Bu bölüm 2000’li yılların genel bir değerlendirmesiyle başlamaktadır. Öncelikle Türkiye’de Recep Tayyip Erdoğan yönetiminde Ak Parti (Adalet ve Kalkınma Partisi) hükûmetinin oluşumu ve Rusya’da Vladimir Putin liderliğinin ortaya çıkışı özetlenecektir. Ardından Rusya ve Türkiye’nin dış politika stratejilerindeki değişikliklerin ikili ticaret ve enerji ilişkilerini, Orta Doğu, Karadeniz ve Sovyet sonrası bölgelerde iki ülke arasındaki iş birliği/rekabet dinamiklerini nasıl etkilediği analiz edilecektir.
Bölgesel ve Küresel Düzlem
2000’li yıllarda George Bush yönetimi altında ABD’nin izlediği dış politika, Türkiye-Rusya arasındaki iş birliği dinamiklerini dolaylı olarak güçlendirdi. 11 Eylül saldırılarının ardından ABD, Usame bin Ladin’i iade etmeyi reddeden Taliban liderliğindeki Afganistan’ı işgal etti. Bu noktada Türkiye ve Rusya, ABD’ye destek verenler arasında öne çıktı. Ancak Irak’ı işgal etme fikri masaya geldiğinde Bush yönetimi, müttefiklerinin ve bölgesel aktörlerin çoğundan destek bulamadı. ABD, işgalin meşruiyetini Saddam Hüseyin rejiminin uluslararası teröristleri barındırmasına ve kitle imha silahlarına sahip olmasına dayandırdı. Bush yönetimi, Saddam rejimini Kuzey Kore ve İran ile birlikte “Şer Ekseni” olarak adlandırarak güvenlikleştirdi. Uluslararası toplum böyle bir meşruiyeti ne kabul etti ne de Saddam rejimini bu şekilde bir güvenlikleştirme süreci içerisinde ele almayı tercih etti. Birçok Avrupa ülkesi ile beraber Türkiye ve Rusya da ABD’nin emperyalist genişlemesi olarak gördükleri Irak’ı işgal fikrine karşı çıktılar. İşgal her ne kadar ABD’nin başat konumda olduğu NATO ve DTÖ’nün işleyişi üzerinde minimal, negatif bir etki yaratsa da ABD ile Avrupalı müttefikleri arasında da bir sürtüşmeye sebebiyet verdi.62 Örneğin, 2002’nin sonlarında BMGK (Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi) üyeleri Fransa, Çin ve Rusya; Irak’ın silahsızlanma yükümlülüklerini ihlal ettiğini belirten 1441 sayılı Karar’ın ABD’ye güç kullanma hakkı vermediğinin altını çizen ortak bir bildiri yayımladı.63 Tüm bu gelişmeler ABD’nin diğer ülkeler üzerindeki etkisini zayıflatarak çok kutuplu bir düzenin oluşmasına katkı sağladı.
Uluslararası muhalefete rağmen gerçekleşen ABD işgali çerçevesinde sadece beş hafta içinde ABD kuvvetleri Bağdat’ı ele geçirdi. Ancak savaşı kazanmak barışı korumaktan daha kolaydı. Irak’ta devlet örgütünün dağılmasıyla ülke, ABD’nin ortadan kaldırmaya çalıştığı çeşitli terör örgütlerinin yuvası hâline geldi ve seneler sürecek istikrarsızlığa sürüklendi. Irak’ın yanı sıra Afganistan’da da bir türlü sükûnetin sağlanamaması, ABD birliklerinin iki ülkede de kirli bir gerilla savaşının içerisine sürüklenmesi sebebiyle ABD ordusunun imajına da zarar verdi. Zira harcanan yüz milyarlarca dolara, hayatını kaybeden binlerce ABD askerine rağmen ABD ordusu amacına ulaşamamıştı. Üstelik Abu Gharib Hapishanesi’nden çekilen ürkütücü fotoğraflarda ortaya çıkan insan hakları ihlalleri, küresel boyutta Amerikan karşıtlığını körükledi.64 Ekonomik boyutta ise bu savaşların ABD bütçesine yükü 2021 itibarıyla 8 trilyon doları aştı.65 Tüm bunlar Erdoğan ve Putin gibi iddialı liderlerin yönetimi altında Türkiye ve Rusya’nın dış politika stratejilerini kurarken daha bağımsız hareket edebileceği bir bölgesel ve küresel düzenin oluşumuna katkı sağlayacaktı.
Türkiye-Rusya ilişkileri Putin’in Rusya’da iktidara gelmesinden itibaren hareketlenmeye başladı. Kasım 2000’de dönemin Türkiye Başbakanı Ecevit’in Moskova’yı ziyareti sırasında Türkiye ve Rusya, medya alanında iş birliğinden vize muafiyetine, veterinerlik konularından terörizmle mücadelede iş birliğine kadar birçok anlaşma imzaladı.66 Dönemin Rusya Savunma Bakanı Sergey İvanov’un Haziran 2001’de Türkiye’ye yaptığı ziyarette, taraflar, bölgede güvenlik ve refaha katkıda bulunacak ikili iş birliği ve projeler geliştirme konusunda anlaştılar. Kasım 2001’de New York’ta Türkiye ve Rusya dışişleri bakanları, Türkiye Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu Arasında Avrasya İşbirliği Eylem Planı’nı imzaladılar. İmzalanan dokümanda bölgesel iş birliğinin geliştirilmesi; siyaset, güvenlik ve ekonomi konularında ikili iş birliğinin güçlendirilmesi çağrısında bulunuldu.67 Rusya’nın Türkiye Büyükelçisi Alexander Lebedev verdiği bir röportajda, belgenin Türk-Rus ilişkilerinde bölgesel konularda rekabetten iş birliğine geçişi işaret ettiğini belirtti ve Soğuk Savaş günlerinin bittiğine, uluslararası terörizme karşı birlik olması gerektiğine de dikkat çekti.68
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.