İşin diğer kötü kısmıysa, içinizdeki eleştirmenin hata yapmadığınızda bile asla memnun olmamasıdır. Yine de dikkatinizi çekecek, “dikkat etmenizi” sağlayacak bir şey bulur; ya da ona itaat ediyorsanız her şeyi berbat edecek bir şey yapmamanız için sizi uyarır. Onun güvenli bulup hoşgörü gösterebileceği bir alanın dışında bir eylemde bulunmak riskli olabilir, çünkü devam etme cesaretinizi çabucak kırar. Bu durum yavaş yavaş özgüveninizi eritir ve zorlukları göğüsleyemeyeceğinize inanırsınız.
Sonunda içinizdeki eleştirmenle ilişkiniz gevşer. Hangi kararı alırsanız alın sonucu iyi olsa da olmasa da eleştirecek bir şeyler bulur o. Sonra kendiniz için doğru olduğunu bildiğiniz şey yerine içinizdeki eleştirmeni memnun etmeye ya da susturmaya çalışarak karar aldığınızı bilmenin getirdiği fazladan bir yük olur. O zaman da hayatınızı değerlerinize göre yaşamayı kaçırdığınızı bilmenin acısıyla uğraşmaya başlarsınız.
İçinizdeki eleştirmenle genelde nasıl bir etkileşim kurduğunuzu düşünün. Ona inanıyor musunuz, onu memnun ederek susturmaya çalışıyor musunuz? Belki de daha savaşçı bir duruş alıyorsunuz, ona cevap vermeye çalışıyorsunuz ya da onun yanıldığını kanıtlamak için durmadan ileri geri gidip duruyorsunuz, sanki münazara tarzı bir yarışmadaymışsınız gibi. Yoksa sırıtıp katlanıyor musunuz ona – size bütün o can acıtıcı şeyleri söylerken nefesinizi mi tutuyorsunuz?
İster sürekli ona itaat etme, ister onunla savaşma ya da ona katlanma ihtiyacı duyun, içinizdeki eleştirmenin sesi onunla sizi tüketici bir husumet ilişkisi içine sokar. Kendinizin her zaman var olan ve olacak bir parçasıyla mücadele edersiniz. Çünkü kabul etmek ne kadar acı verse de içinizdeki eleştirmen yine de sizin bir parçanızdır. Kendinizin bu parçasına karşı şefkat duymuyor, onu kabul etmiyorsunuzdur.
Bu durum genel bir hal alarak kendinizi takdir etmeme hissine dönüşebilir. İçinizdeki eleştirmen spot ışıklarını karartmaya, odadaki bütün havayı tüketmeye çalışan gerçeküstü bir varlıkmış gibi gelebilir. Onu dışarıda tutmaya o kadar fazla çaba harcarsınız ki diğer kısımlarınızla ilgilenmeyi unutursunuz.
Bu yanınızla mücadele etmekte yalnız değilsiniz. Benim tecrübeme göre, size yeterli olmadığınızı söyleyen o duygu herkesin yaşadığı ıstırap verici bir tecrübe. Ama ondan başkalarına söz etmemek bize iyi gelmiyor. Çoğumuz hangi nedenle olursa olsun yeterince iyi olmadığımız hissiyle yaşayıp gidiyor, sessiz kalmayı söyleyen yazılı olmayan bir kural varmış gibi. Kendimizi eksik ya da farklı hissetmemize neden olan şeyi insanlara açmak fazlasıyla ürkütücü geliyor, incinebileceğimiz hissi yaratıyor. İroniktir, ondan bahsetmediğimizde utanç irin halini alıyor.
Lisansüstü çalışmalarım sırasında Kelly G. Wilson’ın düzenlediği bir atölyeye katıldığım günleri hatırlatıyor bana bu. Wilson not kartları dağıtıp, “Kendinizi çok hatalı ya da farklı hissetmenize yol açan şeyleri yazın. Üstüne basıldığında, kabul etmesi çok acı veren o şeyi. Sonra kendiniz hakkında bu şeyi ne zamandır bildiğinizi düşünün,” demişti.
Ne yazdığımı tam olarak hatırlamıyorum ama her ne idiyse kendimi eksik hissetmeme yol açan bir şeydi. Ama çevreme baktığımda benim için bir şey açıklık kazanmıştı. Hemen herkeste kendilerini eksik, sevilemez, değersiz hissetmelerine yol açan bu şey vardı. Tecrübemde yalnız değildim, tıpkı sizin de yalnız olmadığınız gibi.
Egzersiz
Şimdi kendi kendinizle ilişkinizde içinizdeki eleştirmenin rolünü araştıralım:
• 6. Bölüm’deki ana listede verdiğiniz cevapları gözden geçirin. Bunların kendinizle ilişkiniz açısından bedellerini düşünün. Aklınıza gelen daha başka bedeller varsa ekleyin.
