleri mi alalım? Ne dersin?
Nikita: Tabii, taze olmalarına dikkat et. Geçen gün aldığımız biber tazeliğini yitirmişti sanki. Domates, salatalık, biber alalım. Biraz da maydanoz ve bir demet marul.
Elena: Bir de mevsim meyvelerinden alalım, birer kilo elma ve portakal…
Nikita: Tamam, sen meyve ve sebzeleri seçerken, ben süt ürünleri ve ekmek bakayım.
Elena: Meyveler taptaze. Portakal suyu sıkarız eve varınca. Sen seversin.
Nikita: İleride süt, yoğurt ve peynir var. Hangi peynir daha çok hoşuna gidiyor.?
Elena: Az yağlı beyaz peynire ne dersin? Geçen sefer aldığımız lezzetliydi. Biraz da isli peynir alalım. Gerçi sen tadından pek hoşlanmıyorsun ama tadımlık biraz alabiliriz.
Nikita: Olur. Sucuk lazım mı? Hafta sonu omlet yaparız.
Elena: 400 gramlıklardan bir tane al. Hangisi olduğunu biliyorsun değil mi? Ben şu meyveleri tartıp geliyorum.
Nikita: Biliyorum. Un, pirinç, makarna, yağ lazım mı? Sanki geçen gün sen un almıştın.
Elena: Un ve pirinç var. Ayçiçek yağı kalmadı. Makarnaya gerek yok. Bir de bulaşık ve çamaşır deterjanı gerekli. Bulaşık süngeri de alalım. Hatırlat bana.
Nikita: Tamam, deterjanlar ileride solda.
(Ürünleri seçip sepetlerine yerleştirirler ve kasaya ilerlerler, ardından ödemelerini tamamlarlar.)
Kasiyer: Poşet gerekli mi?
Elena: Evet, 3 poşet lütfen.
Kasiyer: Toplam tutar 925 lira. Ödeme temassız ile mi?
Elena: Evet temassız kart ile.
Nikita: (Kartla öder) Uğramamız gereken başka bir yer var mıydı?
Elena: Şurada bir aktar var. Ona da uğrayalım. Birkaç baharat almam lazım. Ondan sonra kasaba uğrar yarım kilo dana kıyma alırız. Evde dolmalık biber var. Bu akşam pişireyim.
Nikita: Harika! Karnım da acıktı zaten.
Elena: Aynen. Benim de zaten karnım zil çalıyor.
SORULAR
1-Hangi meyve ve sebzelerden aldılar?
2-Hangi tür peynir aldılar?
3-Nikita hangi peynirin tadından hoşlanmıyor?
4-Aldıkları sucuk ile ne pişirmeyi planlıyorlar?
5-Kaç gramlık sucuk aldılar?
6-Ne kadar ödeme yaptılar?
7-Marketten sonra nerelere uğradılar?
SÖZLÜK
acıkmak – проголодаться
aktar – магазин, торгующий пряностями
az yağlı – с низким содержанием жира
baharat – специя
beyaz peynir – брынза
biber – перец
bulaşık deterjanı – средство для мытья посуды
bulaşık süngeri – губка для посуды
çamaşır deterjanı – стиральный порошок
dana – теленок
demet – пучок
dikkat etmek – смотреть, следить (зачем то)
dolmalık biber – болгарский перец
geçen sefer – в прошлый раз
hatırlatmak – напоминать
hoşlanmak – нравиться
hoşuna gitmek – нравиться
ilerlemek – двигаться вперед
ilk olarak – в первую очередь
isli – закопченный
karnı acıkmak – проголодаться
karnı