Bununla beraber düşmanlık sebepleri bu kadarla da kalmıyordu. Din konusunda son derece alaycı ve şüpheci olan Kureyş başkanları, Hz. Muhammed’in hizmetinin ciddiyetini derhâl takdir etmişlerdi. Bu, kendileri üzerine büyük bir üstünlük demekti. Bu manevi üstünlük, Peygamber Efendimiz’in mutlak başkanlığını ve kendilerinin ona bağlılığını gerektirici idi. Şu hâlde Kureyşliler ya Abdulmuttalib’in yetimine boyun eğmek yahut onu reddedip inkâr etmek zorunda idiler. Kureyş kadar maddi ve ahlaksız bir halktan Hakk’a boyun eğmesi beklenemezdi. Gerçekten de yüce bir zümreden başkası, zaruret ve mecburiyet anına kadar düşmanlıkta ve karşı koymada ısrar ve sebat ettiler. Zaruret ortaya çıktığında da çoğu sadık birer Müslüman değil, başlarını kurtarmak için yalandan İslam’ı kabul eden münafıklar oldular. İlgili bölümde değerlendirileceği ve ispat edileceği üzere Peygamber Efendimiz’e olan mağlubiyetlerinin intikamını, daha sonraları çocuklarını ve torunlarını ve bütün Haşimîleri mahvetmek ve öldürmek, İslam dinine çarpıtmalar ve yalanlar ilave etmeye gayret etmekle aldılar.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.