• İçinizdeki eleştirmen hakkınızda bir yorumda bulunduğunda ona nasıl cevap verdiğinizi düşünün. Bu tepkilerin bedelleri nedir?
8. BÖLÜM:
Başkalarıyla İlişki
İçinizdeki eleştirmenin boy gösterme biçimleri arasında önemli bir tanesi, romantik ilişkileriniz olsun, arkadaşlarınız ya da aileniz olsun başkalarıyla ilişkilerinizi altüst etmesidir. Sizi hakkınızda söylediği her şeyin doğru olduğuna inandırır. Bir şeyin tamir edilemez derecede hatalı olduğuna ve sevilebilirliğinizi etkilediğine inanıyorsanız, bu şey başkalarıyla farklı ilişkiler kurmanıza yol açabilir.
Genel bir açıklamayla, içinizdeki eleştirmen kaygıyla ilişki peşinde koşmaya ikna edebilir sizi. “Kaygıyla peşinde koşmak” derken şunları ve daha fazlasını kastediyorum:
• Düşüncelerinize ve duygularınıza dayanmak fazlasıyla rahatsızlık vereceği için yalnız kalamayacağınızı hissetmek.
• Kafanızın içindeki sesi bir süreliğine susturmak için dışarının kabulünü çılgınca aramak.
• Duygusal olarak ulaşılmaz kişilerle ilişki kurmaya çalışmak.
• Bariz olumsuz özellikleri görmezden gelmek.
• Zihniniz, “Yapabileceğinin en iyisi bu,” dediği için gerçekten bağ kuramadığınız kişilere gönül indirmek.
Bu yalnızca romantik ilişkiler için değil, dostlar ve aile mensuplarıyla ilişkiler için de geçerlidir. Her ilişkinin kendi dinamiği vardır. Dostlarınızla ilişkilerinizde kendinizi tek taraflı dostluklar içinde bulabilir, çantada keklik gibi görüldüğünüzü hissedebilir ve sınır koymakta zorlanabilirsiniz. Bazı dostlukları geride bırakmanız gerekebilir ama arkadaşsız kalma korkusuyla bağlarınızı koparma ihtiyacını kabul etmeyebilirsiniz.
Aile mensuplarıyla ilişkilerde derine işlemiş bazı kalıplar vardır. İçinizdeki eleştirmenin aile dinamikleri hakkında uzun zaman önce belirlediği, katı bir biçimde uymanızı istediği özel kurallar olabilir, örneğin:
Annem bana çok kızarsa, yanlış bir şeyler yapmışımdır. Bana kızmamasını sağlamam gerek.
Sorumlu olan ağabeyim, bense günah keçisiyim. Benim bu işi halledeceğime güvenmiyorlar, demek ki işe yaramaz biriyim.
Sonuçta içinizdeki eleştirmen sizi bu ilişkilerde sevgi ve şefkat kazanmanız gerektiğine ikna eder, böyle bir şeyin asla gerçekleşmeyeceği açık olsa bile. Bazı aile mensuplarıyla ilişkilerinizi sürdürmek için kendi ihtiyaçlarınızı görmezden gelebilirsiniz. Zamanınızı, paranızı ve enerjinizi talep etse bile sınır koymayabilirsiniz.
Yelpazenin öbür ucunda, içinizdeki eleştirmen sizi başkalarıyla ilişkilerin güvenli olmadığına ikna edebilir. Başkalarına izin verirseniz tahammül edilemez bulduğunuz yönlerinizi görebilirler ve siz de yaralanabilirsiniz. Bu nedenle başkalarını dışarda tutmak için sağlam duvarlar inşa edip bunları korumak çok daha kolaydır.
Birçoğumuz için bu, romantik ilişkileri, hatta arkadaşlıkları göz ardı etmek gibi görünür. Kurduğunuz ilişkileri yüzeyde tutmanız, kimsenin fazla yaklaşmasına ya da sizin hassas yanınızı görmesine izin vermemeniz yönünde açık bir buyruk söz konusudur, çünkü yakınlık çok korkutucu gelir. Hatta kendinizle ilgili bütün doğruları paylaşabilirsiniz ama gerçekten önemli olan konuya geldiğinizde geri çekilip susarsınız.
İçinizdeki eleştirmenin yüksek sesli olması, bazı kişileri olası reddedilme işaretlerini aramaya yatkın hale getirir. Bir ilişkide aldığınız yapıcı geribildirimi ret veya ret olasılığı olarak yorumlayabilirsiniz. Bunun yanı sıra, her an tetikte olma eğilimi ılımlı reddedilme işaretleri aldığınızda tepki