Batı Trakya'da Türk Edebiyatı'na Gönül Verenler. Анонимный автор. Читать онлайн. Newlib. NEWLIB.NET

Автор: Анонимный автор
Издательство: Elips Kitap
Серия:
Жанр произведения:
Год издания: 0
isbn: 978-625-6494-28-2
Скачать книгу
ne tütün kırmalardı öyle, hırslı,

      Şarkılar düşmezdi dilimizden,

      Geceydi, gün ışırdı, at arabaları,

      Korku kaçardı yarınki neşemizden.

      İşimiz zordu, acıydı, belki de gaddar,

      Ayşığı güzel, tütün acı kokardı.

      Sorarım, ne vardı bizi kıskanacak,

      Ayışığı güzel, tütün acı kokardı

      .

      Şimdi aldılar tarlalarımızı elimizden,

      Çocuklarımız ufka hüzünle bakacak.

      Toprak uysal, toprak dilsiz ve sağır,

      Güneş biraz daha erken batacak.

Çocuk şiirlerinden örnekler:KİTAPLARIM

      Yorulur, dalarım düşlerime

      Kitaplarımla baş başa kalırım

      Yalnızlık korkusu girerken yüreğime

      Robinson Kruzue’yi anarım

      Törenler, top ve tanklar, alkışlar

      İnsanlar birbirini sevmelidir

      Donkişot ne isterdi hayattan

      Şanzo Panzo hâlâ gülmektedir

      Çalıkuşu’nu çocukça seviyorum

      Öğretmen dediğin böyle olmalı

      Munise’nin dişleri apak hâlâ

      Zeyniler köyüne birlikte gidiyorum

      Nasrettin Hoca kendi gülmez hiç

      Göle kaşık dolusu yoğurt atar

      Dillerden düşmez belki de hiç

      Akşehir’de şimdi sessiz yatar

      Keloğlan bir iyiliksever delikanlı

      Anacığını pek sevmektedir

      Nereye varsa bir kötülük, haksızlık

      Hepsinin hakkından gelmektedir

      Köroğlu, yiğitlik, Ayvaz

      Bolu dağları inlemektedir

      Nal sesleri, kılıç şakırtıları

      Gece uykularıma girmektedir

MEVSİMLER

      Baharı nasıl sevmem

      Uyanır tüm hayvanlar

      Yeşerir doğa bütün

      Çiçeklenir ağaçlar

      Yaz, çiftçinin umudu

      Karıncalar çalışır

      Güneş kavurur bizi

      Ambarlar kışa hazır

      Sonbaharda yapraklar

      Hüzün veriyor bana

      Okullar açılırken

      Neşe dolar her yana

      Kışı hep soğuk derler

      Karlar, buzlar, yağmurlar

      Kötü günler görmeyen

      İyi günden ne anlar

RESİM

      Bir resim yaptım anne

      Evler, dağlar, bulutlar

      Kuşlar uçtu havada

      Yaprak döktü ağaçlar

      Dere üstünde köprü

      Arabalar geçerdi

      Altındaki sularda

      Ne ördekler yüzerdi

      Alanlarda çocuklar

      Uçurtmalar bulutta

      Yanımda sen vardın hep

      Sevgilerim dorukta

      Ağaçlar orman orman

      Kuşlar nasıl sevinçli

      Bulut yaptım üstüne

      Yağmur yağdı durmadan

Deneme ve köşe yazılarından örnekler:

      (Rahmi Ali, 1960’lı yıllarda sohbetimsi bazı düşünce ve köşe yazıları yazmış olmasına karşın gerçek anlamda deneme yazılarına Şafak dergisinde başladı. Çok sayıda denemesi bu dergide yer aldı. Aşağıda bu köşe yazılarından bir; denemelerinden de birkaç örnek veriyoruz)

Yeri geldikçeBaşkasının Hakkına Saygı Göstermek

      Bilmem dikkat ettiniz mi? Çeşitli yaş ve mesleklerde beş yüz-altı yüz kişi bir film seyrediyor, bunların içinden hiçbir kişi çıkmıyor ki, kötü kişi rolünü oynayanı alkışlasın. İyi kişi rolü oynayanın başı dertteyse herkeste bir telâş, bir heyecan… Yeri gelip da kötü kişi, iyinin karşısında yenilgiye uğrarsa seyircilerde bir rahatlama oluyor. Bu durum, bütün sinema salonlarında böyle… Herkes,,iyiye dost; kötüye düşman. Kötüyü haklı bulan hiçbir kişi yok seyirciler arasında. Demek ki iyiliğe doğru bir meyil var insanlarda. Bu bir gerçektir. Ama hırsızlıklar, kavgalar, adam öldürmeler yine bu seyirciler arasından çıkmıyor mu? Bu da bir gerçek değil midir? Nasıl oluyor da filimde bir çocuğun öldürülüşüne göz yaşları döken bir kişi bir çocuğun katili olabiliyor. Bu, ayrı ve geniş bir davadır.

      Aslında herkes hür, korkudan uzak, sevilen bir kişi olarak, ailesi ile birlikte neşe içinde yaşamak ister… Öyleyse neden insanlar arasında devamlı bir geçimsizlik hüküm sürüyor? Bunun nedeninin, başkalarının haklarına saygı göstermemekte aramalıyız. Bütün anlaşmazlıklara çekilen yollar buradan başlar. Eğer insanlar keseri hep kendi taraflarına yontmak istemeselerdi, dünyamız muhakkak ki bugünkü durumundan çok daha sakin ve o kadar da refah içinde olacaktı. Ama, yok mu şu keseri hep kendi tarafımıza yontmak?.. Sen böyle düşünüyorsun, ben öyle düşünüyorum, öteki öyle düşünüyor, daha başkaları da aynı şeyi düşünüyor… derken bir ip çekmece başlıyor; ya senin tarafa, ya benim tarafa!.. Sonu gelmiyor bu çekişmelerin. Uzadıkça uzuyor, huzurlar kaçıyor.

      Bakıyorum, iki kardeş arasında bir miras davası, iki komşu arasında bir duvar, iki köy arasında bir örü davası… Dargınlıklar, kavgalar ve mahkemeler… İki taraf da huzursuz… İki taraf da sadece kendini haklı, karşı tarafı haksız görüyor. Halbuki normal düşünüp iki taraf da karşısındakinin hakkına saygı gösterse bu çekişmelere hiç de lüzum kalmıyacak, gül gibi geçinilip gidilecek…

      Madem ki hepimiz kin, nefret ve kavgadan uzak, huzur içinde yaşamak istiyoruz; öyleyse ne yapıp yapıp başkalarının haklarına saygı göstermesini öğrenelim. Çünkü, ancak bu şekilde özlemini çektiğimiz huzura kavuşabiliriz.

Azınlık Postası, 29 Ağustos 1969“KOMPOZİSYON”Mücahit Mümin’e

      Uzamıştı adamın sakalı ve düşünceliydi. Kadının biri: “Miskin” diye geçirdi içinden.

      Adamın tıraş olmaya parası yoktu.

      Bir ana, dört saatlik dağ yolundan inerek ateşler içinde tutuşan çocuğunu sırtına bağlamış, doktora yetiştirmeğe çalışıyordu; bazıları gülmüş olmak için güldüler kadına.

      Biri “Tam aradığım erkek”, biri de “işte adın bu” dedi içinden. Ama bunu birbirlerine açamadılar. Öylesi daha iyiydi; çünkü ikisi de evliydiler.

      Kadının biri:”Hu uu!..” diye bağırdı komşusuna,”duydun mu, Arabacı Arif’in