Kim olduğunuzla ilgili hikâyeniz başkalarının sizi nasıl gördüğünden de etkilenebilir. Reddedilmiş hissetmenize neden olan tecrübeleriniz olduysa (parçası olduğunuz bir grubunuz yoksa) bu tecrübeler de başkalarından eksik olmanızın bir diğer nedeni olarak hikâyenize eklenebilir.
Son olarak hiç şaşırtıcı gelmeyebilir ama bakıcılarınızla (bebekliğinizden başlayan büyüme döneminizde yanınızda olanlar, anne, baba, büyükanne, dadı…) kurmuş olduğunuz ilişki tipleri de kendi kendinize olumsuz konuşmanızda hayati rol oynayabilir. Aşağıdaki grafikte gösterildiği gibi (LeJeune 2016), iki önemli belirleyici etken size karşı ne kadar eleştirel oldukları ve duygusal ihtiyaçlarınıza ne kadar karşılık verdikleridir (ayrıca size sevgiyle bakıp bakmadıkları, nasıl şefkat gösterdikleri, duygusal tecrübelerinizi kabul edip etmedikleri de önemlidir).
En faydalı durum dışında bu etkenlerin herhangi bir kombinasyonunu tecrübe ettiyseniz içinizdeki eleştirmenin gelişmesinde bir rol oynamış olabilir. Yetiştirilme çağınızda eleştirilmenize yol açan nitelikler hassas noktanız olabilir ve kendi hikâyenizin bir parçası haline gelebilir.
Danışanlarım hayatlarında hiç “kötü” bir şey yaşanmamışken içlerinde yüksek sesli bir eleştirmen olmasının kafalarını karıştırdığını söyler sık sık. Bakıcılarınız sıcak ve şefkatli davranmakta zorlandıysa travma yaşamasanız bile bu sizi etkilemiş olabilir. Burada amaç size bakanları canavarlaştırmak değil. Bazılarımızın gerçekten de böyle ebeveynleri olmuştur. Ama birçok ebeveynin niyeti çocuklarına acı vermek değildir. Kendi kendilerine olumsuz konuşan, içlerinde belki bir eleştirmene sahip, ebeveynliklerini bazen kolaylaştıracak bazen de kolaylaştırmayacak hayat tecrübeleri edinmiş kusurlu insanlardır sadece.
Bütün bu unsurlar kim olduğunuza ilişkin hikâyenin farklı parçalarını şekillendirir. Zamanla kendi kendinize olumsuz konuşan tarafınız kendi benzersiz sesini geliştirir ve tutarlı bir hikâye oluşturmaya başlar. Bu hikâye sizde kusurlu olan ne varsa hepsine odaklanır. Bu sinir bozucu ev arkadaşı – içinizdeki eleştirmen – sizi iyi tanır, size kendinizi bir karıncadan bile küçük hissettirmekte mahirdir. Aldatmacada doktora yapmıştır. Onu dinlemeniz, uyarısını dikkate almanız için her şeyi kullanır. İç eleştirmeniniz çaresizce unutmaya çalıştığınız anıları hatırlayabilir. Düşünüp durmanıza ve kendinizi güçsüz hissetmenize yol açan kuşkular, kurallar ve tuzaklar fısıldar durur. Kim olduğunuz hakkındaki bütün bilgisini kullanır ve durumu aleyhinize çevirebilir.
İçinizdeki eleştirmenin hakkını yemeyelim, bazen kendi tuhaf tarzıyla sizi korumaya çalışır. İç eleştirmeninizin gelişmesinin nedenlerinden biri hayatınızdaki bazı durumları açıklamaktır. Örneğin, annenizin size karşı sevgisini ve şefkatini ifade ederken gösterdiği tutarsızlık kafanızı karıştırmış olabilir. Zihniniz karışık kalmak yerine size kim olduğunuz ve bu muameleyi hak edecek ne yaptığınız hakkında bir hikâye anlatabilir. “Bende bir sorun var, işte bu yüzden bazen ortadan kayboluyor. Yeterince sevilebilir değilim,” diyebilir örneğin.
Bu, annenizin tutarsızlığı ve acı verici yokluğuna bir açıklama getirebilir. Kabul etmek gerekir ki gerçekleri çarpıtan bir bakışa dayanır. Ama bu hikâye kök saldığında zihniniz onu güçlendirecek kanıtlar aramaya başlar. Diyelim ki ortaokulda bir arkadaşınızla ağız dalaşına girdiniz; zihniniz, “Gördün mü bak, sende bir sorun var,” diyecektir. Diyelim ki üniversitede ilk ciddi romantik ilişkinizi yaşarken sevgiliniz finallerle uğraşmaya başladı ve sizinle daha az zaman geçiriyor. Bu kaygınızı alevlendirir. Zihniniz şöyle bir açıklama bulur: “Ah, işte yine aynı şey oluyor. Benden usandı. Benim yeterince özel biri olmadığımı anlamaya başladı. Yine bende sorun!”
