Hak doğruların yardımcısıdır.
Dost ol. Ta ki sana da dost olsunlar. (Prof. Ali Fuat Başgil)
Bir an kayboldun gibi! Yaşamadan kıyameti
Yoruldun ama buldun ey kalbim emaneti
Bir kurtuluştur o an çağrılsa senin adın
Sen ne kadar sıcak sesin ne kadar yakın
Sensiz geçen zamanı belli yaşamamışım.
Sessizlik bir kuyuymuş onu yaşamamışım.
Bir yoldum öteye geçerek gözlerinden
İşte yeni bir dünya peygamber sözlerinden
Ölüm bize ne uzak, bize ne yakın ölüm
Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm
Ey bir kelime arayan kalbim
Sonra arayan tekrar arayan kalbim
O dirildi, o dirildi diye birden çalkalanan sokaklar
Ölüm ki sonsuza açılan bir kayıptır, hiç unutmadım
Bir an kayboldun gibi! Yaşadın kıyameti
Yoruldun ama buldun ey kalbi emaneti
Dünyanın ağırlığına eklesek yıldızları, ayı, güneşi
Gene de ağır basarsın ey kalbim, ey kalbimin güneşi
Ebedi masum çocuklar zamanın solmayan çiçekleri
İstemişlerdi de ezan okumuştu Bilal bir sabah, unutmadım.
Ebu Yezid Bistami (kuddise sirruh) Hazretlerinin indinde bir kimseyi velidir, kerameti vardır diye övdüler. Bistami Hazretleri, bize bu sena ettiğiniz velinin ziyaretine gitmek vacip oldu, diyerek mensuplarını alıp o methedilen velinin ziyaretine gittiler. O velinin bulunduğu mahale vardıklarında, onu mescide gidiyor gördüler. Bistami Hazretleri bu veliyi mescit yolunda giderken, kıbleye karşı tükürür gördü. Bu sebeple Bistami, övülen şahsı sünnete muhalif buldu ve derhal geri dönüp, kerametinden bahsedilen veli ile görüşmedi ve dedi ki: “dinin hükümlerine ve sünnetin adabına saygı göstermeyene nasıl olur da keramet edilir? O kimse nasıl olurda veli olur”
Kıymetli okuyucularım yukardaki, kıssayı tekrar, tekrar okuyunuz ve okutunuz. Sakın yerlere tükürmeyin çok günah ve ayıp Müslüman bunu yapmaz. Allah’ın yarattığı kulların yerleri kirletme hakkı yoktur. Vesselam!
101- Önünüzde Allah’ın ayetleri okunurken ve aranızda O’nun elçisi var iken sizler nasıl olur da inkâra dönersiniz? Oysa her kim Allah’a sıkıca tutunursa, o kesinlikle bir doğru yola çıkarılmıştır.
102- Ey iman edenler, Allah’tan nasıl korkmak gerekiyorsa öyle korkup gerektiği gibi sakının ve kesinlikle Müslüman olarak can verin!
103- Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı tutunun, ayrılığa düşmeyin ve Allah’ın üzerinizdeki nimetini düşünün. Sizler birbirinizin düşmanları iken O, sizin kalplerinizde bir uzlaştırma meydana getirdi ve O’nun nimeti sayesinde uyanıp kardeşler oldunuz. Bir de siz bir ateş çukurunun tam kenarında bulunuyordunuz ve O, sizi tutup oradan çıkardı. Şimdi Allah’a doğru gidebilmeniz için ayetlerini böyle açıklıyor.
106- Kimi yüzlerin ağaracağı, kimi yüzlerin kararacağı günde yüzleri kara çıkanlara: inandıktan sonra inkâr ettiniz öyle mi? O halde nankörlük etmenizin cezası olarak azabı tadın denecek.
107- Fakat yüzleri ak olanlar hep Allah’ın rahmeti içinde olacaklar ve sonsuza dek onun içinde kalacaklardır.
