Bizim elde olmalıydın ağaç
Kara Hindû kullarıma buyuraydım
Seni parça parça doğrayalardı ağaç
Sonra devam etti:
Tavla tavla bağlanırken atıma yazık
Kardeş diye beslerken arkadaşıma yazık
Yumruğumda çırpınırken şahin kuşuma yazık
Yetişmesi ile tutarken tazıma yazık
Beyliğe doymadan kendime yazık
Yiğitlikten usanmadan canıma yazık
Ve tane tane gözyaşı döküp ağladı, yanık ciğerciğini dağladı.
Bu sırada Sultan’ım, Salur Kazan ile Karaca Çoban dörtnala yetiştiler. Çoban’ın sapanının ayası üç yaşında dana derisindendi, sapanının kolları üç keçi tüyünden, çatlayıcısı ise bir keçi tüyündendi. Her atışında on iki batman6 taş atardı. Attığı taş yere düşmezdi, yere düşse dahi toz gibi savrulurdu, düştüğü yer ocak gibi oyulurdu. Taşın düştüğü yerde üç yıla kadar ot bitmezdi. Semiz koyun, zayıf toklu bayırda kalsa, kurt gelip yemezdi, sapanının korkusundan. Öyle olunca Sultan’ım, Karaca Çoban sapan çatlattı, dünya âlem kâfirin gözüne karanlık oldu.
Kazan:
“Karacık Çoban, anamı kâfirden isteyeyim de at ayağı altında kalmasın.” dedi.
At ayağı çabuk, ozan dili çevik olur. Kazan kâfire çağırıp söylemiş, görelim Han’ım, ne söylemiş:
Bre Şökli Melik
Penceresi altın otağlarımı getirmişsin
Sana gölge olsun
Ağır hazinemi bol akçemi getirmişsin
Sana harçlık olsun
Kırk ince belli kız ile Burla Hatun’u getirmişsin
Sana esir olsun
Kırk yiğit ile oğlum Uruz’u getirmişsin
Kulun olsun
Tavla tavla koç atlarımı getirmişsin
Sana binek olsun
Katar katar develerimi getirmişsin
Sana yük taşıyıcı olsun
İhtiyarcık anamı getirmişsin
Bre kâfir anamı ver bana
Savaşmadan, vuruşmadan çekileyim
Geri döneyim, gideyim böyle bil
Kâfirler:
Bre Kazan
Penceresi altın otağını getirmişiz
Bizimdir
Kırk ince belli kız ile
Boyu uzun Burla Hatun’u getirmişiz
Bizimdir
Kırk yiğit ile oğlun Uruz’u getirmişiz
Bizimdir
Tavla tavla koç atlarını
Katar katar develerini getirmişiz
Bizimdir
İhtiyarcık ananı getirmişiz
Bizimdir
Sana vermeyiz
Yayhan Keşiş oğluna veririz
Yayhan Keşiş oğlundan oğlu doğar
Biz, onu sana düşman ederiz
dediler.
Bu sözleri duyan Çoban çok hiddetlendi, dudakları kabardı ve dedi ki:
Bre dini yok akılsız kâfir
Aklı yok derneksiz kâfir
Karşı yatan karlı kara dağlar ihtiyarlamıştırOtu bitmez
Kanlı kanlı ırmakları ihtiyarlamıştır
Suyu gelmez
Yiğit yiğit atlar ihtiyarlamıştır tay vermez
Kızıl kızıl develer ihtiyarlamıştır yavru vermez
Bre kâfir Kazan’ın anası ihtiyarlamıştır
Oğul vermez
Dölünü almaktan sefan var ise Şökli Melik,
kara gözlü kızın var ise
Getir Kazan’a ver
Bre kâfir senin kızından oğlu doğsun
Siz onu Kazan Bey’e düşman yapasınız.
Bu sırada kudretli Oğuz beyleri yetiştiler. Han’ım görelim kimler yetişti: Kara Dere ağzında Kadir veren, kara boğa derisinden beşiğinin örtüsü olan, hiddeti tutunca kara taşı kül eyleyen, bıyığını ensesinde yedi yerde düğümleyen, yiğitler ejderhası, Kazan Bey’in kardeşi Kara Göne dörtnala yetişti.
“Çal kılıcını Kardeş Kazan, yetiştim.” dedi.
Bunun ardınca görelim kimler yetişti: Demir Kapı Derbendi’ndeki demir kapıyı tepip alan, altmış tutam alaca mızrağının ucunda er böğürten Kıyan Selçukoğlu Deli Dündar dörtnala yetişti.
“Çal kılıcını Ağam Kazan, yetiştim.” dedi.
Bunun ardınca Han’ım, görelim kimler yetişti: Hemid ile Merdin Kalesi’ni tepip yıkan, demir yaylı Kapçak Melik’e kan kusturan, gelerek Kazan’ın kızını erlik ile alan, Oğuz’un ak sakallı ihtiyarlarının görünce o yiğidi takdir ettiği, al ipekli şalvarlı, atı deniz ördeği püsküllü Kara Göneoğlu Kara Budak dörtnala yetişti.
“Çal kılıcını Ağam Kazan, yetiştim.” dedi.
Bunun ardınca görelim Han’ım, kimler yetişti: İzin almadan Bayındır Han’ın düşmanını bastıran, altmış bin kâfire kan kusturan, ak boz atının yelesi üstünde kar durduran Gaflet Kocaoğlu Şer Şemseddin dörtnala yetişti.
“Çal kılıcını Ağam Kazan, yetiştim.” dedi.
Bunun ardınca görelim Han’ım, kimler yetişti: Parasarın Bayburd Kalesi’nden fırlayıp uçan, ap alaca gerdeğine karşı gelen, yedi kızın ümidi, Kudretli Oğuz’un imrenileni, Kazan Bey ’in en güvendiği boz aygırlı Beyrek dörtnala yetişti.
“Çal kılıcını Ağam Kazan, yetiştim.” dedi.
Bunun ardınca Han’ım, görelim kimler yetişti: Dönüp baksa çalımlı, kartal hünerli, süslü eklem kuşaklı, kulağı altın küpeli, kudretli Oğuz beylerini bir bir atından düşüren Kazılık Kocaoğlu Bey Yigenek dörtnala yetişti.
“Çal kılıcını Ağam Kazan, yetiştim.” dedi.
Bunun ardınca görelim, Han’ım, kimler yetişti: Altmış keçi derisinden kürk eylese topuklarını örtmeyen, altı keçi derisinden külah etse kulaklarını örtmeyen, kolu budu irice, uzun baldırları ince, Kazan Bey’in dayısı, at ağızlı Aruz Koca dörtnala yetişti.
“Çal kılıcını Beyim Kazan, yetiştim.” dedi.
Bunun ardınca görelim, kimler yetişti: Giderek Peygamber ’in yüzünü gören, gelerek Oğuz’da sahabesi olan, hiddeti tutunca bıyıklarından kan çıkan, bıyığı kanlı Bügdüz Emen dörtnala yetişti.
“Çal kılıcını Ağam Kazan, yetiştim.” dedi.
Bunun ardınca görelim kimler yetişti: Kâfirleri it ardına bırakıp horlayan, yurttan çıkıp Aygır Gözler suyunda at yüzdüren,