Yıllar içinde bu hikâyeye acı verici bir aşinalık kazanmış olsanız da uğraşmak yine de zordur. Bilerek ya da bilmeyerek bu hikâyenin yeniden etkin hale gelmesini önlemenin yollarını tutmaya başlarsınız. Ortaokuldaki halinize dönelim. Başkalarını memnun etmenin, şu “Ben sevilebilir değilim” hikâyesinin tetiklenmesini önlemenin en iyi yolu olduğuna karar verdiniz. Arkadaşınızın sizde uyandırdığı hayal kırıklığını sineye çekmeye, özür dilemeye, kendi ihtiyaçlarınızdan önce onunkilere odaklanmaya karar verdiniz. O tarihten itibaren olayları akışına bırakan, her zaman uyumlu o havalı arkadaş olmayı amaçladınız! İçinizdeki eleştirmen de durumdan memnun, çünkü bir daha incinmenizi önlemek, sizi korumak istiyor.
Veya diyelim ki başkalarını memnun etme yolunu tutmak yerine samimi ilişkiler kurmaktan kaçınmaya karar verdiniz. Zihniniz birilerinin o ölümcül kusuru görmesini önlemenin en iyi yolunun bu olduğunu söylüyor. Zaman zaman hayatınızda bir şeylerin (başkalarıyla samimi bağların) eksik olduğunu hissettiğiniz oluyor. Ama içinizdeki eleştirmen size hatırlatıyor: “Hayır! İlişkiler güvenli değil! Sonunda yeterli olmadığını hissedecekler. Hiç o işlere gireyim deme sakın!”
Dolambaçlı bir biçimde, bu aynı zamanda zihninizin sizi korumasının bir yolu, en iyi yolu olmasa da. Hakkınızda bütün o çirkin şeyleri söylüyor ve size kendisini dinlemenizi buyuruyor, kendinizi korumanız için. Hayatın anlamlı (ve riskli) yollarında yürümeyi kaçırmanın acısını örtüyor. Zihniniz takaslarla rahat eder, çünkü başlıca odak noktası sizi güvende tutmaktır.
Ama açık olmak gerekirse, bazen içinizdeki eleştirmen sizi korumaya çalışmaz. İçinizdeki o acı verici derin öznefreti yalnızca tetikler. Amacı sizi korumak değil cezalandırmaktır, çünkü zihniniz de onunla hemfikir olur: “Hak ediyorum bunu,” der. Bu durum zihninizin sizi korumaya çalışması olarak görünebilir, çünkü tuttuğunuz yol (memnun etmek ya da kaçınmak) aynı olabilir. Ama burada içinizdeki eleştirmenin niyetleri farklıdır. Bu durumlar size daha sert, daha acı verici gelir, çünkü zihniniz kırbaçlanmayı (metaforik olarak) hak ettiğinizi söyler.
Burada bir temkin ve şefkat uyarısında bulunalım: Bu öznefret bir travma, istismar ya da çeşitli etkenlerin bileşiminden doğabilir. Hangi sıklıkla gerçekleştiğinden bağımsız olarak çok can yakıcıdır. Ne kadar farkına varırsanız üstünde o kadar iyi çalışabilirsiniz. Eğer kendinizden nefret ettiğiniz zamanlar çoksa kendinize muazzam miktarda iyilik, affedicilik ve merhamet sunun, çünkü esneklik kazanmanız biraz daha fazla çalışmanızı gerektirebilir. Ama ısrar ederseniz, kendinize nezaket ve sabırla davranırsanız oraya varırsınız.
İçinizdeki eleştirmene galip gelmenin yollarından biri, söylediklerinden kaçınmaya çalışmak ya da ona kulak asmamak yerine ona aşina olmaktır. Bu iç eleştirmenin size karşı neleri kullandığını anlamak istersiniz.
Egzersiz
Burada derinlere dalıyoruz. Özür dilerim. Hiçbir zaman bu yolculuğun kolay olacağını söylemedim ama buna değeceğini umuyorum.
• İçinizdeki eleştirmenin hakkınızda söylediği her şeyi yazın. Sözlerinden içinize işleyenlerin ve yazması zor gelenlerin özüne inin. Bana güvenin: İçinizdeki eleştirmeni tanımak, size fırlattığı hançerlere ve hayatınızdaki etkisine aşina olmak temel önemdedir.
• Ebeveynlerinizle/bakıcılarınızla ilişkileriniz ve kritik olaylar da dahil olmak üzere kendi hikâyenizi etkilemiş olabilecek tecrübeleri yazın. Unutmayın: Burada amacımız yalnızca eksikliğini hissettiğiniz ilişkilere odaklanmak değil. Biraz sıcaklık içeren ilişkileri hatırlamak da yararlıdır.
6. BÖLÜM:
İçinizdeki Eleştirmen Kafanızda Bedavaya Oturmuyor
İçindeki