Tragedyanın kurucusu olarak kabul edilen Aiskhylos (MÖ 525-455), oyunları günümüze kadar ulaşan sayılı antik çağ oyun yazarından birisidir. Demokratik Atina’nın kuruluş döneminde yazılmış olan oyunları, hem Batı dramasının başlangıç noktası hem de antik Yunan kültürüne açılan bir pencere olarak görülebilir.
Atina kentini çevreleyen Attica adlı bölgede doğan Aiskhylos, Atina ordusunda görev yaptı. MÖ 490 yılındaki Marathon Savaşı’nda ve MÖ 480 yılındaki Salamis Savaşı’nda yer aldı. Pers İmparatorluğu’na karşı kazanılan bu zaferler Atina’nın bağımsızlığını korumasını sağladı. Bu mücadeleler Aiskhylos’un en eski oyunu olan The Persians’ın (Persler / MÖ 472) tarihsel arka planını oluşturmaktadır.
İlginç olan Aiskhylos’un bu oyununda savaşı muzaffer Yunanlıların değil Perslerin gözünden anlatmasıdır. Olaylar Pers başkenti Susa’da geçmektedir. Perslerin yenilgisi Kral Xerxes’in (MÖ 519-465) kibri yüzünden yaşanan bir trajedi olarak ele alınmaktadır. Aiskhylos’un tasvirine göre Xerxes, Hellespont üzerine bir köprü inşa ederek tanrıların öfkesini üzerine çekmiştir.
Bir oyun üçlemesi olan Oresteia (MÖ 458), Argos’un efsanevi kralı Agamemnon’u konu alır. Tıpkı Persler gibi, bu üçlemede de kahramanlar sonlarını getiren ölümcül hatalara imza atarlar. Oresteia, Batı edebiyatının ünlü karakterlerine hayat vermiştir. Örnek olarak kehanet yeteneği olan, ancak insanların ona inanmadığı Cassandra verilebilir. Aiskhylos’un trajedileri Batı dramasının temellerini atmıştır. Kendinden sonra gelen Sophocles (MÖ 496-406) ve Euripides (MÖ 484-406) gibi oyun yazarları üzerinde çok önemli bir etkisi olmuştur.
Bunlar dışında Aiskhylos’un hayatı hakkında pek az şey bilinmektedir. Atina’da düzenlenen birkaç tiyatro yarışmasını kazanmıştır. Yazdığı oyunların toplam sayısının doksanın üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. Bunlardan yalnızca yedisi günümüze kadar ulaşabilmiştir. Bir ziyaret için bulunduğu Sicilya Adası’nda ölmüştür. Efsaneye göre bir kuş taşıdığı bir kaplumbağayı başına düşürerek ölümüne neden olmuştur.
1- Aiskhylos tarafından yazıldığı düşünülen Prometheus Bound (Prometheus Zincire Vuruldu) oyunu, İngiliz romantik şair Percy Bysshe Shelley’nin (1792-1822) destansı şiiri Prometheus Unbound’a (Prometheus Zincirini Kırdı) ilham kaynağı olmuştur.
2- Eski Atina’da sahnede şiddet gösterilemezdi. Bu nedenle Aiskhylos’un oyunlarında bol bol yer verdiği şiddet, sahne dışında gerçekleştirilir ve ayrıntılar izleyicinin hayal gücüne bırakılırdı.
3- Aiskhylos’un oyunlarının büyük bölümü Atina’daki Dionysos tiyatrosunda sahnelenmiştir. 17 bin kişilik kapasitesi olan tiyatronun kalıntıları Akropolis’in güneyinde yer almaktadır.
Lucius Junius Brutus
Roma Cumhuriyeti’nin efsanevi kurucusu Lucius Junius Brutus, Roma şehrinin son kralını devirmiştir. Monarkı sürgüne gönderdikten sonra Roma’yı yönetme gücünü senatonun ellerine teslim etmiştir. Bu temsili organ, şehri ve sonraki beş yüz yıl boyunca büyüyen bir imparatorluğu yönetecektir.
Roma Cumhuriyeti, yüzyıllar sonra Amerika Birleşik Devletleri’nin anayasasını yazanlara da bir örnek teşkil etmiştir. Antik Roma’dan etkilenen anayasa komisyonunun delegeleri, yasama organının bir kısmını teşkil eden üst parlamentoya senato adını vermişlerdir (1787).
Romalı tarihçilere göreyse cumhuriyetin kurucusu olan Brutus kesinlikle bir idealist değildi. Roma kralına karşı isyanı, tamamen kişisel bir intikam hikayesinden ibaretti. Kralın oğullarından birisinin Brutus’un bir akrabasına tecavüz etmesi onu başkaldırıya sürüklemişti. Sextus Tarquinus’un Lucretia’ya tecavüz etmesi Antik Roma’nın en ünlü skandalları arasında yer almaktadır. Aynı şekilde şehrin tarihinde de bir dönüm noktası olmuştur.
