En kötüsüne hazırlanın ama en iyisini umut edin.
Anahtar soru: Ne öğrendik?
Ergenlerle ilgilenmek söz konusu olduğunda değerlendirme aşaması çok önemlidir. Sormanız gereken asli soru da şudur: “Bundan ne öğrendik?”
Arkadaşımın oğlunun lunaparka gitmesi örneğine dönelim. Arkadaşım öğleden sonra beşte oğlunu parktan aldı, günün nasıl geçtiğini konuştular. O esnada arkadaşım çok çeşitli sorular sordu. Günün en sevdiğin kısmı neydi? En eğlenceli şey neydi? Gün içinde gerginlik yaşadığın herhangi bir şey oldu mu? Planlandığı gibi gitmeyen şeyler oldu mu? Neler iyi geçti? Neler iyi geçmedi? Oğlu konuşurken arkadaşım iki şey yapıyordu:
1. Dinleme.
2. Gelecekte nelerin provasını yapmak gerekeceğini aklının bir köşesine yazma.
Ergen çocuğunuzun yanıtları bir maçı yeniden izlemeye eştir. Eğer bir oyuncu oyunun sonunda önemli bir serbest atışı kaçırırsa sorumlu koç olarak buna vereceğiniz karşılık şöyle olmalı: “Onları serbest atışlara daha iyi hazırlamalıyım.” Sonra da ayarlamalar yaparsınız.
İşte size faydalı bir oyun sonrası kontrol listesi:
• Ne işe yaradı?
• Ne yaramadı?
• Nasıl daha iyi olabilirsin?
• Seni nasıl destekleyebilirim?
Örneğin, arkadaşım oğluyla şu konuşmayı yaptı:
BABA: Gün içinde gerginlik yaşadığın herhangi bir şey oldu mu?
OĞUL: Yani bir şey vardı.
BABA: Neydi o?
OĞUL: Şey, büyük bir grup halindeydik ve bindiğimiz hız treni harikaydı ama sonra Kamikaze’ye binmek istediler, onun da hızlı dönen kısımları var. O hızlı dönen şeylere daha önce hiç binmemiştim. Bu yüzden pek binmek istemedim.
BABA: Bir şey söyledin mi?
OĞUL: Hayır, bir şey söylemek ya da ona binmemezlik yapmak istemedim, çünkü herkesin pısırığın teki olduğumu düşünmesini istemedim.
BABA: Ne yaptın peki?
OĞUL: Bindim işte.
Arkadaşım (doğru biçimde) burada potansiyel bir sorun olduğunu gördü. Oğlunun aslında yapmak istemediği ama kendi adına konuşmaktan rahatsız olduğu bir şey vardı. Bunun sebebi arkadaş baskısı mıydı? İnsanları hayal kırıklığına uğratmak istemediği için miydi? Kendini azınlık mı hissetmişti? Neler oluyordu? Bir ebeveyn olarak, bunu aklınızın bir köşesine yazarsınız. Çünkü şu anda konu sadece lunaparkta binilen hız trenleri. Ama ergen çocuğunuz kendi adına konuşma becerisini geliştirmezse riskler kaçınılmaz biçimde artar ve sonuçları ağır olabilir. Bir sınavda kopya çekme baskısı olur. Elden ele geçen uyuşturucular beliriverir.
Kendi adına konuşma ihtiyacı hissedeceği bir durum olacaktır.
Arkadaşım gerçek bir sorun ortaya çıkmadan önce bunu fark etti, oğluna kendi adına konuşması için daha fazla fırsat tanımaya odaklanması gerekiyordu. Böylece, onun bu beceri konusunda idman yapmasına yardımcı olmak amacıyla küçük değişiklikler yapmaya başladı. Aile yemek yemeye dışarıya çıkacağı zaman, kendi tercihini dile getirmesi için oğluna geniş bir alan tanıdığından emin oldu. Nereye gideceklerini konuşabiliyorlardı ve oğlu düşüncesini açıkça söyleyip kendini ifade edebiliyordu. Aile doktoruna yıllık kontrole gittiklerinde de arkadaşım, doktorla kendi başına nasıl konuşacağı ve aklına takılan her soruyu nasıl sorabileceği konusunda oğluna koçluk yaptı. Buna benzer değişikliklerle oğluna, insanlarla kendinden emin biçimde konuşmaya, sorular sormaya ve kendisi için önemli olan şeyleri dile getirmeye teşvik edildiğini ve desteklendiğini öğretmeye başladı.
