Birkaç adım gittikten sonra kız annesine dedi ki:
“Anacığım! Ben mutlaka bu delikanlıya teşekkür edeceğim.”
“A kızım! Hiç tanıştırılmış olmadığın, tanımadığın delikanlıya sıkılmadan nasıl söz söyleyip teşekkür edeceksin? Sonra delikanlı senin hakkında ne düşünür?”
“Ne düşünürse düşünsün. Hem o adam bizim tanımadığımız bir adam değildir. Bize söz bile söyledi. Bizi savunmak için canını tehlikeye koydu. Gazetelerin sonradan verdikleri açıklamalardan anlaşıldığına göre, bizim için sağ elinden ve bileğinden birkaç yara da almış; artık kendisine teşekkür cinsinden birkaç söz söylersem ne olur? Tamamen kayıtsız kalırsak o zaman nimete hakaret etmiş olmaz mıyız?”
“Ee? Delikanlı ile söyleşme için ne sebep bulacaksın? Kendisini nasıl çağıracaksın?”
“Demek oluyor ki teşekkürlerimizi sunmanın gerektiğini itiraf ettin, bak şimdi onu nasıl çağırırım…” diye anasına da verdiği komutla iki kadın birdenbire durdular. Bu durmaları, askerin “Bölük dur!” komutuna ait uygulama hareketi gibi birdenbire olduğundan başka, yine bir ”Sağdan geri!” komutuna uyuyorlarmış gibi birdenbire geriye de döndüler. Andre ise yürüyüşünü bozmamış olduğundan kadınlar bu durma ve yönlerini değiştirme hareketlerini yapıncaya kadar kendilerine daha çok yaklaşmış olduğundan, kadınlar ile delikanlı hemen yüz yüze geldiler.
Matmazel Stefani Tonak olanca cüret ve cesaretini toplayarak dedi ki:
“Bonjur Mösyö Gocafo!”
Andre Gocafo’da hayret tavırları!
Kız bu hayreti görünce dedi ki:
“Affedersiniz Mösyö Andre Gocafo! Siz galiba bizi tanıyamadınız ama biz pek güzel tanıdık. Size borçlu olduğumuz teşekkürleri sunmak için yolunuzdan sizi alıkoymakta olduğumuzdan dolayı affınızı rica ederiz.”
Andre Gocafo, bir aralık kıpkırmızı kesildiği hâlde birden sapsarı sarardı. Kalbindeki heyecandan yüreği çatlamak derecelerine geldi. Tıkana tıkana dedi ki:
“Gerçekten sizi hiç tanımıyorum Matmazel! Dolayısıyla bana neden dolayı teşekküre borçlu olduğunuzu da bilemiyorum.”
“Eyena Köprüsü üzerinde kurtardığınız kadınlar biz değil miyiz?”
Andre’nin rengi sarıdan tekrar kırmızıya ve onun da ardından patlıcaniye dönüştü. Dudakları titreyerek dedi ki:
“Eyena Köprüsü üzerinde kurtardığım kadınlar mı? Kadınlar kurtarılmış ise onlar siz olabilirsiniz. Fakat kurtaran adamın mutlaka ben olduğum lazım gelmez.”
“Nasıl siz olduğunuz lazım gelmezmiş? Ben sizi pekâlâ tanıdım. O zaman isminizi kendiniz Andre Gocafo diye bildirdiğiniz gibi, sonradan gazetelerde de kurtarıcımızın ismini böyle okudum. İsim de olmasa yüzünüzü ömrümün sonuna kadar gözümün önünden kaybetmek olur şeylerden değildir.”
“Zannederim ki bu keşfinizde hatanız vardır Matmazel!”
“İsminiz nedir? Ahlaklı bir adam ismini yanlış vermez.”
“İsmimi söylemeye neden dolayı mecbur olduğumu bilsem belki açıklayabilirdim.”
“Size sunacağım teşekkürden dolayı!”
“Hayır Matmazel! Bana hiçbir sebeple, hiçbir şekilde teşekkür etmeye borcunuz yoktur.”
“Eyena Köprüsü üzerinde iki aciz kadını bir sarkıntılıktan kurtaran siz değil misiniz? İnkâr mı ediyorsunuz?”
“Ben değilim Matmazel! Yanlış görmüşsünüz! Yahut benzetmiş olabilirsiniz.”
