Her türlü hüner, mizaç, iyi tavırlılık.
Bazı yiğitler dolanır övgü peşinde,
Hamarat görünür, kendince edebinde…
Sayılı gün, ilginç devran, tatlı geçir,
Yetişmezse birininki birini yetiştir!
Hasetsiz ol, iyi geçin içtenlikle,
Hain olmayı çıkart, aklından bile!
Bir yerde birlikte gezsen biriyle,
Birinden birini söyle, sükût eyle.
Birinin birine izzet, hürmet edişi bile,
Sanki korkup, durur gibi can dehşetiyle.
Yoldaşlık, sohbetteşlik; bir büyük iş,
Onun kadrini akılsız adam bilmez imiş.
Seven erkek, bildiği sırrı âleme yaymaz,
Küçük bir söz söyleyip ardından sırıtmaz.
“Şehvetli yiğidim” diye devamlı oynaşırsan,
Kadrinin ağırlığı kalmaz, böyle salınırsan.
Erkek yiğit seçip-bulsun, hatasız yaşasın,
İt oğlu itler kancıkların hepsine sırnaşsın.
Birini “endamı var” diye sevme,
Yanmaya hevesli nefsin peşinden gitme!
Kadın güzel olmaz endamı ile
Mizacına bakmadan, gönül verme!
Çok yürümez, heveslilik tez geçer,
Değişir heves, düşkünlük başkasına döner.
Günde gördüğü aynı yüzden gönlü geçer,
Surat astırmaz kılıklı şifacıya döner.
Duygulunun yüreğinden, okur gibi anlar,
Kımıldatmaz, nasıl atarsa atsın damar.
Yar yoluna aynı canı feda eder,
Bilmezliği varsa, sabırla bekler.
“Kavga” desen, görünür güzel artık,
Çoğu, çoğulcu olur öylesine kancık.
“Güzelliğim varken, bana kim dayanır” diye,
Kimi gururlanmak ister, kimi geveze.
Akıl gerek, iş gerek, mizaç gerek,
Erkek, utanılır iş yapmaz, olsa zeyrek.
Salak, hantal, oynaşçı, asil-gösterişçi,
Zırt-pırt ortaya dökülür gülümseyerek.
Kadının seni, sen de onu sevmeli,
Hımbıl, soğuk durur kimi sasık beyinli.
Erkeği akıllı olsa, kadını hoş karakterli,
İyi geçimli olsa, huzur içinde olurdu evi…
Olmasa kadının dedikodusu,
Bulunmasa mizacının hiç kusuru,
Nazlanarak serpilmiş sanki gül gibi,
Kem sayılmaz, altın tahttan yar döşeği.
“Yapılı” diye, “mallı” diye zenginden alma,
“Yoksul kızı ucuz” diye meraklanma.
Arı olan, aklı olan, utanması olan,
Ana-babanın kızından gafil kalma.
Evine iyi geçimli arkadaşın gelse, girip,
Batağa girme sen ruh hâlinle sindirip.
Erkeğinin sevdiği kişiyi o da sevip,
Hizmet etsin, hoş gönülle gezinip.
Uygun olsun arkadaşının mizacı,
Seviyeli şaka ile söylesin sözü.
Sen ona dönüp söz söylediğinde,
Kadınında olmasın onun gözü.
Kimi arkadaşı bugün tatlı, yarın acı,
Dileği, yakınlığı; pazarlama tamamı.
Kalbinde kaygı yok, hıyanet yok ya,
Yılmaz, geri vazgeçmez hey gidi tatlı!
“Fayda” diye, “mal” diye doğar şimdikiler,
Emeğini-terini satıp düzgün kazanmaz ki.
Küçük ticaret şeklinde komiklik satar ya,
Boşa koysan dolmaz, arı bile doymaz ki.
Aşık utuş şeklinde alış-verişi
Diri canın ettiği bugünkü her işi…
Biri zevzekliğe dalar, biri harama,
Kavgası, davalaşması, çekişmesi…
Küçük çocuk evvel iyi geçimli olur,
Ana-babaya yakındır, birlikte durur.
Oyunda eşleşince; bağrışır-çığrışır,
Birbirini kucaklar, çekişir tutuşur.
Birisi ağlayarak gitse evine,
Ana-babası tozutur ondan ziyade.
İyi geçinmesi kurusun, oyunu ile
Tam onlara benzer bu vakit te.
Kötü komşu kazar kendine çukur,
Ona uyarsan, bir gün olursun hakir.
Arı, utanması olan büyüklere inan,
Kendi yücenin etkisi de büyük olur.
Bizimkilerin, hangisinin var bilinci?
Kaş çatınca hemen-hazır bir iftirası…
İş bilirliğin işareti; arzuhal ile şikâyeti,
Bulunmasa sağlayacak başka getirisi…
Muktedir Allah, sığındım 6
Muktedir Allah, sığındım
Evvela sana.
Düşman yakadan asılınca,
Can görünmez gözüme.
Argın, Nayman toplansa,
Hayret eder sözüme…
Katkı sözüm hakir görüldü,
Tobıktı’nın kendisince…
Saf altın işte,
Pazarlıksız versen, almaz bile
Patırtılı zevzekliğine…
İncecik saf ipeği,
Kurban etmek ister,
Semerkant’ın bezine.
Dertli düğüm çözülse,
Kibirli boyun kesilse,
Gelmeden gitmez geze…
O da Allah kulu işte,
“Düşmeden gider” der misin,
Tanrı’nın mahkemesine?
Baksam, herkes varır, pazara
Baksam, herkes varır, pazara,
Aradığı ne ise, bulur