Thor duvardan bir kaç adim açiga çikti ve kollarini kaldirmadan ona el salladi.
Reese asagi bakti ve onu fark etti. Thor oldugunu anlayinca da mesale isiginda bile belli olacak sekilde yüzü aydinlandi. Sevindigini görmek Thor’u da sevindirmisti. Bilmesi gereken tek sey buydu: Reese onu kimseye teslim etmeyecekti.
Reese ona beklemesini bildiren bir isaret verdi ve Thor tekrar duvarin dibine gitti. Bir muhafizin bakislarindan son anda kaçabilmisti.
Thor her an muhafizlardan kaçmaya hazir bir sekilde ne kadar süre bekledigini bilmiyordu ama sonunda Reese gelmisti. Dis duvarda bir kapiyi açip yanina geldi. Thor’u görmüs, etrafi kolaçan etmisti. Nefes nefeseydi.
Sarildilar. Thor çok sevinmisti. Bir ses duyup asagi baktiginda Krohn da Reese’in gömleginin içinden çikti ve buna da çok sevindi. Reese Krohn’u Thor’a uzatirken neredeyse üzerine ziplayacakti.
Krohn Thor’un kollarina çikti ve Thor da ona sarildi. Krohn agliyor, ciyakliyor ve Thor’un suratini yaliyordu.
Reese gülümsedi.
“Seni götürdüklerinde takip etmeye çalisti. Ben de güvende olsun diye onu alip sakladim.”
Thor minnettarligini göstermek için Reese’in ön kolunu tuttu. Sonra Krohn onu yalamaya devam ettigi için güldü.
“Ben de seni özledim oglum,” dedi Thor ve Krohn’u öptü. “Simdi sessiz ol, muhafizlar sesimizi duymasin.”
Krohn ne dedigini anlamis gibi sessizlesti.
“Nasil kaçtin?” diye sordu Reese saskin bir sekilde. Thor omzunu silkti. Nasil cevap verecegini bilmiyordu. Kendisinin bile anlayamadigi güçleri hakkinda konusmaktan rahatsiz oluyordu. Digerlerinin onun ucube oldugunu düsünmelerini istemiyordu.
“Herhalde sansliydim,” diye cevap verdi. “Bir firsat yakaladim ve onu degerlendirdim.”
“Kalabaligin seni linç etmemesine sasirdim,” dedi Reese.
“Hava karanlik,” dedi Thor. “Beni kimsenin fark ettigini sanmiyorum. En azindan simdilik.”
“Kralliktaki her askerin seni aradigini biliyor musun? Ya da babamin biçaklandigini?”
Thor ciddi bir biçimde kafasini öne arkaya salladi. “Durumu iyi mi?”
Reese’in surati düstü.
“Hayir,” diye cevap verdi. “Ölüyor.”
Thor kendi babasi ölüyormus gibi yikildi.
“Benim bu iste parmagim olmadigini biliyorsun degil mi?” diye sordu Thor. Digerlerinin ne düsündügü umurunda degildi ama en iyi arkadasi, MacGil’in en genç oglunun onun masum olduguna inanmasina ihtiyaci vardi.
“Tabi ki,” dedi Reese. “Yoksa buraya gelmezdim.”
Thor rahatladi ve minnettarlikla Reese’in omzunu tuttu.
“Ama kralliktaki baska kimse böyle düsünmüyor,” diye ekledi Reese. “Güvende olman için uzaga gitmen lazim. Sana erzak ve en hizli atimi verecegim. Gerçek katilin bulunup, bunlarin hepsi geçene kadar saklanmalisin. Su anda kimse mantikli bir sekilde düsünemiyor.”
Thor basini iki yana salladi.
“Gidemem,” dedi. “Bu beni suçlu gibi gösterir. Digerlerinin suçlu olmadigima inanmalarini istiyorum. Problemlerimden kaçamam. Adimi aklamam lazim.”
Reese basini salladi.
“Burada kalirsan seni bulurlar. Tekrar hapse atilirsin ve bu sefer idam edilirsin. Tabi önce kalabalik seni linç etmezse.”
“Bu riski almak zorundayim,” dedi Thor.
Reese ona bakti ve endiseli bakislari hayranliga döndü. Sonunda yavasça onayladi.
“Onurlusun. Ve aptalsin, hem de çok aptal. Seni bu yüzden seviyorum.”
Reese de Thor da gülümsedi.
“Babani görmem gerek,” dedi Thor. “Ona yüz yüze onu öldürmeye çalisanin ben olmadigimi açiklamaliyim. Benim bu isle alakam olmadigini bilmesi lazim. Beni cezalandirmaya karar verirse varsin olsun. Ama tek bir sans istiyorum. Bilmesini istiyorum. Senden tüm istedigim bu.”
