Bu telgrafı kim veriyor? Anlayınız, dedim. Sormaya zaman kalmadan telgraf şu şekilde devam etti:
Biz, Ankara telgrafçıları, Paşa hazretlerinin eteğine yüz süreriz ve vatanımızın başına bir bela kâbusu olan bu kabinenin devrilmesi için milletin başında bulunarak kazandığı bu başarıyı tebrik ederiz. Lütfen söyleyiniz.
Telgraf haberleşmesi kesildi. Hakikaten 2 Ekim’de Ferit Paşa kabinesi düşmüş bulunuyordu. Fakat yeni kabineyi kuran Tevfik Paşa değil, âyandan (senatörler) Korgeneral Ali Rıza Paşa idi.
Efendiler, sırası gelmişken arz edeyim; bütün telgrafçılarımızın Millî Mücadele ve teşebbüslerimize yaptıkları fedakârca hizmetlerinin millî tarihimizde önemli yeri vardır. Kendilerine bugün açıkça teşekkür etmeyi bir vazife bilirim.
Ali Rıza Paşa Kabinesi
Efendiler, Ferit Paşa kabinesinin düştüğünü ve Ali Rıza Paşa’nın kabine kurmaya memur edildiğini 2-3 Ekim 1919 tarihinde yazdığım bir genelgeyle bütün millete bildirdim. Bu genelgenin bir suretini de bilgi edinmesi için yeni sadrazama verdim.
2 Ekim günü, yeni sadrazamla temas aramıştık. Ertesi günü, Meclis-i Vükelanın (Bakanlar Kurulu) toplantısı esnasında, Heyetitemsiliye ile görüşecekleri vadedilmişti.
Arz ettiğim bu genelgede belli başlı noktalar şunlardı:
1- Yeni kabine, Erzurum ve Sivas Kongrelerinde tayin ve tespit edilen millî teşkilat ve gayelere saygılı olduğu takdirde, Kuvayımilliye ona yardımcı olacaktır.
2- Yeni kabine, Millî Meclisin toplanmasıyla fiilî denetleme görevine başlayıncaya kadar milletin mukadderatı hakkında herhangi bir taahhüde girmeyecektir.
3- Barış konferansına tayin olunacak delegeler, millî davayı hakkıyla kavramış ve milletin güvenini kazanmış bilgili ve muktedir kimselerden seçilecektir.
Beyannamede, bu saydığım esasların yeni kabine tarafından kabul edilmesinin teklif edileceği belirtildikten sonra, “bu hususta başkaca görüşleri varsa yarın öğleye kadar bildirilmesi” dileğinde bulunuldu.
3 Ekim 1919 günü, Sadrazam Ali Rıza Paşa’ya yazdığım telgrafta “Millet, şimdiye kadar başına geçenlerin, Kanun-i Esasiye ve millî emellere aykırı hareketlerinden üzüntü duydu. Bundan dolayı meşru haklarını tanıtmak ve mukadderatını ehliyetli ve güvenilir ellerde görmek hususunda kesin kararını verdi. Gereken sağlam teşebbüslere girişti. Düzenli teşkilata tabi olan Kuvayımilliye, milletin kesin iradesini tamamen gösterme ve ispat etme kudretini kazandı.
Millet, Padişah’ın güven ve itimadını kazanmış olan yüksek şahsiyetiniz ile muhterem arkadaşlarınızı, güç durumda bırakmak istemez. Aksine yardımcı olmaya bütün samimiyetiyle hazırdır. Ancak Vekiller Heyeti içinde Ferit Paşa ile beraber çalışmış nazırların bulunması, yüksek heyetinizin görüşleriyle, millî emellerin ne derecede uyuştuğunu büyük bir samimiyetle anlamak mecburiyetini ortaya çıkarmıştır. Milletçe, tam bir güven duyulmadıkça atılmış olan kurtuluş adımının durdurulması ve yarım tedbirlerle yetinilmesi uygun görülmemektedir. Bu bakımdan şu hususların, sizce kabul edilip edilmeyeceğini kesin ve açık olarak anlamak isteriz.” dedik ve genelge dolayısıyla belirttiğim üç esası saydık. Daha sonra, “Bu noktalarda uyuşma meydana geldiği anlaşıldıktan sonra, olağan dışı durumların ortadan kaldırılması maksadıyla bazı ikinci derecede arz edeceğimiz hususların da…” bulunduğunu bildirdik (Ves. 128).