Ve arkadaşım tüm bunları oğluyla birlikte başardı çünkü bir değerlendirme yaptı, dikkatini buna verdi ve ardından küçük düzenlemeler yaptı.
Anahtar soru: Bensiz başarılı olmaya hazır mı?
Bu bölümün burada olmasının, kronolojik halde sıralanmaktansa oyun öncesi ve oyun sonrasının ardından gelmesinin bir nedeni var. Çünkü mesela bir futbol koçundan farklı olarak, bir ergenin yaşamındaki oyun düzgün bir sahada karşınızda oynanmaz ve mola verip ayarlamalar yapabilmek için çalacağınız bir düdüğünüz yoktur. Gerçekten de ergen çocuğunuzu hazırladığınız, hayatta karşılaşabileceği çoğu durumda siz yanında olmayacaksınız. Bunu kendi başına yapması gerek. Çoğu gerçek dünya sorununda, yapabileceğiniz pek bir şey yoktur. Kontrol sizde değildir. Sonuca etki etmek istiyorsanız üstünüze düşeni oyun öncesinde yapmanız gerek.
İşin aslı şu ki hava trafik kontrolörlüğünden koçluğa zihinsel geçiş yapmak pek çok anne babaya aşırı korkutucu gelebilir. Ergenler gittikçe daha fazla özerk ve bağımsız olurken meydana gelen sonuçlar ve çıktılar gittikçe kontrolünüzün dışında gerçekleşiyormuş gibi görünebilir. Ama öyle değildir. Koçluğa geçmek, gerçek etki yaratma konusunda size en iyi fırsatı sağlayacak ve daha da önemlisi, bunun ergen çocuğunuza gerçekten yardımı dokunacak.
Ama bu çok zor bir süreç. Çalışmayı gerektiriyor. Belli düşünce biçimlerinden vazgeçmenizi gerektirecek ve çok zor olan bir şeyde uzmanlaşmanızı sağlayacak. Peki bunu neden yapıyorsunuz? Neden herhangi bir yetişkin bu türden stratejik değişiklikler yapma zahmetine girer?
İşte şu yüzden:
RMS Titanic, insanlık tarihi boyunca inşa edilmiş en büyük transatlantik, performansının ve denize elverişliliğinin ölçülmesi için deniz testlerinden geçirilmek üzere 2 Nisan 1912 günü okyanusa açıldı.
Denemeden sonra müfettişler ve mühendisler iki uyarı işareti olduğunu belirtti:
• Müfettişler, gemiyi bir arada tutan üç milyondan fazla perçinden, geminin ön tarafındakilerin, başka yerlerinde kullanılan çok daha sert çelik perçinler yerine demir ve cüruftan yapıldığını gördü. Müfettişler standartlara uymayan bu demirin, geminin pruvasını ciddi biçimde zayıflatacağından endişeleniyordu.
• Deneme esnasında, sancak tarafında yer alan kömür deposundaki kömürler alev aldı. Birkaç gün sonrasına dek tamamen sönmedi. Müfettişler ve mühendisler, ateşin bu bölgedeki gövde plakalarını daha kırılgan bir hale getirebileceğinden endişelendiler.
Gemiyi denize indirmek (ve para kazanmaya başlamak) için acele edildiğinden bu endişeler tamamen göz ardı edildi. Bildiğiniz gibi, Titanic saatte yaklaşık 23 mil hızla giderken, ateş yüzünden kırılganlaşmış sancak tarafındaki gövde plakalarıyla bir buzdağına çarptı. Pruvadaki daha zayıf perçinler yerlerinden çıktı, geminin teknesindeki bağlantı yerleri açıldı ve geminin yok oluşunu hızlandırdı. Gövdenin çelik perçinlerin başladığı yerinde su basmasının durması hiç tesadüf değildi.
Burada önemli olan şu: Eğer ergen çocuğunuza koçluk etmezseniz –oyun öncesi provaları yapmaz ya da performansları durup değerlendirmezseniz– o zaman uyarı işaretlerinin ne zaman ortaya çıktığını fark etmezsiniz. Uyarı işaretlerine dikkat etmez ve gerekli düzeltmeleri yapmazsanız da kötü şeyler olabilir.
Her bir buzdağını