Sağlıklı Bebeğin İlk 1000 Günü. Dr. Vincent Ho. Читать онлайн. Newlib. NEWLIB.NET

Автор: Dr. Vincent Ho
Издательство: Notos Kitap
Серия:
Жанр произведения:
Год издания: 0
isbn: 978-605-73437-0-3
Скачать книгу
devam edin!

      • Herbisitler/pestisitler, BPA ve organik çözücüler gibi alerji riskini artırabilecek çevresel faktörlerin farkında olun.

      • Bebeğinizde alerji gelişmesi olasılığını etkileyen genetik faktörler hakkında bilgi sahibi olun.

      2. BÖLÜM

      Alerjiler ve Bağırsak İlişkisi

      Çocuklarımızın sağlıklı bir bağışıklık sistemine sahip olabilmeleri için doğal ortamda bulunan çok çeşitli bakteri, mantar ve diğer mikroplara maruz kalmaları gerekir. Bağırsak mikrobiyotası ismi verilen ve mikroskobik boyutlarda bir mikrop köyüne ev sahipliği yapan bağırsak, bağışıklık sisteminin önemli bir bileşenini oluşturur. Çok çeşitli bir bağırsak mikrobiyotasına sahip olmak çocuklarımızda sağlıklı bir bağışıklık sistemi gelişimi için önemli. Dengesiz bir mikrobiyota, alerjiler de dahil olmak üzere bir dizi hastalığa neden olabilir.

      SAĞLIK SISTEMIMIZ VE BAĞIRSAK SAĞLIĞI

      Bağışıklık sistemi sağlığımızı korumak ve rahatsızlandığımızda hastalıklara karşı savaşmakla sorumlu. Bağışıklık sistemimizin temelini oluşturan mekanizmalar hakkında biz daha fazla bilgi sahibi oldukça, immünoloji giderek karmaşıklaşan bir tıbbi alan haline geliyor.

      Bağırsak vücudumuzun bağışıklık sisteminde önemli bir rol oynar. Aslında en büyük bağışıklık organımız olduğu söylenebilir; hastalıklarla savaşmaya adanmış vücut hücrelerinin yüzde 70-80’i bağırsakta bulunur. Çocuğumuzun yaşamının ileri dönemlerindeki sağlığı büyük oranda bağışıklık sistemine ve bağışıklık sistemi de büyük oranda bağırsak sağlığına bağlıdır.

      0-12 AY ARASI BEBEK BAĞIRSAĞI VE ALERJILER

      Bir bebek doğduğunda bağırsağında hiç mikrop bulunmaz. Mikroplar doğumdan hemen sonra bebeğin vücuduna girerek, kolonizasyon ismi verilen bir süreç sonrasında bağırsağa yerleşir. Araştırmacılar bebeğin bağırsağında mikrop kolonisi oluşma sürecine herhangi bir müdahale olması durumunda alerji hastalıklarının gelişebileceğine inanıyor. Bu teoriyi adım adım inceleyelim.

Bağırsak mikroplarının tuhaf ama harika dünyası

      Bazı insanlar mikropları düşündüğünde ürperir. Ne de olsa çoğumuz mikropların bizim için kötü olduğuna inanarak yetiştirildik. Küçük yaşlardan itibaren tuvalete girdikten sonra ellerimizi yıkamamız ve başkalarına mikrop bulaştırmamak ya da onlardan mikrop kapmamak için öksürürken ağzımızı kapamamız öğretildi, ki bu mantıklı ve önemli bir öneri. Ama mikroplar yalnızca bizi hasta eden bakterilerden ibaret değil. Bağırsak bakterileri aslında sağlığımızı korumamıza yardımcı oluyor olabilir.

      Son zamanlarda bağırsak mikrobiyotasına, yani bağırsaklarımızdaki bakteri, mantar ve virüslerin bulunduğu mikrop köyüne gösterilen ilgide bir patlama oldu. Bakteriler bağırsaklarımızda açık ara en çok bulunan mikroplar. Sıradan bir yetişkinin bağırsağında yaklaşık 40 trilyon bakteri bulunuyor, bu da ürkütücü bir şekilde vücudumuzdaki hücre sayısıyla eşdeğer.

      Yaşamın ilk 1000 gününde, bir bebeğin bağırsak mikrobiyotasının oluşumu büyük ölçüde tamamlanır. Bu dönem, çocuğunuzun mikrobiyotasının doğru bir şekilde gelişmesini sağlamak için gereken adımları atabileceğiniz çok önemli bir zaman dilimi. Biliminsanları yaşamın ilk 1000 günü boyunca, mikropların bağırsağı istila ettiği sürecin üç aşaması olduğunu keşfetti:

      1. oluşum aşaması

      2. dönüşüm aşaması

      3. stabil aşama

      Yaşamının ilk 1000 günü sonunda çocuk iki yaşına bastığında, bağırsak mikrobiyotası stabil hale gelir ve bir yetişkininkiyle çok daha fazla benzerlik gösterir. Bu nedenle yaşamın ilk 1000 günündeki beslenme seçimleri, bir çocuğun bağışıklık sistemini potansiyel olarak şekillendirmek ve daha ileride herhangi bir alerjisi olmamasını sağlamak için son derece önemlidir.

