Sayak uruusunda manaplar (bk. Resim.1), idaresi altındaki uruu veya halkın nüfus yoğunluğuna veya kendilerinin varlık ve zenginliklerine göre, “çoñ manap”(büyük manap veya “aga manap”), “orto manap” (orta manap) ve “çala manap” (küçük manap) gibi muhtelif adlarla bilinirlerdi. Manaplık yönetimi genelde irsî özellik taşıdığı için, manap’ın oğulları içinde en yetenekli ve tecrübeli olanı babasının yerine çoñ manap olur, diğer biraderler ise orto manap ve çala manap adlarını alırlardı. Ayrıca bazı Sayak gruplarında manap’ın çıktığı ailedeki biraderlerin en küçüğüne “bala manap” (çocuk manap) unvanı da verilirdi. Bunun yanında manaplık görevi babadan oğula geçen ve irsî özellik gösteren ailelerde, bir zincirin halkası gibi babadan oğula kopmayacak şekilde intikal ettiğinden, bu kimseler “çıncırluu manap” (zincirli manap) adıyla bilinirlerdi. Bu bağlamda XIX. yüzyılın ortalarına doğru Ketmen Töbö’deki Sayak gruplarının çoñ manap’ı olan Rıskulbek vefat ettiği zaman, yerine oğlu Dıykan manap olmuştu. Aynı zamanda diğer oğlu Akmat, Suusamır’daki Sayak gruplarına manap olarak tayin edilmişti. Daha sonra Toguz Toro’daki Sayak gruplarının başına ise Rıskulbek’in torunlarından olan Osmon manapolarak geçmişti100. Buradan anlaşıldığı kadarıyla Dıykan, babasının yerine çoñ manap olmuş, Dıykan’ın kardeşi Akmat da ona bağlı olan bir Sayak grubunun lideri olarak muhtemelen orto manaplık görevini üstlenmişti. Diğer kardeşlerinden Egemberdi ile Baktiyar’ın çoñ manap olan ağabeyinin yanında çala manap ve bala manap oldukları ihtimal dahilinde gözükmektedir. Belirtilen bu hususlar çerçevesinde Rıskulbek’in ailesine, yukarıda bahsedildiği gibi çıncırluu manap adını vermek mümkündür.
Resim 1: Sayak Uruu’nun bazı manapları ve yiğitleri (XIX. yüzyıl) (D. Saparaliyev’in özel arşivinden)
Manaplık genelde babadan oğula geçerdi. Ancak bazı yörelerde, özellikle Kırgızların Rus hakimiyetine girmesiyle birlikte, manaplık makamına gelecek kimseler için halkın oyuna başvurulurdu101. Bu gibi durumlarda uruu içinde manaplık için birkaç aday ortaya çıkabilirdi. Bu adaylar arasında daha önce manap olan ve aristokrat bir aileye mensup bulunan kimse seçilirse, diğer adaylar üzerinde nüfuzunu kullanabilir ve hatta bu nüfuz bazen onların mallarının talan edilmesine ve uruularını terk etmesine kadar gidebilirdi. Manaplık için bazen bir kişi de aday olabilirdi. Nitekim XIX. yüzyılın ortalarında Cumgal’daki Sayaklar arasında yapılan bir manaplık seçimine tek aday olarak katılan Mırzabek adlı şahıs, o bölgenin manap’ı olmuştu. Ayrıca Sayak manapları arasında Medet adlı itibarlı birinin, Hokand Hanlığı tarafından “datka” unvanını aldığı ve bundan sonra Kuzeydeki Kırgız uruuları arasında en itibarlı kimselerden biri olduğu bilinmektedir. Bölge başçısı durumunda olan datka, Hokand Hanlığı tarafından sadece Güney Kırgızların yöneticilerine verilen bir unvandı. Datka, hemen hemen manap ile aynı dereceye sahip olan ve bölge başçısı anlamına gelen bir makamdı.
Manap olan kimse, genelde bir veya birkaç çocuğa sahip olduğu için, manaplık bir başka kimsenin üzerine pek geçmezdi. Bunun en önemli sebebi, manapların genelde çok evli olması ve bunun sonucunda bir hanımdan değil, birkaç hanımdan çocuk sahibi olmalarıydı. Bu gibi durumlarda, manapın ilk eşi olan ve “baybiçe”102 adıyla bilinen hanımın en büyük çocuğu manaplık makamına gelirdi. Bunun yerleşmiş bir gelenek olduğunu belirtmek lazımdır. Manapın “tokol” adıyla bilinen ikinci veya üçüncü hanımlarının çocukları, baybiçenin çocukları kadar sevilmeleri, sayılmaları ve baba mirasından mallarını almalarına rağmen, ilk hanımın çocukları gibi yönetici olma hakkına sahip değillerdi. Bir başka ifadeyle Kırgızlar arasında “Tokoldun baldarı” (Tokol’un çocukları) olanlar, yönetimde ikinci sırada yer alırlardı. Ancak bazı durumlarda buna itiraz eden tokol çocukları çıkabilirdi. Bu durumda onlar, uruu içinde kendilerine yakın olan küçük gruplar veya kendi urukuyla birlikte asıl uruudan ayrılabilirlerdi. Ancak manaplık için kardeş kavgasına pek girmezlerdi. Manapın vefatı durumunda ise yerine hangi oğlunun geleceği konusu daha önceden aile içinde belirlenmiş olur ve durum ona göre düzenlenirdi.
Manaplardan başka “aksakal” (ak sakallı yaşlı) adıyla bilinen diğer bir yönetici sınıfı mevcuttu103. Narın’daki Sayaklarda olduğu gibi, aksakallara büyük saygı gösterilirdi. Bu saygının ve güvenin ifadesi olarak onlara “Ayıl aksakaldarı” (Köy aksakallıları) veya “Sakalduular” (Saygılı yaşlılar) diye de hitap edilirdi. Bu bakımdan halk arasında “Karının kebin kapka sal” (yaşlı sözünü dinle) deyimi yaygın olarak kullanılmaktadır. Sadece sıradan kişiler değil, idareci manaplar ile biyler dahi, sakalduulara danışarak iş yapar ve onların sözlerine göre karar alırlardı. Genelde aksakal kişiler, sıradan veya halk arasından çıkarlardı. Bir başka ifadeyle aksakallar, halkın içinden liyakatı, bilgisi, ileri görüşlülüğü ve birikimi ile ön plana çıkan kimselerdi. Aksakallar, uruu veya halkın meselesi ortaya çıktığında, gerek manaplarla gerekse kendi aralarında meselenin çözümüne yardımcı olacak kararlar alırlardı.
“Baatır” (kahraman) unvanı ile bilinen kişilerin de uruu idaresinde büyük rol oynadıkları bilinmektedir. Sayaklar arasında baatır yerine bazen “er ciğit”, “er azamat” “er uul” ve ”coo çabar” adları da kullanılırdı. Bu adların hepsi erlik eden, kahramanlığı ile tanınan, düşmanı yok eden ve halkı düşmandan koruyan anlamına gelirdi. Hatta baatırlar, özelliklerine ve yeteneklerine göre “adamdın şeri”; “karakök baatır” veya “kökcal baatır”; “ilekor baatır”; “eerçime baatır”, “ceke baatır” ve “opsuz baatır” olarak altıya ayrılıyordu104. Bunların arasından adamdın şeri olarak nitelendirilen baatır, alp, kahraman ve cesur özelliklere