ŞİYAK
Dıraç’a 4 saat mesafede ve onun kuzeyinde bulunan Şiyak kasabası Podgoritsa ve Ölgün göçmenlerinin yarım yüzyıl önce kurdukları yeni bir beldedir. Bu nedenle henüz şehir mimarisi oturmamıştır. Bu kasaba İbşim Ormanı batı köşesinde ve Tiran yolu üzerindeki bereketli ve sulak bir ovada konumlanmıştır.
AKÇEHİSAR
İslam dininin Arnavutluğa girişinden, diğer bir ifadeyle Osmanlı’nın Avrupa kıta sahasına yayılmasından önce Akçehisar denen bölgeyi kendine merkez edinen Yan Kasturyan’ın oğlu asi İskender’i ele geçirmek için kırk yıl boyunca devam eden savaşlar esnasından Osmanlı ordusunun verdiği şehitler bu dağın eteklerinde yatmaktadırlar. “Her nefis ölümü tadacaktır.” ayetinin şahitlik ettiği gibi sonu şüphesiz ölüm olan şu fâni dünyada şehitlik mertebesine ulaşan o bahtiyar müminlerin yattıkları o kutlu kabristan şu an yeşil bir orman içerisindedir. Akçehisar’da ne han ve otel ne de yabancıların gece konaklayabileceği özel bir yer bulunmaktadır. Bu nedenle bir gece Kaymakam Şerif Bey’in evinde misafir oldum ve ertesi gün Dıraç’a geri döndüm.
Sırbistan’da ne ve kim oldukları herkesin malumu olan Galiçai kabilesinin dolaşıp durduğu Niş Dağları’ndaki mağaralarda nesilden nesile hayat sürerlerken babası Davulcu Ali’nin ilkbaharda kurduğu kıl çadır altında yaptığı maşa, kürek, ıskara ve öküz nalını annesiyle birlikte mahalle araların sattığı zamanlarda bu Bedri zurnacı Puka Mahmut diye bilinirmiş. Şimdi Telgraf Bakanlığı muhasebecisi olan Bedri’nin şu durumunu kendileri de Nişli olmaları sebebiyle Bedri’nin önceki hayatını ve ecdadını detaylıca bilen Dırac’ın Divanı Umumiye başkanı Ali Bey ile Ceza Mahkemesi Başkanı İsmail Efendi’den öğrenmiştim. Daha sonra bu meseleyi ilgili yerlere anlatmak istedim. Fakat Bakanlığı küçük düşündürmeye çalıştığım iddia edilerek bu adamın hatırı için beni görevden aldılar.
Kadınların iddet süresi gibi burada da iki yıldan biraz fazla görev yaptığım esnada yine Bakanlık bana memurluk görevimi yerine getirmemi kolaylaştırıp izin vermedi. Böylece Bakanlığın bir zulmü olarak görevden alındım. Bunun üzerine yola çıktım. Yine Avlonya, Serenduz, Korfu ve Pire istikametinden Yunanistan’ın başkenti Atina’ya geldim. Burada birkaç gün dinlendikten sonra İstanbul’a devam ettim.
AVLONYA
Avlonya limanı, kendi adıyla anılan geniş bir körfezin batısında bulunmaktadır. Liman, her köşesi zeytinliklerle örtülü bir yeşil tepenin üzerinde kuruludur. Avlonya, deniz kıyısına yirmi dakika mesafede 7 bin nüfuslu güzel ve bayındır bir kasabadır. Limanı çok işlektir ve ticareti kayda değerdir.
SERANDUZ
Yine Yanya şehrinin ana iskelesi olmasına rağmen Seranduz ise çok gelişmemiştir. Üç beş evden oluşan bu yer arazi olarak taşlık harabe bir köyü andırmaktadır.
YUNAN ŞEHİRLERİ
KORFU
Korfu, Yunan Devleti’ne (Yunanistan) bağlı yedi adanın büyük olanlarından biridir. Otranto Boğazı’nın dışında kalan bu ada doğu istikametinde karşısında bulunan Seranduz ile arasında yarım saat mesafe bulunmaktadır. Şehir, kendi adıyla anılan bereketli bir adanın ortasındadır. Bayındırlık bakımında çok iyi olan bu şehrin nüfusu 25 bindir. Güvenilir ve gelişmiş olan limanı Adriyatik Denizi’nde sefer yapan gemilerin uğrak bir yeridir. Bu nedenle ticari olarak işlektir. Çok güzel olan iskelesinin üç tarafına da yapılmış olan düzenli rıhtıma küçük vapurlar yanlamasına sıralı bir biçimde yanaşmaktadırlar. Bu verimli güzel ada bir zamanlar Fransız ve İngiliz devletlerinin idaresindeyken içinde yapılan yüksek binalar rıhtım boyunca bulunmakta ve iç taraftaki geniş meydanı çevrelemektedirler. Bu meydanın her tarafı ağaçlıktır. Deniz kenarındaki kısmında ise Yunan Kralına özel küçük bir yazlık bulunmaktadır. Havası güzel ve suyu kalitelidir. Korfu’nun her yeri gül bahçesi gibidir. Tepeleri, bayırları zeytinlikler ve vadileri ise portakal ve limon ağaçları ile doludur. Bu verimli adada her cins tahıl yetişmektedir. Yunan şehirleri içerisinde Teselya’dan sonra verimli olan ikinci yeri yalnız bu adadır.
