“Eliza Bennet, hemcinslerini kötüleyerek karşı cinse yamanmaya çalışan genç hanımlardan biri ve şunu da söylemekten çekinmem: Pek çok erkekte de işe yarar bence bu, ama bana kalırsa çok ucuz bir taktik, çok bayağı bir yetenek.” dedi genç Bayan Bingley kapı kapandıktan sonra.
“Kuşkusuz…” dedi bu sözlerin başlıca muhatabı olan Darcy, “Bayanların erkekleri avlamak için tenezzül ettikleri bütün çareler bayağıdır. Kurnazlık içeren her şey bayağıdır.”
Bu cevap Bayan Caroline Bingley’de bu konuya devam etme hevesi bırakmadı.
Elizabeth ablasının durumunun ağırlaştığını ve onu yalnız bırakamayacağını söylemek için yanlarına geldi. Bingley derhâl Bay Jones’un çağrılmasını istedi, kız kardeşleri ise taşradan gelecek hiçbir yardımın işe yaramayacağını öne sürerek Jane’i seçkin bir doktora muayene ettirmek için şehre gidilmesini önerdi. Elizabeth buna gerek görmedi ama Bingley’nin önerisine de sıcak bakıyordu, sonuç olarak genç Bayan Bennet iyileşmeyecek olursa Bay Jones’un sabah erkenden getirilmesine karar verildi. Bingley çok huzursuz olmuştu, kız kardeşleri de perişan olduklarını dile getirdiler. Onlar çaresizliklerini, yemekten sonra bir ağızdan şarkılar söyleyerek giderirken Bingley rahatlamanın yolunu, uşaklarına hasta hanım ve kardeşine hiçbir hizmette kusur edilmemesini buyurmakta bulmuştu.
9
Elizabeth gecenin çoğunu ablasının odasında geçirdi. Ertesi sabah erkenden hizmetçi kızla Jane’in sağlığını sorduran Bay Bingley’ye ve az sonra da Bingley’nin kardeşlerinin misafiri olan iki zarif bayana iyi sayılabilecek haberler gönderebildiği için memnundu. Ancak Longbourn’a haber yollayıp Jane’i ziyaret etmesi ve durumunu kendi gözleriyle görmesi için annesini davet etmek istemişti. Söz konusu haber hemen yollanmış, daveti de hemen kabul edilmişti. Kahvaltıdan hemen sonra Bayan Bennet, yanında en küçük iki kızıyla birlikte Netherfield’a gelmişti.
Eğer Jane gözle görülür başka bir tehlike altında olsaydı Bayan Bennet perişan olurdu ancak hastalığının o kadar da ileri derecede olmadığını görünce kızının hemen iyileşmesine dair en ufak bir isteği olmadı. Çünkü sağlığına kavuşması onun Netherfield’dan ayrılmasına neden olacaktı. Bu yüzden de kızının eve geri dönme isteğini dinlemedi, zaten aşağı yukarı aynı saatlerde gelen eczacı da bunun iyi bir fikir olmadığını söylemişti. Jane’le biraz oturduktan sonra genç Bayan Bingley’nin yanlarına gelip davette bulunması üzerine anne ve üç kızı hep birlikte kahvaltı salonuna indiler. Bingley, onları karşılarken Bayan Bennet’ın büyük kızını tahmin ettiğinden de kötü bir durumda bulmamış olmasını umduğunu söyledi.
Aldığı cevap, “Aslında onu kötü buldum.” olmuştu, “Yerinden kalkamayacak kadar hasta. Bay Jones, onu yerinden kımıldatmayı aklımızdan bile geçirmememiz gerektiğini söylüyor. Yüksek müsaadenizle size biraz daha zahmet vereceğiz.”
“Kımıldatmak mı!” diye bağırdı Bingley, “Lafını bile ettirmem. Ablam da eminim ki kımıldamanın k’sini bile duymak istemeyecektir.”
“Bundan emin olabilirsiniz hanımefendi.” dedi Bayan Bingley soğuk bir nezaketle, “Bayan Bennet bizimle kaldığı sürece olabilecek en iyi bakımı görecektir.”