Ali Rıza Paşa, bugün yemin merasimi için Saray’a gideceklerinden, telgrafımıza, yarın cevap verileceği bildirildi.
Ali Rıza Paşa Kabinesinde Sezilen Tereddüt
Biz bazı tavırlardan, Ali Rıza Paşa kabinesinde bir tereddüt, bu kabineyi teşkil eden zatların da kafalarında bir bulanıklık keşfeder gibi olduk. Onun için bazı tedbirler almayı uygun gördük.
Aynı günde, bir genelge yazdık. Bunda “Hükûmet ile millet arasında görüş ve gaye birliği meydana geldiği, bir genelgeyle bildirilinceye kadar eskisi gibi resmî haberleşmenin kesilmiş bir hâlde bulundurulması” lüzumunu bildirdik (Ves. 129).
Bundan başka, her taraftan gelen teklif ve görüşleri birleştirerek, bütün kolordu komutanlarına ve Millî Mücadele’ye yardımcı olan valilere de 3 Ekim günü bazı tebliğlerde bulunduk. Yeni kabine ile ilk temasımızla ilgili olan bu vesikaları, aynen, yüksek heyetinizin gözleri önüne sermeyi, bundan sonraki haberleşme ve münasebetlerin kolaylıkla anlaşılabilmesi için uygun görüyorum. Müsaade buyurur musunuz.
Şifre
Bütün Kolordu Komutanlarına ve Millî Mücadele’ye Yardımcı Olan Vali ve Vali Vekillerine,
Aşağıdaki telgrafın Harbiye ve Dâhiliye Nazırlarına çekilerek neticenin bildirilmesi rica olunur:
Dâhiliye Nazırının haince hareketlerine alet olarak halkı fiilen silahlandırmaya ve birbirini öldürtmeye kalkışan Konya Valisi Cemal ve Elazığ Valisi Ali Galip ve Malatya Mutasarrıfı Halil Beylerin tevkifleriyle harp divanına verilmeleri ve Trabzon Valisi Galip, eski Kastamonu Valileri İbrahim ve Ali Rıza Beyler ile Ankara Valisi Muhittin Paşa’ya herhangi bir vazife verilmemesi ve milletin kanuni haklarına tecavüz etmediklerinden ve millî dava ve mücadeleye yardımlarından dolayı, azledilen Sivas Valisi Reşit Paşa’nın eski görevine iadesi, eski Bitlis Valisi Mazhar Müfit ve eski Van Valisi Haydar Beylerin derhâl açık bulunan vilayetlere tayin edilerek vazifelendirilmeleri istenilmektedir.
Şifre
Bütün Vali ve Kolordu Komutanları ile Müstakil Mutasarrıflıklara,
Aşağıdaki şekle uygun olarak Sadrazam’a müracaat buyrulması ve neticenin bildirilmesi rica olunur:
Müslüman halkı silahlandırmaya ve birbirlerini öldürtmeye kalkışan ve orduyu içten yıkmak ve sonunda vatanı savunmasız bırakmak için emir verdiklerinden ve ordunun sırlarını, şifreleri çalmak için fiilî tertiplere girişmek suretiyle açığa vuran ve Kanun-i Esasi hükümlerince dokunulmazlığı bulunan milletin hususi haberleşmelerine engel olan eski nazırlardan Ali Kemal Bey, Süleyman Şefik Paşa, Dâhiliye Nazırı Adil Bey’in, Millet Meclisi açılınca Yüce Divana sevk edilmek üzere herhangi bir tarafa kaçmalarına meydan verilmemesini ve Telgraf Umum Müdürü Refik Halit Bey’in aynı sebeplerden dolayı derhâl tevkifiyle ilgili mahkemeye verilmesini kanunun dokunulmazlığı ve kutsallığı adına istemekteyiz.
Tabii ki, Harbiye Nezaretine geçen Cemal Paşa, orduya bir resmî tebliğ yapacaktı. İşte ona ilk cevap olmak üzere kolordulara şu telgrafın verilmesini tavsiye ettik:
Şifre
3’üncü, 20’nci, 12’nci, 15’inci, 13’üncü Kolordu Komutanlıklarına;
20’nci Kolordu Komutanı Fuat Paşa’ya (ayrıca),
Konya’da Refet Bey’e (ayrıca),
Harbiye Nazırı Cemal Paşa’nın ilk tebliğine cevap olmak üzere aşağıdaki telgrafın gizli olarak kendisine çekilmesi ve neticenin bildirilmesi rica olunur:
“Zatıdevletlerinin