Akhilleus: Teselya kralı Peleus’un oğludur. Troya Savaşı’nda savaşmış tüm Yunanlar arasında en cesur olanıdır. Bir deniz perisi olan annesi Thetis, yeni doğduğunda onu Stiks Nehri’ne daldırarak vücudunu her tehlikeye karşı dayanıklı kılar. Ancak annesinin onu tuttuğu topuğu kuru kalmıştır. Evi Pelion Dağı’ndaki bir mağara olan ve şifa sanatındaki bilgisi her yerde bilinen Kheiron’un himayesinde yetişmiştir. Akhilleus’la omuz omuza savaşan Patroklus ağır şekilde yaralanır. Ancak Akhilleus, Kheiron’dan öğrendiği bilgiler sayesinde onu iyileştirmeyi başarır. Troya kuşatması esnasında Paris’in yayıyla fırlatılan bir ok, Akhilleus’un topuğuna isabet ederek ölümüne yol açar.
Akıl Hocası: Telemakhos’a rehberlik ettiği sırada Minerva’nın aldığı bir isimdir.
Akşam Yıldızı: Bkz. Hesperus.
Akteon: Aristaeus ile Autonoe’nin oğlu olan ünlü bir avcıdır. Diana ve hizmetçileri yıkandıkları sırada onları rahatsız ettiği için bu tanrıça tarafından bir geyiğe dönüştürülür ve kendi köpekleri tarafından yenir. Bu köpeklerin isimleri Cisseta, Draco, Coran ve Echnobas şeklindedir.
Alacaklılar: Bkz. Jani.
Alay Etme: Bkz. Momos.
Alcyone: Bkz. Pleiades.
Alekto: Üç erinyeden biridir. Bkz. Erinyeler.
Alektryon: Mars’ın bir hizmetkârıdır. Güneş doğarken efendisini uyandırmayı unuttuğu için horoza dönüştürülür.
Alfadur: İskandinav mitolojisine göre her şeyin babası olan yüce tanrıdır.
Alkaios: Perseus ile Andromeda’nın oğlu ve Elektryon’un kardeşidir.
Alkamenes: Atinalı bir heykeltıraş olup Phidias’ın çağdaşı ve rakibidir.
Alkestis: Bkz. Admetos.
Alkides: Herkül’e verilen bir isimdir.
Alkippe: Mars ile Aglaurus’un kızlarından biridir. Neptün’ün oğlu Halirrhotius’u sevdiği için babası tarafından öldürülür.
Alkmaion: Amphiaraus ve Eriphyle’nin oğludur. Babasının ölümünün intikamını almak için annesini öldürür.
Alkmena: Jüpiter’in karısı ve Herkül’ün annesidir. Bir Argos kralı olan Elektryon’un kızıdır.
Alkyone: Teselya kralı Ceyx’in karısıdır. Kâhine danışmak üzere yola çıkan Ceyx’in gemisi batar ve gemideki herkes ölür. Alkyone gemidekilerin geri dönüşünü beklemek için hizmetçileriyle birlikte sahile gider. Ona acıyan tanrılar bir rüya yoluyla ona acı haberi bildirmeye karar verirler. Alkyone rüyasında kocasının bedeninin sahilde uzandığını görür. Sabah uyanınca korku içinde sahile koşar ve kocasının kumların üzerine sürüklenmiş soğuk bedenini görür. Onsuz yaşamaya katlanamayacağını düşünerek kendini denize atar. Onun derin aşkı ve acısından etkilenen tanrılar, karı kocanın bedenlerini alkyone yani yalıçapkını olarak bilinen kuşlara dönüştürür. İngilizcede “kış ortasındaki sakin günler” anlamına gelen halycon days sözüyle Alkyone ile kocasının ölmeden önce birlikte geçirdikleri gibi güzel günler kastedilir. Bkz. Alkyonelar.
Alkyonelar: Ya da alkyone kuşları. Bu yalıçapkınları, yuvalarını dalgaların üzerine yapar ve kuluçka dönemlerinde deniz daima sakin olur. Yılın en kısa gününden önce gelen yedi gün ile onu takip eden yedi günde hiç fırtına olmadığından bu günler “Alykone Günleri” olarak adlandırılmıştır.
