Dünyanın neresinde olursa olsun meşhur bir muharrir, büyük bir adam yeni bir eser yazdığında kendi memleketinde binlerce nüsha basılıp dağıtıldığı gibi aradan çok zaman geçmeden başka dillere de tercüme edilerek onun fikrinden bütün dünya halkı için istifade etmeye yol açılıyor. Yalnız okumak derdi ve mütalaa hevesi olmalıdır! Avrupa ve daha doğrusu bütün yeryüzü bir sohbet meclisi hükmüne girmiş, âlimler, hekimler, filozoflar, hüner ve sanat ehilleri din ve mezhep ayırmaksızın genel olarak insanoğlunun mesut ve bahtiyar olması için her gün en gerekli ve mühim meselelerden bahsediyorlar ve her gün dinleyecek yeni yeni şeyler keşif ve icat ediyorlar. Bunların söylediklerini işitip anlamak ve keşfettikleri hüner ve sanatlarından faydalanmak herkes için mümkündür. Yalnız okumak derdi ve mütalaa hevesi olmalı!
İsimleri bütün dünyada meşhur olan: Eflatun, Aristo, Fahr el-Razi, Gazali, İbn-i Rüşd, İbn-i Sina, Volter, Russo (Rousseauo) gibi filozoflar ile sohbet edip çok değerli fikirlerini ve ilginç mesleklerini öğrenmek istiyor musunuz? Pek kolaydır. Yalnız okumak derdi ve mütalaa hevesi olmalı! Eserleri ellişer dile tercüme edilip medeni milletlerin çocuklarına kadar malum olan: Rasin, Gurney ve Viktor Hugo, Puşkin, Lermontof, Sadi, Fuzuli gibi şairlerin her biriyle tanışıp konuşarak duygularını dile getirme ve tabiatı tasvir etme konusundaki maharetlerine vakıf olmak istiyor musunuz? Bu da pek kolay. Yalnız okumak derdi ve mütalaa hevesi olmalı! Cengiz, Anibal, İskender ve Napolyon gibi cihanı titreten savaşçıların ve Rusya padişahı olan Büyük Petro ile Bismark gibi talihsiz ve dâhilerin kimler olduğu ile nasıl ve ne gibi inkılaplara sebep olduklarını öğrenmek istiyor musunuz? Pek kolaydır. Yalnız okumak derdi ve mütalaa hevesi olmalı!
Kısacası: Her türlü büyük adamlar ve meşhur olaylar, önemli işler hakkında haber alıp bilgimizi arttırmak, fikrimizi açmak, kalplerimizi nurlandırmak ve her türlü hüner ve sanattan icat ve keşiflerden haberdar olup dünya ve ahiretimiz için faydalanmak yalnız okumak ve mütalaa sayesindedir. Bunların her birine dair binlerce kitaplar ve risaleler yazılmış ve her gün yazılmaktadır. Mütalaa edenler istifade ediyor. Mütalaa etmeyenlerin gönlü kör, fikri dar, kesesi boş kalıyor.
Muallim ve müderris iseniz çocukların terbiye ilmi ve mektep idaresi hakkında pek çok faydalı kitap ve gazeteler neşrediliyor. Bunlardan istifade edip mesleğinizin terakki ve ıslahına çalışmalı. Tüccar iseniz ilm-i ticarete mahsus, çiftçi iseniz ilm-i ziraate mahsus, özetle: Her türlü mesleğin kendine mahsus okulu ve gazeteleri vardır. Filozof iseniz felsefeye, ruhani iseniz din ve mezheplere dair birçok kitap ve gazete vardır ki her gün yeni şeyler ve yeni fikirler beyan edip duruyorlar. Bunların dini olanları istisna edildiğinde hiçbirisi Hristiyan, yahut Müslüman ve Yahudi olmak cihetinden bahsetmiyorlar. Mademki biz de bir insan yavrusu olarak dünyada yaşıyoruz, o halde onların bildiklerini bilmeye ve öğrenmeye, onlar gibi muhtacız. Onlar bu ilimleri o kadar terk ettirmişlerdir ki bunun derecesinden haberdar olsak şaşıp kalırdık.
Herkese de büyük okulları bitirmek ve türlü ilimleri öğrenmek mümkün olmuyor. Fakat ilkokulda olsa bile güzelce okuma yazma öğrenildiğinde ölünceye kadar mütalaa ile bilgisini arttırmak ve fikirlerini aydınlatmak herkes için mümkün olur. Okumak hevesi çocuklara tâ ilkokula başladığı zamanlarda öğretilmelidir. Bu muhabbet küçük yaşlarda kalplerine yerleşsin ve mütalaadan tamamiyle lezzet alacak bir hale gelsin. Şimdiye kadar bizim mektep ve medreselerimiz bizde öğrencilere okumak ve mütalaa hevesi öğretildiği için avam halkımız şöyle dursun, hatta mollalarımız da mütalaadan lezzet alamıyorlar. Tecrübe ile bilirim ki: Okumak için bir mollanın eline yeni çıkmış güzel bir risale veriyorsun, lakin okumuyor. Öyle ise yalnız dinlemesini rica ederek risaleyi kendin okumaya başlıyorsun. Hatır için az bir vakit dinleyip dursa da aradan çok geçmeden molla uykuya dalıyor. Böyle adamların mütalaadan ne kadar lezzet aldıklarını siz hesap ediniz!
