Ateşkes’in başında Almanlar Barış Anlaşması’nı imza etmeyecek sanılırken, İngiliz basını bazı gizli şeyleri açıkladı. Bunun birinci kısmı Almanya’nın barış anlaşmasını imza edeceğine dairdi. Bu gerçekleşti. İkinci kısmı da Türkiye’nin bölüşüleceğine dairdi. Bu hamdolsun gerçekleşmedi. Bu kısımda, konferansın kararı gereğince Kızılırmak’ın doğu tarafı Ermenistan sayılarak Amerika himayesine veriliyor. Belki Gürcistan ile Azerbaycan da Amerika’ya bırakılıyor, deniliyordu. Kızılırmak’ın batısındaki topraklar da İzmir ve İstanbul dışarıda kalmak üzere, denize çıkış kapısı Antalya olarak Türkiye’yi teşkil ediyordu. Bu kısmın kuzeyi, İtalya ve Fransız ve güneyi de İngiliz himaye ve idaresine veriliyordu. İzmir’in işgali bu açığa vurulan gizli şeylerin doğruluğunu ispata başladı. Şu hâlde bu tehlike karşısında memleketimize karşı en tarafsız durumda bulunan Amerika’nın desteğini kabule mecburuz. Ben bu kanaatteyim.
Rauf Bey’in fikrini anlamak için bundan sonra daha çok devam eden sözlerini dinlemeye bilmem ki ihtiyaç kaldı mı?
Efendiler, pek uzun ve münakaşalı devam eden bu manda görüşmesi, taraftarlarını susturacak ortalama bir çare bulunarak bitti. Hem de bu çareyi teklif eden yine Rauf Bey oldu: “Amerika’da yıllardan beri aleyhimizde yapılmakta olan menfi propagandaların doğurduğu fikir cereyanını düzeltmek için her şeyden önce Amerika Kongresi’nden memleketimizi inceleyecek ve hakikati görecek bir heyet davet etmek..” Bu teklif oy birliğiyle kabul olundu. Kongre Başkanlık Divanının imzalarıyla bu yolda bir mektup kaleme alındığını hatırlıyorsam da bu mektubun gönderilip gönderilmediğini pek iyi hatırlamıyorum. Kaldı ki bu mektuba özel bir önem vermiş değildim.
Efendiler, bu arada kısaca şunu da söyleyeyim: Vesika olarak başvurduğum Kongre zabıtları, Başkanlık Divanı Kâtipliğinde bulunan Afyonkarahisar temsilcisi Şükrü ve manda lehinde nutuklarını dinlediğimiz Hami Beyler tarafından tutulmuş ve Hami Bey’in yazısıyla düzgün bir deftere temize çekilmiştir.
Sivas Kongresi’ni Baltalamak Teşebbüsleri
Efendiler, Kongre 11 Eylül’de bitti. 12 Eylül’de Sivas halkının da hazır bulunmasıyla açık bir toplantı yapılarak bazı nutuklar söylendi. Kongre görüşmeleri esnasında, önemli olarak, Meclisi Mebusan seçimlerinin çabuklaştırılması ve Meclisin nerde toplanması gerektiği hususlarına temas edildi. Fakat şimdi açıklamaya başlayacağım meseleler, Kongre görüşmelerini kısa kesmeyi gerektiriyordu. Bu son noktalarla daha sonra Heyetitemsiliye uğraştı. 9 Eylül 1919 günü, toplanmış olan bazı bilgiler Kongre’ye şu şekilde açıklandı: “Eskişehir ve Afyonkarahisar’daki İngiliz kuvvetleri bir o kadar daha artırıldı. General Miller Konya’ya geldi. Konya Valisi Cemal Bey ve Ankara Valisi Muhittin Paşa karşı koymakta tereddüt ediyorlar. Yeni Kastamonu Valisi Ali Rıza Bey de tıpkı Cemal Bey cinsinden bir adammış. Muhterem arkadaşların böyle durumlar karşısında şiddetle hareket taraftarı olduklarını bildiğimden acele ve şiddetli tedbirler alınmasını Fuat Paşa’dan rica etmiştim. Fuat Paşa da Kongre’nin kendisine olan güvenine dayanarak Kongre adına gereken tebligat ve teşebbüslerde bulunmuştur. Bu hareket tarzının yüksek heyetinizce kabul edilmesini rica ediyor. Fuat Paşa, valilere sert ihtarlarda bulunuyor. Bölgelere yüksek rütbeli subaylardan millî komutanlar tayin ediyor ve bu komutanlara millet adına her çeşit yetki verilmiştir, diyor.” Kongre teklifi kabul etti. Bundan sonra şu yolda açıklamalara devam ettim:
Buraya Galip Bey adında bir vali tayin edilmiş, geliyormuş fakat bunun Harput Valisi Ali Galip Bey mi, yoksa Trabzon Valisi Mehmet Galip Bey mi olduğu anlaşılamadı. Fakat biz başka bir bilgi elde ettik. Mister Nowil adında bir İngiliz Binbaşısı Bedirhanlılardan Kamuran, Celadet ve Cemil Beyler ile beraber yanında on beş kadar Kürt atlısı olduğu hâlde Malatya’ya gelmiş ve Mutasarrıf Bedirhanlı Halil Bey tarafından karşılanmışlardır. Harput Valisi de görünüşte bir posta hırsızını takip bahanesiyle otomobille Malatya’ya gelmiştir. Bu maksatla bunlara Adıyaman’daki müfreze de verilmiştir. Maksatlarının Kürtleri, Kürdistan kurulacağı vaadiyle aleyhimize ve bize karşı suikast yapılmasına sevk etmek olduğu anlaşılmış ve karşı tedbirlere de başvurulmuştur. Mesela Vali’yi ve diğerlerini tevkif ettirmek istiyoruz. Malatya Mutasarrıfı da Kürt aşiretlerini Malatya’ya çağırmıştır. Bu durum üzerine 13’üncü Kolordu bölgesinde faaliyete giriştik. Gereken tedbirler alınmıştır. Yarın akşam Harput’tan gönderilen bir askerî birlik bozguncuları ortadan kaldıracaktır. Buradaki Kolordu Komutanı da gereken tedbirleri almıştır. Malatya ve diğer yerlere de gerekli emirler verilmiştir.