      Araştırmacılar artık, alerjilerdeki artışın bebeklerin bağırsağındaki olağan kolonizasyon sürecindeki değişikliklerden (örneğin antibiyotik etkileri) kaynaklandığına inanıyor. Araştırmalardan biliyoruz ki alerjisi olan bebeklerin bağırsak mikropları ile sağlıklı bebeklerin bağırsak mikropları arasında kayda değer farklılıklar var. Sağlıklı bebeklerdekine kıyasla egzamadan mağdur olan bebeklerde bağırsak mikrobiyotası çeşitliliği daha az. Bu nedenle, alerjilerde görülen artış kısmen de olsa erken yaştaki bağırsak gelişimi ve mikrobiyotadaki değişikliklerden kaynaklanıyorsa, bebek bağırsağını daha iyi anlamaya çalışmamız önemli. Bebeğin üç aylıktan bir yaşa kadar gerçekleşen, mikrobiyal kolonizasyonunun oluşum aşaması özellikle ilgi çekici. Bu aşama bir ebeveynin, bebeğinde alerji gelişmesi olasılığını önlemek adına en fazla adım atabileceği dönem. Bebeğinizin gıda alerjisi riskini azaltabilmeniz için bir beslenme programı sunduğum 9. Bölüm’de bu konuyu daha detaylı inceleyeceğiz.

      Şimdi mikropların bir bebeğin bağırsağını ne zaman istila etmeye başladığını merak ediyor olabilirsiniz. Anne rahmine düştüğü sırada mı? Rahimdeki gelişim sürecinde mi? Yoksa doğumda mı? Katı gıdaya ne zaman başlanmalı? Çocuğum için çok mu geç kalındı? Bebeğinizin gelişimini adım adım inceleyelim ve ne zaman harekete geçebileceğinizi görelim.

Steril rahim teorisi

      Mikropların bağırsağa ilk ne zaman girdiğini belirleyebilmek için her şeyin başlangıcından, yani rahimden başlamamız gerekir. Rahimde mikrop olur mu? Bu ilginç bir soru. Yüzyıllar boyunca rahmin steril olduğu düşünüldü. Yani doktorlar ve biliminsanları amniyon sıvısında, doğmamış bebeğin bağırsağında ve plasentada mikrop olmadığına inandılar.

      2008’de Madridli Esther Jimenez ve çalışma arkadaşları, zamanında dünyaya gelen 21 yenidoğan bebeğin mekonyum (bebeğin ilk dışkısına verilen muhteşem isim) örnekleri üzerinde yaptıkları araştırmayı yayımladılar. Mekonyum klinik araştırmalarda anne karnındaki bebeğin bağırsak içeriği için iyi bir ölçüt kabul edildi. Tüm mekonyum örnekleri her bir bebeğin yaşamının ilk iki saati içinde alındı. Kültür yöntemleri kullanılarak değerlendirilen tüm mekonyum örneklerinde bakteriye rastlandı. Sonrasında birden fazla aynı sonucu veren araştırma yapılmış olsa da bu bulgulara dair şüpheler de ortaya çıktı. Mekonyumun her bebekten yaşamının ilk iki saatinde toplandığı, Jimenez’inki kadar iyi tasarlanmış bir araştırmada bile, yenidoğanların bu süre içerisinde dış dünyayla temas halinde oldukları dikkate alındığında, mikropların alınan örnekleri bu iki saat içerisinde kontamine etmiş olması kesinlikle mümkün. En güncel bilimsel yöntemlerin kullanıldığı bir dizi araştırma, mekonyumun içinde olduğu belirlenen farklı bakteri türleri hakkında daha fazla bilgi edinmemizi sağladı. Ama bu araştırmalar bile en önemli konuda, bakterilerin canlı mı yoksa ölü mü olduğu konusunda bilgi vermedi.

      Steril rahim fikrine şüpheyle yaklaşan araştırmacılar, bakterilerin plasentaya ve bebeğin bağırsağına birkaç farklı yolla ulaşabileceğini öne sürdü: Mikroplar vajina yoluyla rahime girebilir ya da annenin ağzına giren mikroplar hücrelerle kana ve sonra plasentaya taşınabilir. Bu fikri öne süren araştırmacılar, annenin plasentasının bu bakterileri öldürmek için gerekli savunma mekanizmasına sahip olduğuna, bu nedenle rahme ya da doğmamış bebeğin bağırsağına giren herhangi bir bakterinin öldüğüne inanıyorlar.

      Elimdeki tüm verileri tarttıktan sonra benim çıkardığım sonuç, rahmin steril olduğu ve doğmamış bir bebeğin bağırsağında normal bir mikrobiyota olmadığı. Ama bence bunu olumsuz bir durum olarak yorumlamak zorunda