Alma Mammosa: Ceres’e verilen isimlerden biridir.
Aloeus: Otus ve Ephialtes’in babasıdır. Bunlar iki dev olup bir defasında Mars’ı yakalamış ve on üç ay boyunca kocaman bir vazoya hapsetmiştir.
Alpheus: Nehir tanrılarından biridir. Bkz. Arethusa.
Alseids: Ormanların ve ağaçların nemfleri. Bkz. Nemfler.
Althaea: Meleagros’un karısıdır. Bazı yazarlar ise onun annesi olduğunu söyler.
Altın Çağ: Altın Çağ “olgunlaştıran hasat tanrısı” Kronos’un hükümdarlığı döneminde yaşanmıştır. Bu dönemde insanlar rahattır ve mutlulukları için gereken her şeye sahiptir. “Masumiyet, erdem ve gerçek hâkimdir. Ne insanları kısıtlayan kanunlar ne de insanları cezalandıracak yargıçlar vardır.” Ne var ki dünyada hiçbir şey ebediyen sürmez. Titanlar ve devlerle yapılan ve tanrıların galip geldiği savaşların ardından barış tekrar sağlanır. Böylelikle Gümüş Çağ başlar. Artık yeryüzünü Jüpiter yönetmektedir, Neptün denizlere hâkimdir ve Plüton ise yeraltı dünyasının hükümdarıdır. Yeryüzü bereketini esirgemese de insanlar, Altın Çağ’da mutluluğun asıl kaynağı olan masumiyet ve memnuniyetten mahrumdur. Bencil ve küstah hale gelmişlerdir. Daha sonra hiç bitmeyen kavgaları ve şiddet olaylarıyla ünlü Bronz Çağ başlar. Bunu ise en kötü dönem olan Demir Çağı izler. Savaşlar ve arbedelerle mecalsiz kalmış insanlar artık ekmek bulabilmek için çalışmak zorundadır. Kazanma hırsıyla birbirlerini geçmek için ellerinden geleni yaparlar. Tutkunun sınırı yoktur ve insanlar tanrılara hürmet etmeyi reddederler. Jüpiter onlara karşı öfkelenir ve öteki tanrılara danıştıktan sonra büyük bir tufanla insanları yeryüzünden silmeye karar verir. Dünyaya yeniden insanların yerleştirilmesi için bkz. Deucalion ve Pyrrah.
Altın Elma: Bkz. Atalanta, Discordia, Hesperides, Atlas.
Altın Post: Athamas ile Nephele’nin oğlu ve kızı olan Phriksos ile Helle, üvey anneleri olan İno’nun zulmünden kaçmak için Neptün tarafından onları Kolhis’e götürmek üzere gönderilmiş kanatlı ve altın postlu bir koça biner. Hemen altlarında havaya savrulan dalgalardan korkan Helle postu bırakır ve denize düşer. Onun düştüğü yere Hellespont adı verilir. Phriksos, Kolhis’e varınca onu sağ salim oraya ulaştırdıkları için altın postlu koçu tanrılara kurban eder. Sonra koçun altın postunu bir ağaca asıp gece gündüz nöbet tutması için başına bir ejderhayı koyar. İason, Argonotlarla yaptığı deniz seferiyle bu postu ele geçirip Teselya’ya götürür. Ödül olarak amcası Pelias’tan şu talepte bulunur: Pelias’ın kardeşi ve İason’un da babası ve tahtın asıl varisi Aison tahta çıkmalıdır. Bkz. İason.
Altın: Bkz. Midas.
Amalthaea: Girit adasındaki İda Dağı’nda yer alan bir mağarada gizlenmiş ve henüz küçük bir bebek olan Jüpiter’i emziren keçidir.
Amarynthia: Euboea’da tanrıça Diana’ya verilmiş bir isimdir. Orada Diana’ya büyük bir hürmetle tapınılmaktaydı.
Amazonlar:Troya Savaşı’nda Yunanlara karşı savaşmış İskitli