Efendiler, Sivas Kongresi’nin hemen bütün devamı süresince sinirlere gerginlik verecek mahiyette haberler almaktan geri kalmıyordum. Ancak aldığım bütün bilgileri olduğu gibi Kongre heyetine arz etmekte faydadan çok mahzur buluyordum. Gördünüz ki şimdi açıkladığım üzere, hakikaten tehlikeli sayılabilecek mahiyette olan Ali Galip meselesinden de bahsederken ihtiyatlı bir dil kullanmayı tercih etmiştim. Bence en önemli mesele, her türlü güçlük ve tehlikelere rağmen Sivas Kongresi’nin neticeli kararlarla görüşmelerini bir an önce tamamlamış olmak ve bu kararları memlekette uygulamaya girişmekti. Bütün memleketi içine alan teşkilat nizamnamesinin ve umumi kongre beyannamesinin hemen basılarak her tarafa dağıtılması yoluna gidildi. Yalnız umulmadık yeni hadiseler karşısında kalındığından, Kongre sona erdiği hâlde Kongre heyetinin yeni durumların gelişmesini takip etmek üzere Sivas’ta kalmalarını uygun gördüm ve gerekirse daha kuvvetli olağanüstü bir kongre toplamak için de hazırlıklarda bulundum. Ali Galip’in kaçması üzerine, Kongre heyetini Sivas’ta alıkoymaktan vazgeçildiği gibi Ferit Paşa Kabinesinin düşmesi üzerine olağanüstü kongre toplanmasına da ihtiyaç görülmedi (Ves. 55).
Ali Galip Hadisesi
Şimdi efendiler, mücadele tarihimizde önemli bir olay teşkil eden Ali Galip meselesi hakkında, müsaade buyurursanız biraz geniş açıklamalarda bulunayım.
Efendiler, daha temmuz başında, Erzurum’da bulunduğum zaman, Celadet ve Kamuran Ali adında iki şahsın yabancılar tarafından bol miktarda parayla İstanbul’dan Kürdistan’a gönderileceği, bunların menfi propaganda ve aleyhte kışkırtmalar yapmakla vazifelendirildikleri ve bir iki gün içinde hareket etmiş veyahut edecek oldukları haber verildi. Bu haber üzerine, bunların gürültüye meydan vermeden takip edilerek yakalanmaları lüzumunu 3 Temmuz tarihinde Diyarbakır’da 13’üncü Kolordu Komutanı’na ve ayrıca Kurmay Başkanı olan Halit Bey’e ve Canik Mutasarrıfı’na bildirdim.
20 Ağustos’ta, 13’üncü Kolordu Komutanı’na verdiğim emirde, adı geçen insanların İstanbul’dan hareket ettiklerinin bildirildiğini ve alınacak tedbirler arasında, bilhassa Mardin istasyonunun sıkı bir kontrol altına alınmasının uygun olacağını yazdım.
Sivas Kongresi’nin ikinci günü, yani 6 Eylül tarihinde “Bedirhanlı ailesinden Celadet ve Kamuran ile Diyarbakırlı Cemil Paşazade Ekrem adlarında üç şahsın, yanlarında, vaktiyle Diyarbakır vilayetinde aleyhimizde propaganda yapan bir yabancı subay bulunduğu hâlde, silahlı Kürtlerin muhafazasında Elbistan ve Arga üzerinden Malatya’ya geldikleri ve Mutasarrıf ile Belediye Başkanı taraflarından karşılandıkları 13’üncü Kolordunun yazısından anlaşılıyor.” 15’inci Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa’nın 3’üncü Kolordu Komutanlığına, buna dair gönderdiği 6 Eylül 1919 tarih ve 529 numaralı şifresinde verilen bilgide: Yabancı subayın, Türk, Kürt ve Ermeni nüfusunu incelemek