Stefani’yi tuhaf bir titreme aldı. Kalbinde olağanüstü derecede gazap hissediyormuş gibi bir hâle uğradı. Âdeta gereken edep ve terbiyeyi bile unutmak derecelerine gelip, delikanlının elini tutarak dedi ki:
“Mösyö Andre Gocafo! Bu adın görüntüsü sizsiniz! Eyena Köprüsü olayını inkâr edişiniz size yakıştıramayacağım bir yalandır. İşte sağ elinizdeki şu yara izleri sizin Mösyö Andre Gocafo olduğunuzu veyahut bizi kurtaranın siz olduğunuzu bana ispatlıyorlar.”
Andre Gocafo’nun patlıcanımsı rengi yine ayva rengine döndü.
Hele Stefani, delikanlının bileğini tuttuğu zaman elinin buz kesmiş olduğunu da fark etmişti. Bunu nasıl hissetmesin ki; kendi eli de kanının taşkınlığından ateş kesildiğinden eli içindeki bileğin soğukluğunu bir kat daha fazla hissedeceği ortada olduğu gibi, Andre de bileğini tutan elin ne kadar ateşli olduğunu anlayarak şaşıp da kalmıştı.
Stefani’nin sözleri üzerine Andre biraz sustu. Önce dedi ki:
“Matmazel! İster terbiyesizliğime veriniz, ister edepsizliğime! Teşekküre mecburiyet gördüğünüz adam ben değilim vesselam!”
Andre’nin bu sözleri kızın ümitlerini öylesine kırdı ki, eğer o anda can verseydi, can verdiğine gam yemeyecekti. Annesi bu zamana kadar söze karışmamış olduğu hâlde kızını kurtarma çabasıyla dedi ki:
“Efendi! Bizi kurtaranın siz olduğunuzu kızım tanıdığı gibi, ben de yüzünüzü tanıdım. Siz ister kabul ediniz, ister etmeyiniz. Hakkımızda gösterdiğiniz iyiliğe, mertliğe size özel olarak teşekkürler ederiz. Kurtarıcımızın isminin Andre Gocafo olduğunu biz bildiğimiz gibi, siz de kurtardığınız kadınların isimlerinin Madam ve Matmazel Tonak olduğunu biliniz!”
Stefani:
“Eğer ki şimdiye kadar ismimizi öğrenmemişseniz!”
Stefani’nin bu sözleri öyle anlamlı bir şekilde söylenilmiştir ki, Andre Gocafo bu anlama ister istemez önem vermeye mecbur oldu. Kendi kendisine, “Acaba kız izlediğime dikkat mi etmiş ki bu sözü söyledi!” diye merakını artırdığından Stefani’ye verecek cevap bulamamıştı.
Annesi, sözü bitirip de yoluna devam için yürüyüverdiği zaman Stefani de ona eşlik ederek yürümeye başladı. İki adım attıktan sonra tekrar başını arkaya çevirerek Andre’nin yüzüne baktı.
Aman ya Rab! Kızın gözlerinden fındık kadar iki yaş tekerlendi!
Andre bu yaşları görünce ne oldu? Ne olduğunu kendisi anlayabilecek bir hâlde kaldı mı ki anlasın? Yahut onu anlamaya harcanacak vakit mi kaldı? Hemen kızın yanına koştu. Annesi yolunda devam etmekte olduğu hâlde kızı alıkoyarak dedi ki:
“Yüz bin affınızı birden dilerim Matmazel! Hata ettim! Sizi incittim. Allah aşkına olsun affımı söyleyiniz ve müjdeleyiniz! Evet, Andre Gocafo benim! Köprü üzerinde size ben rastladım. Ancak kendimi ve hizmetimi teşekkürünüze layık görmediğim için inkâr ettim.”
Stefani ağlamanın etkisiyle titrek çıkan bir ses ile dedi ki:
“Aman ya Rab! Talihimizin uğursuzluğu ne dereceye varmış, ne kadar kötü bir kadere sahip olmuşuz ki sunduğumuz ve gösterdiğimiz teşekkürler bile kabul olunmayarak yüzümüze çarpılıyor. Ya, Allah korusun, şefkatli bir yürek sahibinden bir şey rica edecek olsak?”
Andre Gocafo, mutlaka Tonak ailesinin servetini kaybederek uğradığı felaketten haberdar olmalıdır ki kızın bu sözleri, gözlerinden akan yaşlardan daha fazla etki etti. O da gözlerinden yaş dökerek dedi ki:
“Allah aşkına olsun kalbinizi rahat tutunuz! Hiç imdat istemediğiniz hâlde imdadınıza yetişmek için canını bu uğurda harcamayı göze aldıracak kadar yürek sahibi adamların henüz dünyadan kaybolmadıklarını gördüğünüz hâlde edeceğiniz ricaların,