Çingene Masalları. Francis Hindes Groome. Читать онлайн. Newlib. NEWLIB.NET

Автор: Francis Hindes Groome
Издательство: Maya Kitap
Серия:
Жанр произведения:
Год издания: 0
isbn: 978-605-7605-81-8
Скачать книгу
>

      Yayımlayacağımız kitapları seçerken göz önüne aldığımız pek çok ölçüt var: Söz konusu kitabın yayın ilkelerimize ve çizgimize uygunluğu, daha önce dilimize çevrilmemiş olması, yayın dünyasında bir boşluğu dolduracak olması ve elbette ki bizi heyecanlandırması.

      2018 yılı için yayın programımızı şekillendirirken bir Japon masalları seçkisiyle karşılaştığımızda ölçütlerimizin hepsine ziyadesiyle uyduğunu fark ettik ve hemen bir masal dizisi çalışmalarına başladık.

      Dizi için öncelikle Japonya, Hindistan ve Rusya’yı seçmiştik. Sonrasında diziye nasıl yön vereceğimiz ve hangi kültürlerle devam edeceğimizi uzun uzun tartıştık ve kendi ülkemizle devam etmeye karar verdik. Türk Masalları’nın ardından Kızılderili Masalları, Amerikan Masalları, Çin Masalları, Norveç Masalları ve Kore Masalları’nı okurlarımızla buluşturduk. Sırada Çingene Masalları var.

      Yayımlayacağımız versiyonu bulmaya çalışırken pek çok masal seçkisini inceledik ve en sonunda içimize en çok sinen, okurken en çok keyif aldığımız ve okuyuculara ulaştırmayı en çok istediklerimizi belirledik. Bolca araştırma içeren çeviri ve düzelti sürecinin ardından bu kez “Bu masalları en iyi yansıtan kapak nasıl olmalı?” sorusunun peşine düştük. Bu kültürlerin en önemli figürlerinin kapakta bulunmasını istedik. Uzun bir hazırlık süreci ve pek çok denemenin ardından hayalimizdeki kapaklara ulaştık.

      Masal, sözlü anonim halk edebiyatıdır. Anlatı yoluyla nesilden nesle ulaşmış, nihayetinde de bir yazar tarafından yazıya dökülerek kalıcı hâle gelmiştir. Her ne kadar masal kahramanları ve yaratıkları doğaüstü, masallardaki olaylar ise gerçekdışı olsa da, masalların o toplumun bir yansıması olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Öyle ki her ülkenin masalları tıpkı kültürleri gibi diğerlerinden tamamen farklıdır. Bizim seçkimizdeki ülkelerde olduğu gibi. Kimisinin ana teması dostlukken diğerininki korku ve ölüm olabiliyor. Fakat bir zamanlar hiçbir teknolojik ürünün olmadığını düşünürsek, masalların toplumların sosyal hayatlarında ne kadar önemli bir boşluğu doldurduğunu tahmin etmek zor değil.

      Giriş

      Francis Hindes Groome, kendini Roman (Çingene) yaşamına adayan az sayıdaki 19. yüzyıl halkbilimcisinden biridir. O dönem, folklor çalışmaları açısından destansı bir dönemdir. Fedakâr bilim insanları, tırnaklarıyla kazıyarak bu alanı oluşturmuştur. Ancak daha o zaman bile kıtaları ve kültürleri kapsayan evrensel hikâye motiflerinin varlığı açıkça görülebiliyordu. Groome, ortak bir hikâye yapısının geniş Avrasya coğrafyasına yayılmasında göçebe çingenelerin birincil kaynak olduğu hipotezini ortaya atmıştı. Bugün, bahsi geçen temaların yalnızca Avrasya’da değil, Avrupa’dan okyanuslarla ayrılan Afrika, Polonezya, Avustralya ve Yeni Dünya halkları arasında da yaygın olduğunu biliyoruz. Basit bir kökenden gelen kahramanın büyülü bir değişim yolculuğuna çıktığı, hayvanlardan yardım gördüğü, hilekârlarla karşılaştığı ve kötü üvey akrabalarla ilişki içinde olduğu masal anlatıları bütün dünyada mevcut. Yani yayılma, o kadar da çekici bir hipotez değil. Bu hikâyeler bilincimizin derinlerine işlemiş görünüyor.

      Bu kitap, klasik “Çingeneloji”nin hazine sandığı ve Çingene halkı ve kültürüyle ilgilenen herkes için ilgi çekici bir okuma. Bunlar yumuşatılmış “masallar” değil, daha ziyade “yetişkinlere özgü durumlar” da içeren karmaşık ve dünyevi hikâyeler. Groome, 19. yüzyıldaki sansürlenmiş folklor kitaplarının aksine elindeki malzemeyi basitçe düzenlemiş ve hikâyedeki boşlukları ya da tutarsızlıkları düzeltme çabasına girmemiş. Anlatıcının, büyüsünü üzerimize saçmasına izin vermiş.

