Nitekim, Toprak Ana’da, Cenşenkul adlı bir erkek karakterin varlığı da bu görüşlerimizi doğrular niteliktedir. Yazar bir yandan Tolgonay’ın toprağı için, insanlar için canla başla çalıştığını gözler önüne sererken, diğer yandan da asker kaçağı Cenşenkul’un toprağı sürecek atları, ekilecek tohumları çaldığını göstererek, kadın ve erkek değil, çeşit çeşit insan olduğunu ortaya koyar. Tıpkı bize Tolgonay’ın ağzından seslendiği gibi: “Halk bir denizdir, derin yeri de vardır, sığ yeri de…” (Aytmatov, 1963/2017, s.42). Böylelikle Aytmatov’un insanları kadın ve erkek olarak ikiye ayırmanın yanlışlığını işaret ettiğini; okurlarına karşılarındaki kişilerin gerçek kişiliklerini görmelerini engelleyen kalıp yargılarından sıyrılarak, herkesin kendine özgü özellikleri olan bir birey olduğunu kabul etmelerini anıştırdığını söyleyebiliriz.
Yazarın her iki yapıtında da kadına değer vermeyen erkekler vardır: Cemile’de Cemile’nin kocası Sadık ve aynı köyden Osman, Toprak Ana’da çoban. Cemile askerdeki kocasından mektup bekler ancak Sadık yalnızca mektubun sonunda selam söyler Cemile’ye. Cemile bu duruma üzülse de sesini çıkarmaz. Köye dönmesine kısa bir süre kala, kendisiyle aynı hastanede kalan köylüsü Kerim’in isteği üzerine Cemile’ye mektup yazar. Ancak artık çok geçtir çünkü Cemile Danyar’a âşıktır ve onunla kaçar. Anlatıcı, bir gün Sadık’ın sarhoşken söylediği şu sözleri işitir: “Gitmekle iyi etti, nasıl olsa bir yerlerde geberip kalacak! Biz sağ iken karı mı bulunmaz! Altın saçlı bir kadın bile en aşağı bir erkekten daha aşağıdır” (Aytmatov, 1958/2011, s.64). Anlatıcı, Sadık’ın bu sözlerine rağmen Cemile’nin kaçışına çok üzüldüğünü söyler (Aytmatov, 1958/2011, s.64). Aytmatov, kadını aşağılayan bir adamı, kaybetmeye, üzüntü çekmeye mahkûm eder. Sadık’ın yokluğunda Cemile’ye sarkıntılık etmeye çalışan ve Cemile’nin sert tepkisiyle karşılaşan Osman, Cemile kaçtığında Sadık’ı kışkırtmaya çalışır. Osman’ın ne kadar değersiz bir adam olduğu anlatıcının aracılığıyla şöyle iletilir okura: “Ot yığını arasında Cemile’nin seni nasıl terslediğini unutmuş olamazsın, adi herif! Sen mi namus taslıyorsun!” (Aytmatov, 1958/2011, s.65). Toprak Ana’da, Tolgonay Kasım’ın ölümünden bir süre sonra, Aliman’ın uygun biriyle evlenip yeni bir yuva kurmasını ister. Bu nedenle Tolgonay Aliman’ın bir çobanla görüştüğünü fark ettiğinde sesini çıkarmaz. Ancak çoban için Aliman yalnızca bir cinsel nesnedir. Aliman’ın bir gece perişan halde eve gelişinden çobanın Aliman’a tecavüz ettiği izlemini ediniriz. Aliman’ın hamile olduğu anlaşılınca komşu Ayşe, çoban ile konuşur “Namus, şeref yok mu sende?” (Aytmatov, 1963/2017, s.121) diye sorar. Yazar romanda böyle bir cümleye yer vererek, namusun ve şerefin yalnızca kadında aranılan özellikler olmadığını; namusun yalnızca cinsellikle ilişkilendirilemeyeceğini, insanların yaptıklarını ve bunlardan ortaya çıkan sonuçların sorumluluklarını kabul edip, üzerlerine düşen sorumlulukları yerlerine getirmelerinin de namus kavramının içerdikleri arasında olduğunu anıştırır okurlarına. Ama çoban her şeyi inkâr eder, Ayşe’ye göre çobanın “ne vicdanı var[dır] ne imanı” (Aytmatov, 1963/2017, s.121). Burada, çoban da Ayşe aracılığıyla değersizleştirir. Böylelikle, Aytmatov, kadınların değil, kadınları değersizleştiren, onları cinsel nesne olarak gören erkeklerin değersiz olduğu iletisini verir okurlarına.
Aytmatov bu yapıtlarında okurlarına savaşın neden olduğu yıkımların yanı sıra, kadınların da erkekler kadar liderlik özelliklerine sahip, kararlı, özgüvenli, güçlü ve akıllı olduklarını; insanların doğadaki diğer varlıklar olmadan yaşamlarını sürdüremeyeceklerini; bu nedenle canlı-cansız bütün varlıkların eşit derecede değerli ve önemli olduklarını; mutlu ve huzurlu bir yaşamın kadını ve doğayı değersizleştirmeden, hiyerarşik yapılar oluşturarak insanları baskı altına almadan kurulabileceğini gösterir. Böylelikle yazar, bu yapıtlarında ideal bir ekofeminist toplum örneği sunar. Bu da Aytmatov’un yalnızca güçlü bir yazar değil, aynı zamanda çok önemli bir düşünce adamı olduğunu ortaya koyar.
Kaynakça
Aytmatov, C. (2011). Cemile. (Çevirmen Adı Yok ) (13. Baskı). Ankara: Elips Kitap. (Özgün eser ilk kez 1958 yılında yayımlanmıştır).
___________ (2017) Toprak Ana. Refik Özden (Çev.). İstanbul: Ötüken. (Özgün eser ilk kez 1963 yılında yayımlanmıştır).
Basow, S. A. (1992). Gender Stereotypes and Roles (3. Edition). California: Brooks/Cole.
Bem, S. (1974). The measurement of psychological androgyny. Journal of Consulting and Clinical Pscyhology, 42 (2), 155-162. Doi: dx.doi.org/10.1037/h0036215.
Broverman, I.K., Broverman, D.M., Clarkson, F.E, Rosenkrantz, P.S, Vogel, S.R. (1970). Sex-Role stereotypes and clinical judgments of mental health. Journal of Consulting and Clinical Psychology, 34 (1), 1-7. Doi:10.1037/h0028797.
Garner,