Reese ciddi bir sekilde ona bakiyor ve arkadasini anlamaya çalisiyordu. En sonunda basiyla onayladi.
“Seni ona götürebilirim. Arkadan dolasan bir yol biliyorum. Odasina gidiyor. Ama tehlikeli ve girer girmez kendi basina olacaksin. Çikis olmayacak. Senin için yapabilecegim hiç bir sey olmayacak. Bu ölümün anlamina gelebilir. Bu riski almak istedigine emin misin?”
Thor çok ciddi bir biçimde basini salladi.
“Peki o zaman,” dedi Reese ve birden Thor’a bir pelerin verdi.
Thor pelerini aldi ve sasirdi; Reese bütün bunlari bastan beri planlamis olmaliydi.
Reese gülümsedi.
“Kalmak isteyecek kadar aptal oldugunu biliyordum. En iyi arkadasimdan baska bir sey beklemezdim.”
DörDüncü bölüm
Gareth odasinda dört sönüyordu ve endiseli bir sekilde o gece olanlari kafasindan geçiriyordu. Ziyafette olanlara da her seyin bu kadar yanlis olmasina da inanamiyordu. O disaridan gelen yabanci çocuk Thor’un nasil kadehin zehirli oldugunu anladigini akli almiyordu. Dahasi MacGil’in kadehi içmesini bile engellemisti. Gareth Thor’un atlayip kadehi düsürttügü ani tekrar aklina getirdi. Tasa düsüp yere siçrayan sarapla beraber hayalleri ve hevesleri de heba olmustu.
Tam o anda mahvolmustu. Ugruna yasadigi her sey parçalanmisti. Ve o köpek sarabi yalayip öldügünde isinin bittigini biliyordu. Bütün hayati gözlerinin önünden akti ve ifsa oldugunu ve babasini öldürmeye çalistigi için ömrünün kalanini zindanlarda geçirecegini düsünmüstü. Belki de idam edilirdi. Bu plani yapmamali, cadiya hiç gitmemeliydi.
Firsattan istifade ayaga kalkip Thor’u suçlayan ilk kisi Gareth olmustu. Simdi düsündügünde bu kadar çabuk tepki verebildigi için kendiyle gurur duydu. Anlik bir esinle bunu yapmisti ve her ne kadar böyle olmasini beklemediyse de ise yaramisa benziyordu. Thor’u götürmüslerdi ve sonrasinda ziyafet devam etmisti. Tabi ki hiç bir sey artik eskisi gibi degildi ama en azindan süphe Thor’un üzerindeydi.
Gareth islerin böyle devam etmesini diliyordu. Bir MacGil’e suikast denemesi yapilali on yillar olmustu ve Gareth bir sorusturma baslatilmasindan ve daha derin bir arastirma yapilmasindan korkuyordu. Simdi geriye bakinca krali zehirlemeye çalismanin aptalca oldugunu düsündü. Boyundan büyük bir ise kalkismisti. Ve simdi tüm gözlerin ona çevrilmesinin bir an meselesi oldugunu düsünüyordu. Çok geç olmadan Thor’un suçlu oldugunu ispatlamali ve onu idam ettirmeliydi.
Gareth en azindan bir sekilde kendini kurtarmisti: Bu basarisiz girisimden sonra suikastten vazgeçmisti. Gareth rahatlamis hissediyordu. Denemenin basarisiz oldugunu görünce içten içe aslinda babasini öldürmek istemedigini, onun kaniyla ellerini yikamak istemedigini fark etmisti. Kral olamayacakti. Hiç bir zaman kral olamayabilirdi. Ama bu aksamki olaylardan sonra bunu kafasina takmiyordu. En azindan özgürdü. Bunlarin hepsi olurken yasadigi stresi bir daha yasamak istemiyordu. Sirlar, ört bas etmeler, ifsa olma korkusu… Bunlar onun için çok fazlaydi.
Odasinda dört dönüyordu ve saat geç olmustu. Sonunda yavaslamaya ve sakinlesmeye basladi. Tam kendisini yatismis hissedecekken sert bir çarpmayla odasinin kapisi açildi. Içeriye sanki kovalaniyormus gibi bir hizla, gözleri fal tasi gibi açik ve sanki delirmis gibi bakan Firth girdi.
“Öldü!” diye bagirdi. “Öldü! Onu öldürdüm. Öldü!”
Firth histeri krizi geçiriyor gibiydi. Çiglik çigliga bagiriyordu ve Gareth ne dedigini anlamiyordu. Sarhos muydu?
Firth odayi bastan asagi kosuyor, bagiriyor, agliyor ve ellerini salliyordu. Iste o anda Gareth