ALİ ŞİRİN ŞÜKÜRLÜ
1963 yılında doğdu. Azerbaycan Yazarlar Birliği üyesidir. Üç şiir kitabı yayınlandı.
«ışık-gölge…»
…
ışık-gölge
gece-gündüz
hayır-şer
muhabeet – nefret
varlık – yokluk
allah – sonsuzluk…
aksimi yaratamadım
ölüyorum
yavaş – yavaş
KARE-KARE
masanın üstünde ajanda,
yaprakları kare-kare.
harflar sığmiyor karelere
haber veriyor dünden, bugünden, yarından
kareler dördül – dayanıplar omuz-omuza
hepsi aynı boyutda
masanın üstü, masanın üstünde kağıtlar
duvarlar, kapılar, pencereler…
çeşitli boyutlarda olsalar da, sığınıyorlar biri-birine
dördül doğmalar dışdan beraber görünüyor
bazen eşyalar
aslında ölçütler aciz farkı belirlemeğe.
evin damından ne taraftan baksan
dördül görünen deponun azalır suyu
kare-kare terk edir evini su
kendisine yer arayır,
sonra yavaş-yavaş çökür toprağa
o şeffaf suyun, o sefil suyun çöktüğü yerde
izi bir parça çamur halinde kalır.
çok geçmez o da kuruyur.
bağlı kapılar arkasında yaşanan
o gizli sevdalar, o sırlı sevdalar ne oldu?
o gizli sevdalar, o sırlı sevdalardan
ne kaldı, azaldı, bitdi.
tükendi damla-damla,
bir damla göz yaşı kadar
izi kalmadı.
yaraniyor, yaşiyor her şey enine-boyuna
yaşiyor yüzüyukarı, yüzüaşağı
yaşayamayız nerelere daha –
idrakın gücü yetmez aksini yaratmağa,
azalır
fakat azalır damla-damla
azalır kare-kare
nerden baksan bir-birine sığınan
mezarlar dördül görünüyor: kare-kare
«bir pazar…»
bir pazar
biz üç arkadaş
iki şair, bir aktör
Lider TV civarındakı
kahvehanenin avlusunda oturup
yemek yedik Allah verdiyinden
biraz da rakı içip
muhabbet etdik sarhoşlar misali
gün geçti
yoldan arabalar geçti
yanımızdan adamlar
içimizden zaman…
AKEM XAQAN
1969-cu yılda Şeki’de doğdu. Hale DGTYB Şeki temsilçisi görevini üsteniyor.
SANA MEKTUP YAZACAM 4
Can ayırıb canımnan,
Damla-damla kanımnan
Misralara hopdurub,
Sene mektup yazacam.-
Sen cevab vermesen de…
Kulaklara yetmeyen,
Sevdaları bitmeyen,
Belki bir ömre bedel
hissimi bölüşmeğe
Sene mektup yazacam
Bu gün başka işim yok:
Mektup yazacam sana
İşimin adı5 sensin,
İşimin adı mektup…
DERTİM!
Derdim dağdı elleşirim,
Derya olsa geçesiyim.
Derdim ile dertleşirim,
Türlü imkan seçesiyim.
Yol bilmiyor, azıyorum.
Derdimnen dert yazıyorum.
İğneyle gor kazıyorum,
Karış – karış ölçesiyim.
Oldum derde asıl yiye,
Dedim belki esirgiye…
Kalsın öksüz – yesir deye
Ben derdimden köçesiyim…
DOĞMADI!
Söyleme: tanımıyorum…
Yüzün yzüme doğmadı.
Dağın dağdı sinen üste,
Düzün düzüme doğmadı.
Nasıl deyim canım, sana
Nasıl kaynar kanım sana
Yan aldıkca gemim sana
Gözün gözüme doğmadı.
Kalbim senle barışdıkca,
Ruhum, hıssım karışdıkca,
Gözüm sana alışdıkca
Közün közüme doğmadı.
…
Öyle girdin yüreğime,
Köçdün arzu-dileğime.
Bereketsin çöreğime,
Sözün sözüme doğmadı
…
Kimse seni anlayamaz…
Benim gibi tanıyamaz!
Xaqan gülü, xanım, şahnaz,
Özün özüme doğmadı!!!
VATAN!
Ben öyle bilirdim her kesin yeri,
Bahçesi, bacası, evidi Vatan.
Okudum, öğrendim. Gözümde sanki,
Kent-kent, şehir-şehir böyüdü Vatan!
Öyle ki, üşüdüm, yetdi kanadı,
Annemi koynuna almış annedi…
Ballanmış petekdi; şana-şanadı,
En