147- O gerçek Rabbindendir. Artık şüphe edenlerden olma!
153- Ey iman edenler, sabır ve namazla yardım isteyin! Şüphe yok ki, Allah sabredenlerle beraberdir.
161- Ancak ayetlerimizi inkâr etmiş ve kâfir olarak ölmüş olanlar işte, Allah’ın laneti, insanların laneti, meleklerin laneti hep onların üstüne olsun.
167- Kötülere uyanlar da şöyle demektedir. Ah bizim için dünyaya bir dönüş olsaydı da onların bizden kaçtıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsaydık! İşte böyle Allah, onlara bütün yaptıklarını üzerelerine çökmüş, pişmanlıklar halinde gösterecektir. Onlar ateşten çıkacak değillerdir.
168- Ey insanlar, bütün yeryüzündeki nimetlerimden helal ve temiz olmak şartıyla yiyin, fakat şeytanın adımlarına uymayın! Çünkü o sizin açık düşmanınızdır.
175- İşte onlar doğru yol yerine sapıklığı bağışlamaya bırakıp azabı satın alan kimselerdir. Bunlar ateşe ne kadar da dayanıklı şeylerdir.
180- Birinize ölüm geldiği vakit, bir mal bırakacaksa, annesi ve yakın akrabası için meşru bir biçimde vasiyette bulunması, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar üzerine yapılması gerekli bir hak olarak yazıldı.
188- Onlar sana hilalleri soruyorlar. De ki: onlar, insanlar için ve hac için vakit ölçüleridir. Erginlik, evlere arkalarından gelmenizle değildir, gerçek eren korunanlardır. Evlere kapılarından gelin ve Allah’tan korkun ki kurtuluşa eresiniz.
196- Haccı ve umreyi de Allah için tamam yapın. Eğer kısıtlanırsanız o vakit kolayınıza gelen kurbanı gönderin. Kurban yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizden hasta olana veya başından bir rahatsızlığı bulunana tıraş için oruç, sadaka veya kurbandan ibaret bir fidye gerekir. Kısıtlılıktan kurtulduğunuzda her kim hacca kadar umre ile sevap kazanmak isterse ona da kurbanın kolay geleni gerekir. Bunu bulamayana ise üç gün oruç tutmak gerekir. Bu hüküm Mescid-i Haram’da ikamet etmeyenler içindir. Allah’tan korkun ve bilin ki, Allah’ın cezası gerçekten çok çetindir.
198- Hac mevsiminde Rabbinizden rızık isteyerek ticaret yapmanız size günah değildir. Arafat’tan sel gibi taşarak döndüğünde Meş’aril –Haram yanında, Allah’ı zikredin. O’nu size doğrusunu öğrettiği gibi zikredin doğrusu siz, bundan önce gerçekten yolunu şaşırmışlardan idiniz.
208- Ey iman edenler, topluca barışa girin ve şeytanın adımlarına uymayın; çünkü o, sizin aranızı açan belli bir düşmandır.
209- Sizlere bunca çok deliller geldikten sonra yine kayarsanız iyi biliniz ki, Allah çok onurlu bir hikmet sahibidir.
211- İsrail oğullarına, onlara ne kadar açık mucize verdiğimizi sor! Fakat her kim, Allah’ın nimetini kendisine geldikten sonra değiştirirse şüphesiz Allah’ın cezası pek çetindir.
212- İnkârcılara dünya hayatı bezendi de iman edenlerle eğleniyorlar. Oysa korunan o müminler kıyamet günü onların üstündedirler. Allah, dilediğine hesapsız nimetler verir.
216- Savaş hoşunuza gitmese de üzerinize yazıldı. Gerçi o size hoş gelmez, fakat olur ki siz bir şeyden hoşlanmazsınız, oysa o, hakkınızda hayırlıdır. Olur ki siz bir şeyi seversiniz, ama o sizin hakkında bir fenalıktır. Allah bilir, siz bilmezsiniz.
218- Şüphesiz inananlar ve Allah yolunda hicret edip savaşanlar, kesinlikle bunlar, Allah’ın rahmetini umarlar. Allah gerçekten bağışlayıcı ve merhamet sahibidir.
220- O ayetler, dünya ve ahiret hakkındadır. Bir de sana öksüzlerden soruyorlar. De ki onların işlerini düzene koymak, karışmamaktan daha hayırlıdır. Kendilerine karışırsanız kardeşinizdirler. Allah, yararlı iş yapanı bozguncudan ayırır. Eğer Allah dileseydi sizi kesinkes sarpa sardırırdı. Şüphesiz ki, Allah çok güçlü ve hikmet sahibidir.
