Yunus Emre
Aşkın aldı benden beni
Bana seni gerek seni
Ben yanaram dünü günü
Bana seni gerek seni
Ne varlığa sevinürem
Ne yokluğa yerinürem
Aşkın ile avunuram
Bana seni gerek seni
Aşkın âşıklar öldürür
Aşk denizine daldırur
Tecelli ile doldurur
Bana seni gerek seni
Aşkın şarabından içem
Mecnun olup dağa düşem
Sensin dünü gün endişem
Bana seni gerek seni
Sofilere sohbet gerek
Anılara ahret gerek
Mecnunlara Leylî gerek
Bana seni gerek seni
Eğer beni öldüreler
Külüm göke savuralar
Toprağım anda çağıra
Bana seni gerek seni
Yunus’dur benim adum
Gün geldikçe artar oldum
İki cihanda maksudum
Bana seni gerek seni
Acep şu yerde var m’ola
Şöyle garip bencileyin
Bağrı taşlı gözü yaşlı
Şöyle garip bencileyin
Gezdim Urum ile Şam’ı
Yukarı illeri kamu
Çok istedim bulamadım
Şöyle garip bencileyin
Bendeler garip olmasın
Hasret oduna yanmasın
Hocam kimseler kalmasın
Şöyle garip bencileyin
Söyler dilim ağlar gözüm
Gariplere göynür özüm
Meğer ki gökte yıldızım
Şöyle garip bencileyin
Nice bu dert ile yanam
Ecel ire bir gün ölem
Meğer ki sinimde bulam
Şöyle garip bencileyin
Bir garip ölmüş diyeler
Üç günden sonra duyalar
Soğuk su ile yuyalar
Şöyle garip bencileyin
Hey Emre’m Yunus biçare
Bulunmaz derdine çare
Var imdi gez şardan şara
Şöyle garip bencileyin
Geldi geçti ömrüm benim
Şol yel esip geçmiş gibi
Hele bana şöyle gelir
Bir göz yumup açmış gibi
İşbu söze Hak tanıktır
Bu can gövdeye konuktur
Bir gün ola çıka gide
Kafesten kuş uçmuş gibi
Miskin âdem oğlanını
Benzetmişler ekinciğe
Kimi biter kimi yiter
Yere tohum saçmış gibi
Bu dünyada bir nesneye
Yanar içim göynür özüm
Yiğit iken ölenlere
Gök ekini biçmiş gibi
Bir hastaya vardın ise
Bir içim su verdin ise
Yarın anda karşı gele
Hak şarabın içmiş gibi
Bir miskini gördün ise
Bir eskice verdin ise
Yarın anda karşı gele
Hak şarabın içmiş gibi
Yunus Emre bu dünyada
İki kişi kalır derler
Meğer Hızır, İlyas ola
Âb-ı hayat içmiş gibi
Dolap niçin inilersin
Derdim vardır inilerim
Ben Mevla’ya âşık oldum
Onun için inilerim
Benim adım dertli dolap
Suyum akar yalap yalap
Böyle emreylemiş Çalap
Derdim vardır inilerim
Ben bir dağın ağacıyım
Ne tatlıyım ne acıyım
Ben Mevla’ya duacıyım
Derdim vardır inilerim
Beni dağda buldular
Kolum kanadım yoldular
Dolaba layık gördüler
Derdim vardır inilerim
Dağdan kestiler hezenim
Bozuldu türlü düzenim
Ben bir usanmaz ozanım
Derdim vardır inilerim
Dülgerler beni yondu
Hez âzam yerine koydu
Bu iniltim Hak’tan geldi
Derdim vardır inilerim
Suyum alçaktan çekerim
Dönüp yükseğe dökerim
Görün ben neler çekerim
Derdim vardır inilerim
Yunus bunda gelen gülmez
Kişi muradına ermez
Bu fânide kimse kalmaz
Derdim vardır inilerim
Düşd‘önüme hubbî vatan
Gidem hey dost deyu deyu
Anda varan kalur heman
Kalam hey dost deyu deyu
Gele şol Azrail duta
Issı kılmaz ana ata
Binem şol ağaçtan ata
Gidem hey dost deyu deyu
Halvetlerle meşgul olam
Daim açılam gül olam
Dost bağında bülbül olam
Ötem hey dost deyu deyu
Şol bir beş on arşun bezi
Kefen ideler eğnüme
Dökem şol dünya donların
Giyem hey dost deyu deyu
Mecnun oluban yürüyem
Yüce dağları bürüyem
Mum oluban eriyem
Yanam hey dost deyu deyu
Günler geçe yıl çevrile
Üstüme