Hâlbuki Tonak ailesine ait olan olayın sadece Eyena Köprüsü olayından ibaret olmadığını okurlarımız hikâyemizin buraya kadar devam eden kısmından anlamışlardır. Bir kere de halkın bakışlarının Tonak ailesinin içinde bulunduğu durumu ne şekilde gördüğü ve halk ağzının bu gözledikleri şeyleri nasıl anlatıp ifade ettiği görülmek istenirse, İmparator Napolyon Elbe Adası’ndan çıktığı hâlde henüz Paris’e girmemiş ve Paris’teki kraliyet idaresinin temeli tekrar sarsılmış olmakla beraber henüz yıkılmamış olduğu bir zamanda, yani Paris’in en telaşlı, en heyecanlı vaktinde, aşağıda olduğu gibi göstereceğimiz bir sosyete balosunun gidişat biçimine dikkat buyurulmalıdır.
Bu gece eğlentisi, Paris’te Sen Jermen Mahallesi tarafında oldukça kaymak tabakadan bir kişinin evinde olagelmiştir. Sen Jermen Mahallesi, Paris’in en eski soylularının yerleşim bölgesi olup, ayaklanmalar zamanıyla imparatorluk idaresi sırasında öteye beriye göç etmiş olan soylular, kraliyet idaresinin dönmesiyle tekrar geri gelmiş olduklarından, söz konusu bölge oldukça şendi. Sen Jermen’e yakın olarak gece eğlentimizin gerçekleştiği mahalle her ne kadar o kadar büyük ailelerin yerleşim yeri olmayıp, ikinci dereceden sosyetenin ve özellikle de Bonapart’ın zamanında sosyetikleşmiş olan ailelerin yerleşim bölgesiydiyse de, Sen Jermen Mahallesi’nin parıldayan gösterişinden bu mahalle de aydınlanarak Paris’in en güzel yerlerinden birisi sayılırdı.
Kraliyet idaresinin geri dönüşünde, Napolyon’un önemseyerek el üstünde tuttuklarına o kadar şiddet gösterilmemiş ve dolayısıyla bunlar hepten perişan ve parça parça olmamışlardır. Dolayısıyla anlatmakta olduğumuz baloda Bonapartistlerden de birtakım aileler bulunuyor olup, belli başlılarından olan Tonak ailesi de orada hazırdı.
Baloda bulunanları oluşturan genç ihtiyar otuz beş kadar kadın ile kırkı aşan erkeklerin her biri hakkında tek tek tarif ve açıklamaya ihtiyaç yoktur ya?!
Sadece Tonak ailesi hakkında şu kadarcık bir haber verelim ki Napolyon’un Elbe Adası’ndan hareket ettiği haberi Pol Tonak için güzel günlerin geri dönmesi ve hiç olmazsa yitirdiklerine karşılık yeni şeyler kazanması demek olduğundan, Madam Tonak ile kızı Stefani o zamana kadar hep acı ve yas giysilerine uygun bir giyim içinde bulunurlarken, ikisi de giysilerini biraz yumuşatmış ve Madam Tonak koyu mor renkli kadifeden fistan giydiği gibi, Matmazel Stefani de açığa çalan kahverengi bir fistan ile vücudunun gönül bezeyiciliğine süs vermişti.
Eğlencede, siyasete dair hemen hemen tek kelime edilmedi dense yeridir. Çünkü kraliyet idaresine bağlı olanlarla Napolyon taraftarlarından meydana gelmiş böyle bir balo başka zamanlarda pek de olagelmezken, birisi Elbe Adası’ndan yola çıkmış ve diğeri Paris’ten kaçmaya hazırlanmakta bulunmuş olan iki hükümdarın üyeleri, bir diğerinin üstün gelebilmelerinden ve konumlarından çekinerek, bu toplantıyı her türlü durumda kalplerinin birbirleriyle aynı tarafta olduğuna emniyet vermek için kararlaştırmışlardı.
Eğlence piyano ve keman, gitar gibi ince sazlarla müzik çalmak ve sesleri en güzel olan matmazeller tarafından şarkı okumak ve gereğine göre dans edebilmek ve özellikle de oyuna ayrılmış salonlarda kumar oynamak için düzenlendiğinden, herkes bu eğlencelerle eğlenir ve yalnız pek uzak görüşlü olanlar ya kendi yanlarındaki içli dışlı oldukları kişilerle zamane durumlarının nereye varacağını yavaşça konuşur veyahut hazır bulunanları seyreden gözleri hiç kimseyi görmediği ve müzikleri ve şarkıları dinleyen kulakları hiçbir şey işitmediği hâlde yalnız kendi aklından geçen şeyleri incelemeye dalıp giderdi.