Bayan Bennet teşekkür etti ve ekledi:
“Kuşkusuz çevresinde bu kadar iyi dostları olmasaydı ne yapardı bilmiyorum, gerçekten çok hasta ve çok acı çekiyor; ama yine de büyük sabır gösteriyor, zaten her zaman öyledir, tartışmasız gördüğüm en tatlı mizaca sahiptir. Diğer kızlarıma sürekli onun yanında bir hiç olduklarını söylüyorum. Çok güzel bir odanız var Bay Bingley, ayrıca o çakıl taşı döşeli yürüyüş yolunun harika manzarasını görüyor. Ülkede Netherfield gibi bir yer daha yok. Umuyorum ki çabuk ayrılmayı düşünmüyorsunuzdur, gerçi kira kontratınız kısa ama…”
Bingley, “Her şeyi çok çabuk yaparım ben.” diye cevap verdi, “Bu yüzden de eğer Netherfield’dan ayrılma niyetim olsaydı beş dakika bile durmazdım. Ama şu anda kendimi buraya ait hissediyorum.”
“Ben de öyle tahmin ediyordum.” dedi Elizabeth.
“Sonunda beni anlamaya başladınız, değil mi?” dedi Bingley yüksek sesle, ona doğru dönerek.
“Ah! Evet, sizi çok iyi anlıyorum.”
“Bunu bir iltifat olarak almayı çok isterdim ama korkarım içi dışı bu kadar bir olmak oldukça acınası.”
“Öyle olabilir ama bundan, sizden daha derin ve anlaşılması güç bir kişinin, daha az veya daha çok saygın olduğu anlamı çıkarılamaz.”
“Lizzy!” diye bağırdı annesi, “Nerede olduğunu unutma ve evde çekmek zorunda kaldığımız o sert tavrını burada da takınmaya kalkışma!”
“Karakter tahlili yaptığınızı bilmiyordum.” diye devam etti Bingley hemen, “Eğlenceli bir uğraş olsa gerek.”
“Evet ama karmaşık karakterler kadar eğlencelisi yok. En azından bu işe yarıyorlar.”
“Taşra böyle bir uğraş için az malzeme çıkartır. Kırsal kesimde karşılaşacağınız insanlar çok sınırlı ve aynı tipte olacaktır.” dedi Darcy.
“Ama insanların kendileri sık sık değişir, öyle ki daima gözlemleyecek yeni bir şeyleri olur.”
“Evet…” diye hayıflandı Bayan Bennet, Darcy’nin taşradan bahsederkenki tavrından alınmış bir biçimde, “Aslında sizi temin ederim ki kırsal alanda da şehirdeki kadar çok şey olup biter.”
Herkes şaşırmıştı, Darcy de bir an kadına baktıktan sonra sessizce kafasını çevirdi. Ona karşı mutlak bir zafer elde ettiğini düşünen Bayan Bennet, galibiyetini perçinledi:
“Kanaatimce Londra’nın dükkânlar ve halka açık yerler dışında taşraya oranla pek de bir üstünlüğü yok. Taşra çok daha hoştur, öyle değil mi Bay Bingley?”
Bingley, “Ben taşraya geldiğimde hiç ayrılmak istemiyorum, şehirde olduğum zaman da aynen öyle. İkisinin de kendilerine göre avantajları var, ben her ikisinde de mutlu olabiliyorum.” diye cevap verdi.
Bayan Bennet, “Tabii… Bunun nedeni de iyi bir karaktere sahip olmanız.” dedikten sonra Darcy’ye bakarak, “Ama bana öyle geliyor ki bu beyefendinin gözünde taşranın bir değeri yok…”
“Aslında yanılıyorsunuz anne…” dedi Elizabeth utanarak, “Bay Darcy’yi çok yanlış anladınız. O yalnızca şehirde karşılaşılabilecek kadar farklı insanın taşrada bulunamayacağını söyledi ki bunun doğru olduğunu kabul etmelisin.”
“Hiç kuşkusuz canım, zaten kimse de aksini iddia etmedi, ancak bu çevrede fazla insanla karşılaşmamak konusuna değinecek olursak, inanıyorum ki buradan büyük olan çok az yer vardır. Yirmi dört aileyle yemek yediğimizi bilirim ben.”
Elizabeth için endişeleniyor olmasa Bingley kendini tutamayıp gülecekti. Ablası ise o kadar kibar değildi ve anlamlı bir gülümsemeyle bakışlarını Darcy’ye yöneltti. Elizabeth, annesine konuyu unutturmak için kendisi yokken Charlotte Lucas’ın Longbourn’da bulunup bulunmadığını sordu.
“Evet, dün babasıyla uğradılar. Ne ince adam şu Sör William, değil mi Bay Bingley? Ne soylu, ne efendi, ne rahat! Her zaman herkesle oturup iki laf eder. Ben görgü diye buna derim.