108- işte bunlar, Allah’ın ayetleri. Onları sana hak sebebiyle okuyoruz. Yoksa Allah âlemlere hiçbir haksızlık yapmak istemez.
112- nerede bulunursalar, alçaklık damgası altında kalmaya mahkûmdurlar; meğerki Allah’ın himayesine ve inananların himayesine sığınmış olsunlar. Onlar döne dolaşa Allah’ın hışmına uğradılar ve miskinlik altında ezilmeye mahkûm kaldılar. Çünkü onlar, Allah’ın ayetlerini inkâr ediyorlar ve peygamberleri bile bile haksız yere öldürüyorlardı. Çünkü baş kaldırmışlardı ve aşırı gidiyorlardı.
113- Hepsi bir değildir. Kitap verilenler içinde gece vakitlerinde Allah’ın ayetlerini okuyup secdeye kapanan doğru bir topluluk vardır.
114- Allah’a ve ahiret gününe inanır, iyiliği emreder, kötülükten vazgeçirmeye çalışırlar ve hayırlara koşuşurlar. İşte onlar iyi kimselerdendir.
115- Ne hayır işlerlerse, asla karşılıksız bırakılmayacaklardır. Allah, takva sahiplerini çok iyi bilir.
118- Ey iman edenler, sizden olmayanları dost edinmeyin; onlar sizi şaşırtmakta kusur etmezler, sıkıntıya düşmenizi arzu ederler. Düşmanlıkları ağızlarından taşmaktadır; sinelerinin gizledikleri ise daha büyüktür. Eğer düşünürseniz, sizlere ayetleri açıkça bildirdik.
120- Size bir iyilik dokunursa fenalarına gider, başınıza bir musibet gelirse onunla ferahlanırlar. Eğer sabırlı olur ve iyi korunursanız, onların hileleri size zarar vermez. Çünkü Allah, onları kendi yaptıkları ile kuşatmıştır.
121- Hani bir vakit erkenden, müminlere savaş için elverişli yerlere yerleştirmek üzere, ailenden ayrılmıştın. Allah işiten ve bilendir.
122- O zaman içinizden iki grup oluşturanlar; Allah yardımcıları iken, yılıp çekilmek istemişlerdi. Demek ki, inananlar yalnızca Allah’a dayanmalıdırlar.
125- Evet sizler sabreder ve itaatsizlikten sakınırsanız onlar da hemen üzerinize saldırırlarsa Rabbiniz size beş bin nişanlı melekle yardım edecek.
126- Bunu Allah size yalnızca bir müjde olsun ve kalpleriniz bununla yatışsın diye yaptı. Zafer yalnız güçlü, hikmet sahibi Allah’tandır.
127- Küfredenlerden bir kolu keskin veya perişan etsin de hayal kırıklığına uğramış olarak dönüp gitsinler diye.
128- Senin elinde bir şey yok. Allah ya onların tevbesini kabul eder ya da onlara azap eder. Çünkü onlar zalimlerdir.
129- Göklerde ne var ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır, dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.
130- Ey iman edenler, öyle kat kat katlayarak faiz yemeyin ve Allah’tan korkun ki, arzunuza ulaşasınız.
131- O kâfirler için hazırlanmış ateşten sakının!
132- Allah’a ve peygambere itaat edin ki, rahmete erdirilesiniz.
133- Ve koşuşun rabbinizden bir bağışlamaya ve takva sahipleri için hazırlanmış eni gökler ve yer genişliğinde olan cennete.
136- İşte bunların mükâfatı rablerinden bir bağışlama ve sonsuza dek kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetlerdir. İyi iş yapanların mükâfatı ne de güzeldir.
138- İşte bu, bütün insanlar için bir açıklama ve özellikle korunacak takva sahipleri için bir hidayet ve öğüttür.
139- Sizler eğer gerçek inananlarsanız, daha yükselecekken gevşemeyin ve üzülmeyin.
Ameller bir takım suretlerden ibarettir. Bunların ruhları ise içlerinde ihlâs sırrının bulunmasıdır.
Allahın