Etrüsk asilzadeleri olan Tarquinler kuruluşundan itibaren (MÖ 753) Roma’yı yönetmişlerdi. Brutus’un döneminde tahtta “Onurlu Tarquin” olarak da bilinen Lucius Tarquinus Superbus bulunuyordu. Kayınpederi Servius Tullius’u öldürerek iktidarı ele geçirmişti. Bu, onun döneminde işlenecek olan bir dizi cinayetin sadece ilkiydi.
Tarquinlerin uzak bir akrabası olan Brutus başlangıçta onların dostuydu. Ne var ki MÖ 509 yılında savaş meydanındayken Lucretia’nın tecavüze uğradığını öğrendi. Hızla Roma’ya geri döndü. Aile şereflerine leke sürüldüğünü düşünen Lucretia intihar edince Brutus’un kanlı hançeri onun elinden aldığı ve kralı devirmeye yemin ettiği söylenir.
Kralın devrilmesinin ardından, Brutus Tarquinlerin tahtta dönmek için düzenledikleri çeşitli saldırıları bertaraf etti. Efsaneye göre Brutus kendi oğulları olan Titus ve Tiberius’u dahi monarşiyi geri getirmek için hazırlanan bir komploya karıştıkları gerekçesiyle idam ettirmiştir. Bunun ardından Brutus, Roma vatandaşlarını bir daha asla kral egemenliğini kabul etmemeleri için yemin etmeye zorladı. Monarşi karşıtlığı gelecekte de pek çok Romalının siyasal kimliğinin merkezinde yer alacaktı.
Livy olarak da bilinen Roma tarihçisi Titus Livius’a (MÖ 59-MS 17) göre Brutus savaşırken hayatını kaybetmiştir. O ve eski kralın oğlu Arruns Tarquinius karşılıklı dövüşürken birbirlerini öldürmüşlerdir.
1- Brutus, monarşi düşmanlığını kendi soyundan gelenlere de aktarmıştı. Bunlardan biri de Marcus Junius Brutus’tu (MÖ 85-42). Julius Sezar’a (MÖ 100-44) suikast düzenleyenlerden birisi olan Brutus, Sezar’ın kendisini kral ilan etmesini engellemek istemişti.
2- Çeşitli Shakespeare oyunlarında karşımıza çıkan Lucretia, 1594’te yazılan The Rape of Lucrece (Lucrece Tecavüzü) isimli şiirsel anlatının da ana karakteridir.
3- Senato kelimesi esas olarak bir araya gelmiş Roma asilleri anlamına gelmektedir. Latince’deki senex (yaşlı adam) kelimesinden türetilmiştir. Roma Senatosu bin yıldan uzun bir süre boyunca ayakta kalmış, Roma İmparatorluğu’nun çöküşünün ardından 7. yy’da dağılmıştır.
Zerdüşt
Zerdüştlük, günümüzde İran’ı, Hindistan’ı ve Çin’i kapsayan çok geniş bir bölgede yaklaşık 2 bin yıl boyunca hakim olan bir dindir. Bu inancın kurucusu aynı zamanda bir şair olan Zerdüşt’tür. MÖ 7. yy’da Pers ülkesinde yaşadığına inanılmaktadır.
Öğretisi Asya kültürü ve dünya dinleri üzerinde büyük bir etki yapmışsa da Zerdüşt’ün yaşamı hakkında pek az tarihi bilgi bulunmaktadır. Doğduğu yüzyıl bile tartışmalıdır. MÖ 628 yılında muhtemelen bugün İran sınırları içerisinde kalan bir yerde doğduğu tahmin edilmektedir. Yerel bir tapınakta rahip olarak yetiştirilmiştir.
Mitolojide görüşlerini kabul ettirmek için mücadele eden ileri görüşlü bir din adamı olarak tanıtılan Zerdüşt en sonunda fikirleriyle üstün gelmiştir. Ailesinin karşı çıkmasına rağmen yirmili yaşlarındayken evden ayrılmıştır. Bundan sonraki on yılını “iyi din” olarak adlandırdığı inancın ortaya çıkmasıyla son bulacak olan ruhsal bir yolculuk yaparak geçirmiştir. Takip eden on yıl boyuncaysa kendisine müritler aramıştır. Uzunca bir süre büyük başarılar elde edemese de Bactrian Kralı’nın hasta olan atını tedavi edince talihi dönmüştür. Kral kısa süre içerisinde Zerdüştlüğü