Kanlı ufka yürüyenler
Geç sınırları,
Geç sen,
Geç geri adım atma!
KALBİM
Göğsümden çıkarcasına
Vuruyorsun kalbim.
Yürüyorum uzatıp ellerimi
Sevdaya doğru
Of çekerek
Kapısını kapatıyor ufuk
Bakıyorum göğün yüzüne
Merhamet dilenerek
Uzaklaşıyor ufuk
Bu sevda bir tuzak
Çevirmiş etrafımı
Gönüllüyüm tutsaklığa
Göğsümden çıkarcasına
Vuruyorsun kalbim.
Yürüyorum uzatıp ellerimi
Sevdaya doğru
Kalbimi sıkıştıran kadim gerçek
Yürüyorum sevdaya doğru.
OCAK
İki bin birinci yıl.
Ocak ayı.
Gerçek mi bu yoksa rüya mı?
Hayat adlı kutsal savaşta
Çırpınan son günüm mü?
Unutulan yere yağmur yağar,
Son kez ağlıyor mu gök?
Zaman dağları aşar da
O vakit gelir mi?
Kış mı bahar mı dünyada?
İki bin bir mi?
Aylardan ocak mı?
Her şey geldi geçiyor da
Ben duruyorum halâ
Kaderlerin yokuş kıyısında.
Duruyorum.
Saçlarımı yıkıyor yağmur
Baharların ülkesinde
Yalnız turna sesi mi?
Tepelerin gölgesi mi?
Bu yüzüme vuran
Sayıklıyor muyum?
Bilmiyorum
Asrın başı mı?
Asrın ahiri mi?
Bu insanların anlatacağı
Benim öyküm mü?
İki bin birin ocak ayı çırpınıyor bende,
Ateş ile
Ben bağlıyorum şiir sözü ile.
İnat ile
RİTM
Ah ritm,
Ah kafiye
Dur.
Sabret.
Fikir sürmem kısa.
Ben şiir değilim.
Yine de
Ritim!
Ritim!
Yüreğim
Bugün ufuklar günlenmiş
Yürekler birbirine düğümlenmiş
Ezilmiş büzülmüş ayrılık
Ben şair değilim.
Yine de
Ritim!
Ritim!
Yüreğim
UYANIŞ
Şehir uyuyor.
Gecenin karasını örtüp omzuna.
Bu kış gününde
Yasin okuyup eren cana,
Dünyayı gece bekliyor
Ay şahit sevgili
Ettiğim yeminlere
Öldüm de dirildim
Endişeli yüreğimle
Karabasanlar uyandırdı
İçi sarı dolu odalarda
Ve de
Gecenin bir yarısında
Ayrılık kim bilir hangi sevgilide
Şehir uyandı şafakla
Kucak dolusu papatya
Ulaştı mı sana
Yapraklarından yol yaptım
Seviyor sevmiyor diye
Gün şahit sevgili
Seni sevdiğime
Sen de sevdin mi beni?
Yalandan da olsa
Sevdim de.
PENCERE
“Açın pencereleri, Pencereniz varsa!..
Pencereler var
Açılmıyorlar;
Kafesli pencereler.
Paslı tellere çivilenmiş
Açılmayacaklar
Yanıldı işte tüm falcılar
Geçti artık candan
Gönlümün ateşine
Eklenmekte alev alev
Solgun zamanlardan
Uzaklara bak halkım
Gürleyen uzun geceler
Yüreğimde kaç ateş yakıyor?
Kafesli pencerelerde yansıyanlar
Bakıyorum yırtıcılar gibi
Daha ne kadar sınanırım
Dursun tecrübeler
Düşsün üzerime kafesler
Aydınlık hayalleri yerle bir ederek.
Kapanıyor gönül pencereleri
Avrupa’ya pencere oyarak…
TUZAKTAKİ ALEV
Ah çırpınıyor alev!
Tuzaktaki alev!
Uçurumdaki alev,
Çiğniyor zincirini o,
Talep ediyor şarkısını
Çırpınıyor
Durgunlaşıyor.
Yaşanmaz talepsiz,
Yaşanmaz savaşsız,
Kanı çekilmiş firavunlar ülkesinde
Binlerin gözü bizde
Biz kendimiz de
Tuzaktaki alev benzerinde.
VAKİT
Aç hadi aç yelkenleri
Zamanı