Caitlin, Tanrım, neyin peşinde olabilir? diye içinden geçirdi. Bir sokak köpeğinin mi peşindeydi yoksa yalnızca açlığın son sınırına gelmiş yemek peşine mi düşmüştü. Nede olsa o bir kurttu. Caitlin bunu kendine hatırlatmak zorundaydı. Zamanında onun için yemek bulma konusunda çok daha fazla uğraşmalıydı.
Fakat Caitlin köşeyi döndüğünde ve ara sokaktan aşağı doğru baktığında, birden Ruth’un peşinde olduğu şeyin ne olduğunu şoke olarak anladı.
Orada, ara sokağın en sonunda küçük bir kız oturuyordu. Sekiz yaşında var yoktu, çamur içindeydi, bir köşeye sinmiş, ağlıyor ve titriyordu. Yanında epeyce uzun, büyük iri kıyım bir adam vardı. Üzerinde gömlek yoktu, kocaman göbeği dışarı sarkmış ve traşsızdı; göğsü ve omuzları kıllarla kaplıydı.
Sinirli bir şekilde kaşlarını çatmış, eksik dişlerini ortaya sermişti. Elindeki deri kemerle geriye doğru çekildi ve zavallı kızın sırtına birbiri ardına kemeri indirmeye koyuldu.
Adam tekrar kemerini kaldırırken korkunç bir ses tonuyla “Bu söz dinlemediğin için!” diye bağırdı.
Caitlin incinmişti, bir an bile düşünmeksizin harekete geçmeye hazırlandı.
Fakat Ruth ondan önce davrandı. Adam elini geri atarken hızla koştu ve çenesini sonuna kadar açarak havaya sıçradı.
Adamın önkolunu yakaladı ve dişlerini sonuna kadar koluna geçirdi. Adam kulakları sağır eden bir çığlık koparırken kan her yere fışkırdı.
Ruth kudurmuştu ve yatıştırılabilir görünmüyordu. İyice kızgınlaştı ve başını öne arkaya sallayarak adamın etini daha da yardı ve bırakmadı.
Adam Ruth’u bir aşağı bir yukarı salladı, bunu yalnızca o büyük cüssesinden ve Ruth’un henüz daha tam bir yetişkin kurt olmamasından ötürü yapabiliyordu. Ruth hırladı. Bu Caitlin’in ensesindeki tüyleri bile diken diken etmeye yetecek türden bir sesti.
Fakat açıkçası bu adam şiddete alışıktı. Büyük adeleli omuzunu döndürüverdi ve Ruth’u tuğla duvara çarpmayı başardı. Ardından diğer elini ileriye doğru uzattı ve kemeri ile kızın sırtına daha sert vurmaya geçti.
Ruth acı acı inledi ve kesik kesik havladı. Sonunda kendini yerde buldu.
Gözleri nefret dolu olan adam iki eliyle geriye doğru uzandı ve bütün gücüyle kemerini Ruth’un yüzüne indirmeye hazırlandı.
Caitlin hemen herekete geçti. Adam daha kemerini indiremeden öne doğru hamle yaptı, sağ eliyle ona doğru uzandı ve boğazından yakaladı.
Boğazından tutarak adamı geriye doğru çekti, ayaklarını yerden keserek yukarı kaldırdı, başının üzerine kadar çıkardı, ardından duvara fırlattı ve duvardaki tuğlalar un ufak oldu.
Caitlin onu orada bıraktı, adamın yüzü maviye döndü, boğuluyordu. Caitlin ondan çok daha küçüktü, ama adamın Caitlin’in demir yumruğunun karşısında hiç şansı yoktu.
Sonunda Caitlin adamı bıraktı. Adam kemerini bulmak için uzandı, Caitlin geriye doğru çekildi ve yüzüne sert bir yumruk sallayarak adamın burnunu kırdı.
Ardından yine geri çekildi ve göğsüne bir tekme attı, o kadar güçlü vurdu ki adamın geriye doğru metrelerce uçmasına neden oldu. Adam duvara öyle bir güçle çarptı ki tuğlalarda izi kaldı ve sonunda alt üst olmuş bir halde yere yığıldı.
Fakat Caitlin hala damarlarından fışkıran öfkeyi hissedebiliyordu. O masum kızı ve Ruth’u düşündü. En son ne zaman bu kadar öfkelendiğini bilmiyordu. Kendini durduramıyordu. Adama doğru yürüdü, elindeki kemeri hızla çekip aldı, geriye doğru gitti ve kemerle tam kocaman göbeğinin ortasına oldukça sert bir şekilde vurdu.