      Çingenelerin Dağılımı

      Dünya yüzünde Çingenelerden daha geniş bir alana yayılmış başka bir ırk yoktur. Finlandiya'dan Sicilya'ya, Boğaz kıyılarından Atlantik şeridine kadar Avrupa'da nereye giderseniz gidin, muhakkak Çingenelere rastlarsınız. Avrupa’daki muhtemel sayıları bir milyona yakın. Macaristan’da 275.000, Romanya’da 200.000, Sırbistan’da 38.000 ve Bulgaristan’da 52.000 kadar olduklarına inanılıyor. Britanya’da kaç Çingene olduğuna dair en ufak bir fikrim yok, zira değerlendirebileceğimiz hiçbir istatistik bulunmuyor.1 Ancak hayatımın herhangi bir döneminde, er ya da geç göçebe ya da yerleşik Çingenelerin ışıklarıyla aydınlanmayan hiçbir yer görmedim ki İngiltere ve İskoçya’nın pek çok yerinde yaşamışlığım vardır. Londra ve Londra çevresi, Oxford’a dek uzanan Thames vadisi, Black Country, Bristol, Manchester, Liverpool ve Yarmouth… Buralar, yerleşik Çingeneleri en çok aramam gereken yerler. Kilise kayıtlarına, yerel tarihe ve kendi bilgilerime dayanarak, son dört yüz yıldır Land’s End ile John o’Groats arasında, Çingenelerin herhangi bir zaman diliminde kamp kurmadıkları bir cemaat bölgesi olduğundan şüpheliyim.

      Asya’nın Anadolu, Suriye, Ermenistan, İran, Türkistan ve Sibirya bölgelerinde, hatta belki Hindistan ve Çin’de bile sayıları bilinmeyen göçebe Çingeneler var. Amerika kıtasında da Kanada’nın Pictou kasabasından Brezilya’nın Rio kentine dek uzanıyorlar. Yeni Zelanda ve Avusturalya’da izole gruplar içinde yaşamaya devam ediyorlar.

      Günümüzde yerleşik Çingenelerin sayısı göçebeleri geçmiş olmalı. Macaristan’da toplam nüfuslarının üçte biri, yani yalnızca 9000’i “daimi hareket halinde” görülmektedir. Yine de bu ırk, genel anlamda göçebe bir ırktır. Geniş bir alana yayılmış olmaları, geçmişteki göçlerden kaynaklanır. Bizim için önemli bir bilgi, on beşinci yüzyılın ilk yarısında, hareketlilikleri merhum M. Paul Bataillard tarafından “Dé l’Apparition et de la Dispersion des Bohémiens en Europe” (1844), “Nouvelles Recherches” (1849) ve “Immigration of the Gypsies into Western Europe in the Fifteenth Century” (Gypsy Lore Journal, Nisan 1889 – Ocak 1890) gibi kaynaklarda, büyük bir aşk ve emekle kayda geçirilmiştir.2

      Birinci Bölüm

      TÜRK ÇİNGENE MASALLARI

      Ölü Adamın Minneti3

      Bir kralın üç oğlu varmış. Kral en küçük oğluna yüz bin kuruş vermiş. En büyük oğluyla ortanca oğluna da aynı miktarda para vermiş. En küçük oğlu parayı aldığı gibi yola koyulmuş. Nerede bir fakir görse para vere vere bütün parasını bitirmiş. En büyük kardeş para kazanmak için gemiler inşa ettirmiş. Ortanca ise gidip dükkânlar yaptırmış. Bir süre sonra babalarının yanına dönmüşler.

      “Neler yaptınız?” diye sormuş Kral.

      En büyükleri, “Bir sürü gemi yaptırdım,” demiş.

      Kral en küçük oğluna dönüp “Peki sen ne yaptın?” diye sormuş.

      “Ben mi?” demiş küçük oğlu. “Parayı yolda gördüğüm fakirlere dağıttım. Fakir kızların düğün masraflarını karşıladım.”

      Kral, “En küçük oğlum fakirlere kol kanat gerecek demek ki,” demiş. “Ona yüz bin kuruş daha verin.”

      Delikanlı parayla birlikte babasının yanından ayrılmış. Parasını on iki kuruşu kalana dek harcamış. Cebinde on iki kuruşla yürümeye devam ederken buldukları bir cesedi hırpalayan birkaç adamla karşılaşmış.

      “Ne istiyorsunuz ölüden? Neden dövüyorsunuz?” diye sormuş.

      “Ondan on iki kuruş istiyoruz.”

      “Eğer ölüyü rahat bırakırsanız size istediğiniz parayı veririm.”

      Prens parayı verip ölü adamı ellerinden kurtarmış. Sonra yeniden yola koyulmuş. Delikanlı ilerlerken ölü adam da peşine düşmüş. “Nereye gidiyorsun?” diye sormuş ölü adam.

      “Öylesine yürüyorum.”

      “Ben de geleyim. Birlikte yürüyelim. Yol arkadaşı olalım.”

      “Hadi, öyle olsun.”

      “O halde gel, seni bir yere götüreceğim.”

      Ölü adam, Prens’i bir köye götürmüş. Bu köyde yaşayan genç bir kız varmış ve kiminle evlense, ertesi gün şafak sökerken kocasını yatağında ölü bulurmuş.

      Ölü adam, “Seni bir yere saklayacağım. Sana bir kız getireceğim


<p>1</p>

Spectator’a göre (24 Aralık 1897), 1896-97’de Surrey’de on bin Çingene kışlamıştı!

<p>2</p>

Yalnızca 150 kopyası bulunduğundan ve bunların çoğu kesinlikle yok olduğundan, zaman içinde libri rarissimi sayılacak olan Gypsy Lore Journal’a (1888-92 arasını kapsayan üç cilt) sık sık referans vereceğim.

<p>3</p>

Edirne’de yerleşik yaşam süren ihtiyar bir Çingene kadın tarafından anlatılmıştır.