222- Sana kadınların aybaşı adetlerinden soruyorlar de ki o bir eziyettir. Onun için adet günlerinde kadınlardan çekilin ve temizleninceye kadar onlarla cinsel ilişkide bulunmayın. İyice temizlendikleri vakit, Allah’ın emrettiği yerden, “o emrettiği yerden onlara varın”, Allah çok tövbe edenleri de sever çok temizlenenleri de sever.
223- Kadınlarınız sizin için bir tarladır. O halde tarlanıza dilediğiniz gibi varın. Allah’tan korkun ve her halde onun huzuruna varacaksınız! Bilin! Sen müminleri müjdele!
234- İçinizden ölüp de geride kadın bırakanların eşleri, dört ay on gün beklemelidir. Bu süreyi bitirdikten sonra artık kendi haklarında meşru olarak tercih edecekleri hareketten size bir sorumluluk yoktur. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.
238- Namazlara, özellikle orta namaza devam edin ve kalkın Allah için divan durun!
247- Peygamberleri onlar: İşte Allah size hükümdar olabilir ki? Hâlbuki biz hükümdarlığa ondan daha layığız. O malca da bolluk verilmiş biri değil dediler. Peygamber: Onu, Allah size hükümdar seçmiş, bilgi ve fizikçe artırmıştır, hem Allah, hükümdarlığı dilediğine verir. Allah geniş mülk sahibi, her şeyi bilendir. Dedi.
252- İşte bunlar Allah’ın ayetleridir. Onları, sana dosdoğru anlatıyoruz. Şüphesiz ki sen gönderilen Peygamberdensin.
Muhterem okuyucularım!
Toplumun en küçük birimi ailedir. Toplumun esasını teşkil eden aile ne kadar sağlam temeller üzerine kurulursa o kadar güçlü olur. Sağlam aile fertlerinden meydana gelen milletler de o derece kuvvetli olur. Toplum ve milletin huzuru “evlilik bağı” ile kurulan anne, baba ve çocuk ölçüsünden oluşan ailenin huzurlu olmasına bağlıdır. İki yabancı olan erkek ve kadını nikâh bağı ile birbirine bağlayan aile; fertlerin, toplumların milletlerin ahlakını, karakterlerini tayin eden ilk buluşma yeri ve terbiye ocağıdır. İnsanlık mektebinin ilk şubesidir.
Aile aynı zamanda insanı yücelten, geliştiren, babadan oğla, dedene toruna kültür akımının yapıldığı bir kurumdur. Anne ve baba evde konuşurken onları dinleyen çocuklar, milli kahramanları, insanı değerleri, dini inançları, haram, helal, günah ve sevap gibi kavramları ilk olarak bu kurumda öğrenirler. Bu yönüyle aile bir okul görevini de icra eder.
Muhterem okuyucularım!
Aile ocağının devamlılığı aileyi meydana getiren fertlerin karşılıklı sevgi, saygı ve fedakârlıklarına bağlıdır. Yüce Rabbimiz Kuran’ı Kerim’de “içinizden kendileri ile huzura kavuşacağınız eşler yaratıp, aranızda sevgi ve şefkat var etmesi de O’nun varlığının delillerindendir. Doğrusu bundan iyi düşünen milletler için ibretler vardır, diye buyurmaktadır.
Aile yuvasının devamı için, aileyi oluşturan fertlere bir takım görevler verilmiştir. Ailede erkek, aile şerefini, ailenin maddi ve manevi sorumluluğunu üslenirken: evin hanımı da, israftan uzak, çocuklarının ilk terbiyecisi olma yükümlülüğü içinde olmalıdır. Nitekim bir terbiye uzmanı şöyle demektedir. “iyi bir anne yüz öğretmene bedeldir.”
Aile ocağının en güzel meyvesi, millet olarak geleceğimizin teminatı olan, maddi ve manevi varlığımızı emanet edeceğimiz yavrularımızdır. Onları her türlü kötülüklerden korumak anne ve babanın başta gelen görevleridir. Cenab-ı Hak Kuran’ı Kerim’de “ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun”
Aziz okuyucularım!
Millet olarak geleceğimize ümitle bakabilmek, sağlıklı