Adam sendeledi ve karnına sarıldı.
Doğrulduğunda, Caitlin bir daha sertçe vurdu, bu sefer yüzüne isabet ettirdi. Adamın çenesini tuttu ve onu hızla geriye doğru götürerek ensesinden yere çaldı. Sonunda adam bilincini yitirdi.
Fakat Caitlin hala öfkesini yatıştıramamıştı. İçindeki kızgınlık bu günlerde pek kolay bir şekilde uyanmıyordu ama bir kez de uyanınca buna engel olamıyordu.
Caitlin ayağını kaldırdı ve adamın boğazına yerleştirdi. O anda adamı öldürmeye hazırdı.
Keskin bir ses “Caitlin!" diye bağırdı.
Caitlin döndü ve yanında Caleb’in durduğunu gördü. Hala öfkeyle dolup taşıyordu. Caleb kınayan bir bakışla yavaşça başını salladı.
“Yeterince zarar verdin. Bırak gitsin.”
Caleb’in sesindeki bir şey Caitlin’i durdurdu.
Caitlin istemeyerek ayağını geri çekti.
Uzakta lağım suyuyla dolu bir varil fark etti. Varilin yanlarından taşan yoğun koyu sıvıyı görebiliyor ve olduğu yerden berbat kokusunu alabiliyordu.
Mükemmel.
Caitlin aşağıya eğildi ve adamı alıp yukarıya başının üzerine kaldırdı; adam rahat 135 kilonun üzerinde olmasına rağmen onunla birlikte dar sokağı geçerek yürüdü. Tepe üstü girecek şekilde onu lağım suyuyla dolu varilin içine fırlattı.
Adam her tarafa su sıçratarak varilin içine düştü. Caitlin adamın her yanının dışkıya bulandığını görerek batmasını izledi. Adamın burada uyanacağı fikri Caitlin’in hoşuna gitti ve sonunda tatmin oldu.
İyi diye düşündü. Ait olduğun yeri buldun.
Caitlin hemen Ruth’u hatırladı. Ona doğru koştu ve sırtındaki kemer izine baktı; Ruth bir köşeye sinmiş, yavaş yavaş ayaklarının üzerine doğruluyordu. Caleb de yanlarına geldi, Ruth yüzünü Caitlin’in kucağına koyup inlerken Caitlin onu kontrol etti ve alnını öptü.
Ruth birden onlardan kurtuldu ve dar sokağın karşısına kıza doğru fırladı.
Caitlin de oraya doğru döndü ve aniden hatırladı. O da kıza doğru aceleyle gitti.
Ruth kıza ulaşmış yüzünü yalıyordu. Histerik bir şekilde ağlayan kız yavaşça sustu, Ruth’un dili onun düşüncelerini dağıtmıştı. Orada, çamurun içinde kirli, her yanı çamur olmuş elbisesiyle oturuyordu. Sırtında kemer izleri vardı ve bu izlerin arasından kan sızıyordu. Şaşkın bir şekilde Ruth’a baktı.
Ruth yalamaya devam ettikçe ıslak gözleri daha da büyüdü. Sonunda elini uzattı, usulca ve tereddütle Ruth’u okşadı. Ardından uzandı ve ona sarıldı. Ruth da ona sokularak karşılık verdi.
Caitlin bunun inanılmaz olduğunu düşündü. Ruth bu kızı yüzlerce blok öteden fark etmişti. Sanki ikisi birbirlerini çok uzun zamandır tanıyorlardı.
Caitlin yaklaştı ve kızın yanına diz çöktü, elini uzattı ve onun oturmasına yardım etti.
“İyi misin?”
Kız şok içinde Caitline’e ve ardından Caleb’e baktı. Sanki bu insanların kim olduklarını düşünüyor gibi pek çok defa gözlerini kırptı.
Sonunda yavaşça evet anlamında başını salladı. Gözleri sonuna kadar açıktı ve konuşamayacak kadar korkmuştu.
Caitlin elini uzattı ve nazik bir biçimde yüzüne düşen çamurlu saçları arkaya doğru itti. “Her şey geçti. Artık sana zarar veremez.”
Kız tekrar ağlamaya başlayacakmış gibi görünüyordu.
“Benim adım Caitlin ve bu