Fakat şu kadarı da vardır ki: Şimdiye kadar bizim halkımız için kıraat ve mütalaaya hevesli olmak da mümkün değil idi. Çünkü Rusçayı bilmiyorlar, kendi dilimizde insanı okumaya heveslendirecek kitaplar yok idi. Arapçanın edebiyatı pek geniş ise de avam değil havasımız bile Arapçadan istincâ17 ile istibrâ18, abdest ile gusl, hayz ile nefes bahislerinden başka pek çok konuyu görmüyorlar ve görseler de anlayamıyorlar.
Bozyigit, Seyfü’l-Mülk, Tâhir ile Zühre ve Kesik Baş kitapları o kadar doyurmuştur ki artık insanın bunlardan midesi bulanıyor. Hamdolsun bu son yıllarda bazı hamiyetli ve gayretli adamlar ortaya çıkıp faydalı edebi risâleler yazmaya başladılar. Halkımızın, hatta hatun kızlarımızın bunları zevkli bir şekilde mütalaa ettikleri büyük bir sevinç ile görülmektedir. Mesela: Hüssâm Minlâ, Güzel Hadice, Günâh-ı Kebâir, Selime Çoban Kız, Nâdânlık, Nenge Cân Hanım, Bagçe Saray Çeşmesi, Bahadır ile Suna, Kilünler Hamaili, Kitâb alâ-Anber, Mihrakü’l-Efkâr, Esmâ, Mülâhaza, Basiret-i Hikmet ve Heyet-i Cedideler, Tarih-i İntişar-ı İslâm, Meşhûr Hatunlar, Yer Risâlesi. Vesair birkaç risale ve kitaplar seve seve okunup fayda alınacak eserlerdir.
Risaleler kendi dilimizde ve açık ibareler ile yazılsa ve herhangi bir şekilde hayatla ilgili birer meseleyle ilgili olarak hikaye tarzında yani doğrudan doğruya beyan edilse herkes tarafından incelense milletin terakkisine pek çok hizmet edeceği âşikârdır.
Kalem sahipleri gayret edip milletin terakkiyat-ı fikriyyesi19 için gereken kitapları yazmalı, başkaları bunları çokça alıp okumalı, okuma bilmeyenler başkalarının okuduklarını dinleyerek de olsa uyanmaya ve ibret almaya çalışmalıdır. Bunların her biri ibadet, her biri sevap ve faydalı işlerdir.
Şurasını da unutmamalıdır ki: Herkes yeni kitapların her birini alıp okumaya ve onlar hakkında bir fikir hasıl etmeye ve okuduktan sonra da onları kaybetmeyip kendisinde hepsinden birer nüsha bulundurarak her hane sahibi kendi evinde küçük birer kütüphane teşkil etmeye çalışmalıdır. Medeni milletlerde her bir hanede değil, hatta bir hane içindeki aileden her birinin kendine mahsus kütüphanesi bulunur. Kitaplar hane için en önemli güzel bir ziynet ve sahibi için de en aziz zenginlik kabul edilmelidir.
MATBUAT VE MEKTEP
Yeni usulde eğitim ve şimdiki medeniyetin ruhu her milletin kendi ana dilinde basılmış gazeteleriyle edebiyatından ibarettir. Bugünkü günde bir milletin ve bir kavmin fikri ilerlemesi hüner ve sanat hatta diyanet ve ahlakı, kısaca: faziletlerinin tümü, maddi ve manevi mükemmellikleri matbuatıyla mukayese ediliyor. Doğrusu şaşılacak şey şudur ki: Diyanet ve ahlakın safiyeti, yükselmesi ve ilerlemesi din hamisi sayılan dini liderlerin çokluğuyla orantılı olması gerekirken bilakis bunlarda matbuat ve edebiyat ile orantılıdır. Hangi millette yeni usul matbuat ve şimdiki edebiyatın etkisiyle fikri ilerleme meydana gelirse o milletin din ve ahlak cihetlerinde safiyet, ulviyet ve semaviyata bu nispette yaklaşıyor, birtakım akla ve hikmete muhalif putperestlik yadigarı olan aba ve kadim ecdat âdetlerinden hiç korkmadan ayrılıyor, akıl ve hikmeti rehber tanıyor ve kendi kendine ulviyet