Bugün koyun tuz taşına gelmedi
Elin kuzusu da kuzu olmadı
Arayıp da kuzusunu bulmadı
Kuzum kuzum der de meler bir koyun
N’olaydı sen koyun olmaya idin
Elin kuzuların görmeye idin
Ölüp de şu yere gömülmeye idin
Kuzum kuzum der de meler bir koyun
Kul Mehemmed bunu böyle söyledi
Koyun sana yolum nerden uğradı
Söyledi de yaşın yaşın ağladı
Kuzum kuzum der de meler bir koyun
Behey ala gözlü canım
Kul olmaya geldim sana
Gönül tahtında sultanım
Kul olmaya geldim sana
Ne yerdeyiz ne gökteyiz
Dünü günü firkatteyiz
Elim ermez hasretteyiz
Kul olmaya geldim sana
Evlerinin önü yoldur
Kerem kıl âşıkın güldür
Gerek ağlat gerek güldür
Kul olmaya geldim sana
Koynunda turuncu gizli
Tatlı dilli şirin sözlü
Şahın gibi kara gözlü
Kul olmaya geldim sana
Mehemmed eydür kulunum
Başı açık bir delinim
Ta ezelden muhibbinim
Kul olmaya geldim sana
Öksüz Dede
Sabahtan uğradım ben bir güzele
Gördüm güzelliğin bildirip gider
Yine kul oldum da durdum selama
Kendin’engelimden sakınıp gider
Ben yâr ile süremedim demleri
Sayamadım ak gerdanda benleri
Düşürmüş dağlarda mor çiğdemleri
Kolların kaldırmış sokunup gider
Sana huri derler hurisin huri
Yüzünde yanıyor Mevla’nın nuru
Mahın çevresinde aşk yıldızları
Gerdanında benler şakınıp gider
Gözünde ışıldar sevdanın nuru
Aslı melek nesli kendisi huri
Öksüz derdmendim gelmedi deyu
Dönmüş ensesine bakınıp gider
Badısaba eser seher vaktinde
Kumrular ötüşür dallar üstüne
Yâri gördüm gitti aklım başımdan
Yeşiller giyinmiş allar üstüne
Deli gönül yöğrük Arap atlıdır
Âşıkın yüreği yedi katlıdır
Nice sevmeyeyim dili tatlıdır
Lebi şeker ezer ballar üstüne
Yalan olmaz âşıkların sözünde
Arzumanım kaldı ala gözünde
Kimi gerdanında kimi yüzünde
Dizilmiş benleri eller üstüne
Öksüz Âşık eder hayalden düşten
Gönül imdat diler yarandan eşten
Hiç eksik değildir ikiden beşten
Engeller har olmuş yollar üstüne
Gül budanmış dal dal olmuş
Menevşesi yol yol olmuş
Siyah zülfün tel tel olmuş
Biz şu yerlerden gideli
Gül menevşeye karışmış
Küskün olanlar barışmış
Taze fidanlar yetişmiş
Biz şu yerlerden gideli
Öksüz Âşık der bu sözü
Hakk’a çevirmiştir yüzü
Öldü zannettiler bizi
Biz şu yerlerden gideli
Pir Sultan Abdal
Pir Sultan Abdal der mürvetli şahım
Yaram sızlar baş oldu ciğergâhım
Arşa direk direk olmuştur ahım
Açılın kapılar şaha gidelim
Güzel âşık cevrimizi
Çekemezsin demedim mi
Bu bir rıza lokmasıdır
Yiyemezsin demedim mi
Yemeyenler kalır naçar
Gözlerinden kanlar saçar
Bu bir demdir gelir geçer
Duyamazsın demedim mi
Bak şu âşıkın hâline
Ne gelse söyler diline
Can ü başı Hak yoluna
Koyamazsın demedim mi
Açıklar harabat olur
Hak yanında hörmet bulur
Mahabbet baldan tatlıdır
Doyamazsın demedim mi
Girelim Ali sırrına
Çıkalım meydan seyrine
Küfrümüz iman yerine
Sayamazsın demedim mi
Pir Sultan Ali şahımız
Hakk’a ulaşır rahımız
On ik’imam penahımız
Uyamazsın demedim mi
Bir bülbülcük konmuş dağlar başına
Sal Allah’ım sal sılama varayım
Şahin yuva yapar kendi başına
Sal Allah’ım sal sılama varayım
Bizim evlerimiz dağdan ötedir
Hısım kavim bize ana atadır
Yâd illerde kalmak kula hatadır
Sal Allah’ım sal sılama varayım
Ekinli tarlalar nasıl basayım
Üzerine birkaç kurban keseyim
Bu iş Hak’tan geldi kime küseyim
Sal Allah’ım sal sılama varayım
Atlarım yemin yedi silindi
İki kardeş karşı karşı salındı
Ciğerciğim delik delik delindi
Sal