49- Kendilerini temize çıkaranları görmedin mi? Hayır! Allah, dilediğini temize çıkarır ve kendilerine kıl kadar zulmedilmez.
50- Bak, Allah’a karşı nasıl yalan uyduruyorlar, apaçık bir günah olarak bu (onlara) yeter.
56- Şüphesiz ayetlerimizi inkâr edenleri biz ateşe atacağız. Derileri yanıp döküldükçe, azabı tatmaları için onların derilerini yenileyeceğiz. Şüphesiz Allah, mutlak güç sahibidir.
57- İman edip Salih ameller işleyenleri ise, içinden ırmaklar akan, içlerinde ebedi kalacakları cennetlere koyacağız. Onları koyu gölgeler altında bulunduracağız.
Mecliste arif ol kelamı dinle,
El iki söylerse sen birini söyle,
Elinden geldikçe iyilik eyle,
Hatıra dokunup kırıcı olma.
El ariftir yoktur senin bendini,
Dağıtırlar tuzağını fendini,
Kati yükseklerden uçucu olma.
Hayal hayal oldu karşımda dağlar,
Eşinden ayrılan ah çeker ağlar,
Dökülmüş yapraklar bozulmuş bağlar,
Bülbülün konduğu dallar perişan.
Yalan söylediği defalarca denenmiş olan bir kimse,
Bu gece düşman hücum edecek diye bir haber verecek olsa, Bu haber üzerine o beldenin ileri gelenleri derhal savunma tedbirler alır.
Bu haberi veren kimsenin yalancı olduğunu bildikleri halde o belanın giderilmesi için çareler ararlar. Çünkü tehlike ihtimaline karşı dikkatli olmak lazımdır.
Şöhret hissiyle elde edilen ilim, Farşi taşı gibidir.
endisine temas eden bakır ve demir, altı olur,
Ama yine taş olarak kalır.
Ahmağı tanımakta en kesin ölçü,
Onun Allah’a inanıp inanmadığıdır,
Böylelerin deneysel bilgileri,
Marifetleri hiçbir değer ifade etmez.
Dünya nedir bilir misin? Kadın, çocuk, mal, reislik, oyuncak, lüzumsuz işlerle uğraşmak bütün bu sayılanlardan hangisi seni alıp Allah’tan başka şeylere oyalayıp perdelerse, o dünya dâhildir.
İbadete yönelme vakti gençliktir. Akıllı olan bu vakti kaçırmaz, fırsatı ganimet bilir. Zira iş önemlidir. İnsan yaşlılık zamanına kalmayabilir.
Hiçbir kimsenin kendi el emeğinden daha hayırlı bir şey yemediğini, hatta Peygamberin bile kendi el emeği ile geçindiklerini belirten Hz. Peygamber(s.a.s.) Buhari de birinizin organını alıp da sırtında odun taşıyarak geçimini sağlaması başkasına el açmasından daha iyidir uyarısında bulunmaktadır. Kendi çabası ve el emeğiyle geçinmeyip, insanlardan isteme yolunu seçenler için, başkasına el açma yolunu seçerse, Allah da onun için fakirlik kapısını açar buyurmaktadır. (İbn Hanbel II, 419) da Hz. Peygamber üretmeye ve kendi kazancıyla geçinmeye teşvik ederken, başkasının emeğine de saygı duyulmasını istemiştir. Öncelikle işçiye kendisine emeği karşılığında ne kadar ücret ödeyeceği bildirilmeli, ücreti de tam olarak ödenmelidir. (Nesai Muzarca 44( zire Hz. Peygamber, işçinin ücretini tam olarak ödemeyenler hakkında şu uyarıda bulunmaktadır. Üç sınıf insan vardır ki kıyamet günü ben bunların hasımı olacağım. Birincisi benim adımı anarak söz verir, sonra sözünde durmaz. İkincisi, hür bir kimseyi köle diye satar ve parasını yer. Üçüncüsü, bir işe çalıştırır da ücretini tam olarak vermez.(İbn. Mace, Ruhun 4)
Şimdi tasavvuf yoluna girmiş müridin elinde, iyi ve kötü amellerini günah ve ibadetlerini kaydeden bir defteri olmalı ve her gün onlara bakmalıdır. Büyük günahlardan sadece on tanesine bakıp onları düşünmesi yeter. Eğer onlardan kurtulursa, diğer günahlardan da kurtulmuş olur. Bu helak edici günahlar şunlardır.
1- Cimrilik,
2- Kibir,
3- Ucb.(kendini beğenmek),
4- Haset,
5- Riya,
6- Fazla kızma,
7- Oburluk,
8- Cinsel oburluk,
9- Mal sevgisi,
10- Dünya
Himaye: Başkasını zarar ziyan, eza ve cefadan kurtarmak demektir. Peygamberimiz (s.a.v.) de babası ve annesini kaybettikten sonra küçük yaşta yetim kalmış ve dedesi Abdulmuttalib’in himayesinde büyümüştü.
58- Allah, size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.
59- Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygambere itaat edin ve sizden olan ulu’l-emre (idarecilere) de herhangi bir hususta anlaşmazlığa düştüğünüz takdirde, Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resulüne arz edin.(Allah ve Resulüne arz etmekten maksat, meselelerin Kur’an ve sünnete göre çözüme kavuşturulmasıdır). Bu daha iyidir, sonuç bakımından da daha güzeldir.
60- (Ey Muhammed!) sana indirilen Kuran’a ve senden önce indirilene inandıklarını iddia edenleri görmüyor musun? Tağutu tanımamaları kendilerine emir olunduğu halde, onun önünde muhakeme olmak istiyorlar. Şeytan da onları derin bir sapıklığa düşürmek istiyor.
61- Münafıklara, Allah’ın indirdiğine (Kur’an’a ve Peygambere gelin dendiği zaman, onların senden büsbütün uzaklaştıklarını görürsün.
66- Eğer biz onlara, “hayatlarınızı feda edin veya yurtlarınızdan çıkın” diye yazmış olsaydık, içlerinden pek azı hariç bunu yapmazlardı. Eğer kendilerine verilen öğütleri tutsalardı, elbette haklarında hem daha hayırlı, hem de (imanlarını) daha çok pekiştirici olurdu.
67- O zaman kendilerine elbette katımızdan büyük bir mükâfat verirdik.
68- Onları elbette doğru yola iletirdik.
75- Size ne oluyor da Allah yolunda ve “ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver” diye yalvarıp zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?
76- İman edenler, Allah yolunda savaşırlar. İnkâr edenler de tağut yolunda savaşırlar. O halde siz şeytanın dostlarına karşı savaşın. Şüphesiz şeytanın hilesi zayıftır.
84- (Ey Muhammed!) artık Allah yolunda savaş! Sen ancak kendinden sorumlusun! Müminleri de savaşa teşvik et. Umulur ki Allah inkâr edenlerin gücünü kırar. Allahın gücü daha üstündür, cezası daha şiddetlidir.
85- Kim güzel bir (işte) aracılık ederse, ona o işin sevabından bir pay vardır. Kim