Mösyö Pol Tonak işte bu en sondaki tarifimize uyan bir hâlde bulunuyordu.
Başka bir zaman olsaydı şöyle bir eğlentide delikanlı takımının hepsi Matmazel Stefani Tonak’ın etrafına yığılarak gönlünü kazanmaya, birbirlerini çiğneme derecesinde aceleyle koşuştururlardı.
Ancak babası iflas ettikten yani Matmazel’e çeyiz olacak milyonlar uçtuktan sonra bu heveskârlar da kendilerini çekerek, Eyena Köprüsü kahramanı Leon gibi bazıları, Pol Tonak’ın iflasına inanmadıkları için yine de bir zamana kadar Stefani’ye yalakalıkta devam etmişlerse de Stefani onları boşlamış ve kendinden uzaklaştırmıştı. Bu hâlde kızcağızın yanına sokulanlar ya ailelerinin eski dostlarından veyahut kızın dişisel güzelliklerinden hiç olmazsa gözle olsun fayda arayan alçak yaradılışlılardan ibaret olacağına şüphe kalmaz.
Eğlentinin gereği gibi parıltılı bir zamanındaydı ki, salon kapısında görevli olan uşak, hazır bulunanlara “Mösyö Andre Gocafo!” diye yeni bir misafirin gelmiş olduğunu ilan etti. Herkesin gözleri salon kapısına çevrilmemiş olsaydı da, kimileri de, Tonak ailesi tarafına baksaydı, Matmazel Stefani’nin rengine gelen değişikliği görebilirdi.
Andre Gocafo, böyle davetlerde uyulması gereken giyim şekline o kadar önem vermişti ki en sosyetik aileden en kibar bir delikanlı da ancak bu kadar süslenebilirdi. Mösyö Gocafo, gerek ev sahibi ve sahibesine ve gerek ortamda bulunanları selamlamayı ve gereken nezaketi göstermeyi kusursuzca yerine getirdikten sonra Tonak ailesinin yanına gelip onları da özel bir şekilde ve büyük bir saygıyla selamladı.
İşte Andre’nin Tonakların yanına gelmesi üzerine herkesin dikkati de ancak bu zaman o tarafa yöneldi.
Ev sahibesinin yanında Bonapart taraftarlarından ve oldukça zengin bir aileden bir delikanlı vardı ki, bir zamanlar Stefani’ye heves ederek geri çevrilmiş olduğu hâlde kız hakkındaki düşkünlük ve hevesini henüz yenememiş bulunduğundan bu akşam her ne kadar ev sahibesine sırnaşmaktaydıysa da, gözleri yine de Stefani’den ayrılamamaktaydı. Andre’nin doğruca Stefani’nin yanına gidip Tonak ailesinin üç üyesinin üçü tarafından da iyi karşılanmış olmasından dolayı bayağı içi cızlamış olan bu delikanlı, ev sahibesinin kulağına eğilerek dedi ki:
“Fazla meraklılığa vermeyiniz ama bu Mösyö dé Gocafo kim oluyor?”
“İsminde bir ‘dé’ olduğunu ve dolayısıyla soylulardan bulunduğunu biliyorum.”
“Bildiğiniz kadarı?”
“Bildiğim kadarı da çok bir şey değildir. Bana kalırsa bu kişi ya İspanyol ya Portekizli olmalıdır. Hele oldukça zengin bir şey görünüyor.”
“Bunda hatanız var zannederim. Zengin bir adamsa servet sahiplerinin bulunabilecekleri tiyatrolar ve partilerde, kulüplerde, gezi eğlencelerinde filanlarda görülürdü. Hatta İspanya’dan, Portekiz’den, Fas’tan, Cezayir’den, İran’dan her nereliyse oradan Paris’e yeni gelmiş bulunsa da her durumda sosyetenin boy gösterdiği yerlerde görülmeliydi. Bense kendisini ilk kez olmak üzere burada gördüm.”
“Hakkınız vardır dostum; fakat Madam Tonak, bu delikanlıyı bana önerdiği1 zaman, kendisini pek düşünceli, akıllı, çok terbiyeli bir çocuk olarak önermişti.”
“Oo! Oo! Demek oluyor ki biz düşüncesiz, akılsız, ele avuca sığmaz hovarda çocuklar için Bolonya ormanlarında, opera tiyatrolarında vesairelerde gezip tozuyoruz, öyle mi?”
Madam biraz gülümseyerek delikanlının yüzüne baktı ve dedi ki:
“Orasını kim bilir? Fakat Mösyö Andre Gocafo oldukça insanlardan kaçan bir adam olup, genellikle zamanını kitap okumakla geçirirmiş.”
“Budalanın birisi desenize!”
“Hayır! Matmazel Stefani Tonak ile olan ilişkisine