16
Hedaya-yı Şitaiyye: Kış armağanları.
17
Siyâsiyun: Politikacılar.
18
Ukde-i iştibah: Kuşku düğümü.
19
Mahuf: Korkunç.
20
Mebhut: Şaşkın.
21
Kail olmak: Razı olmak, inanmak.
22
Kıraat: Okuma.
23
Osmanlı Devleti memur emeklileri.
24
Müstait: Yetenekli.
25
(Fr.) Alamod: Moda olan.
26
Mahsusada: Özel biçim.
27
Tüvana: Kuvvetli, dinç, canlı.
28
(İng.) Hammer: Çekiç.
29
Mahdum: Oğul
30
Derkâr: Bilinen, belli.
31
Badema: Bundan sonra.
32
Nümayan: Görünen.
33
Saltalı: Bir tür kısa ceket.
34
Lapçın: Tabanı meşinden olan mest.
35
Vekilharç: Kesedar.
36
Müessir: Dokunaklı, etkili.
37
Hâdis: Ortaya çıkmak.
38
Müddeiumumi: Savcı.
39
Müttehim: Davalı.
40
Samiin: Dinleyiciler.
41
Hall ü fasl etmek: Olumlı sonuca varmak.
42
Mucib-i bedbahti: Bahtsızlığın gereği.
43
Mukassi: Sıkıntılı.
44
Müsavatı hukuku: Hak eşitliği.
45
Tevlit: Doğum.
46
Melhuz: Düşünülen.
47
Ağleb-i ihtimal: Büyük olasılıkla.
48
Rikkat: İncelik, naziklik.
49
Nazan: Nazlı
50
Çalak: Çevik.
51
Hıram: Edalı.
52
İmsak etmek: El çekmek.
53
Akt-i münasebet: İlişki kurmak.
54
Zindegi: Dinçlilik, canlılık.
55
Sin: Yaş.
56
Nevmit: Umutsuz, çaresiz.
57
Cesim: Büyük, iri.
58
Mahmul: Yüklü, dolu.
59
Tenasül: Üreme.
60
Teşebbüs-i tasaddi: Bir işe girişme.
61
Bağteten: Birdenbire, ansızın.
62
Müterakki: İleri, ilerlemiş.
63
Ukubat: Cezalar.
64
Su-i tefsir: Kötü ve yanlış yorumlama.
65
Kavşamış: Eskimek, yıkılmaya yüz tutmak.