PİRE
Burası Atina’nın bir iskelesi olan Pire’de birbiriyle iç içe iki tane güvenli liman bulunmaktadır. Doğal bir liman olarak devam eden dış limana henüz dokunulmamıştır. Bu limanın çevresinde bina ve yapılaşma bulunmamaktadır. Korfu iskelesinde olduğu gibi diğer limanın üç tarafı da düzenli bir şekilde tamirden geçirilmiştir. Yine baştan başa inşa edilen rıhtım boyunca resmî ve özel çok sayıda yapı bulunmaktadır.
Burası resmî hizmete özel bir tersane olarak kullanılmaktadır. Limanın hem Belediye binası ile Dış Liman’ın ağız tarafına konuşlandırılmış istihkâm yerleri arasında kalan sağ kısmını, hem de gümrük ve fener idareleri ile aynı hizada olan sol kısmını tamamen Yunan gemileri kaplamaktadır. Ticaret gemileri ise bu zırhlı gemilerin park hâlinde yattıkları yere kadar yanaşsalar da zincirlemek için boş bir yer bulamamaktadırlar. Bu nedenle dışarıdaki körfezi yenileyerek buraya bir askerî liman yapılması planlanmaktadır. Fakat hem yetersiz ticaret hacmi nedeniyle hem de 20 bin nüfustan ibaret büyüklüğü ile şehrin oralara kadar uzanması mümkün değildir.
Şehrin mevcut binaları genellikte kâgirdir ve ancak bir kısmı düzenlidir. Caddeleri ise tamamen geniş ve düzenlidir.
Bu kasabanın ziyaret edilebilecek yerleri arasında yalnızca Osmanlı Devleti zamanından kalma Paşalimanı üzerindeki meydan ile iskeledeki rıhtımda bulunan Belediye Dairesinin çevresi mevcuttur. Kurulduğu düz yoldan başka bir istikamete gitmeyip diğer sokaklara uğramayan buharlı tramvayı bulunmaktadır. Bu taşıt şehre 7 kilometre mesafede bulunan Atina’ya kadar devam etmektedir. Ayrıca atlara bağlı başkaca bir treni de bulunmaktadır.
ATİNA
Pire’den başlayan küçük ve kumsal bir ormanın doğu tarafının sonunda bulunmaktadır. Etrafı otsuz ve ağaçsız tepelerle çevrilidir. Şehrin bazı yerlerinde hafif bir yükselti olsa da düzlük bir alanda kuruludur. Atina, kadim Yunan medeniyetinin merkezi olduğu gibi bugünkü Yunanistan devletinin de başkentidir. Şehrin nüfusu 30 bindir. Genellikle kâgir ve ham mermerden yapılan bina ve evlerinin manzarası güzeldir. Sokakları hem geniş hem de düzgündür. Meydanları ise bezemeli ve tertiplidir. Yunanistan’ın en büyük ve bayındır şehirdir. Ticaretinin işlek olduğuna dair bir gözlemim olmadı. Bu konu mevcut hâli ile uyumlu bir durumdur. Kral Sarayı’nın (Cumhurbaşkanlığı Sarayı) önünde bulunan alan seçkin en önemli meydanıdır.
Belediye bahçesi bu meydanın en alt tarafındadır. Yine bu bahçeye bakan yüksek bir bina içerisinde süslü iki kapısı olan bir gazino bulunmaktadır. Seçim zamanlarından meydana toplanan amigolar iki gruba ayrılırlar. Her bir parti taraftar grubu bu gazinolardan birine geçer orada bu slogan amaçlı bağrışmalarını devam ettirirlermiş. Bu şehirdeki en seçkin gezinti alanı kral sarayının yakınında bulunan ağaçlık bölgenin batısına düşmektedir. Deniz kıyısındaki nadide güzelliklerle dolu bu alanın adı Falura’dır (Paleo Faliro). Şehir halkının gezip eğlemeye meraklı olanları ikindi vaktinden gece yarılarına kadar buraya gelip nefeslenirler. Buradaki denizin sahili sığdır. Bu nedenle denizin içinde doğru halkın dolaşması için geniş ve uzun bir ahşap iskele yapılmıştır. Bu yerin karşısında