Kardeş Sesler 2020. Анонимный автор. Читать онлайн. Newlib. NEWLIB.NET

Автор: Анонимный автор
Издательство: Elips Kitap
Серия:
Жанр произведения:
Год издания: 0
isbn: 978-625-6852-46-4
Скачать книгу
bir nefes alıp, banyodan çıktım. Hemen kızım yanıma koştu ve abisini ona vurduğu için şikâyet etti. Bir an bile nefes almaya zamanım olmadığını yeniden anladım. “Ah abisi!” deyip kızımı kucağıma aldım.

      “Mimi”, dedi küçük oğlum Selim. Hâlâ cümleyi tam olarak okuyamamış. Ne zor işmiş öğretmenlik, sabrımın sonuna gelmek üzereyim. Selim bu sene yeni başlamıştı okula. Korona virüsü yüzünden okullar iptal olunca, evden eğitime geçmek zorunda kaldık. Selim düzenli sınıfa değil de Almanca sınıfına gidiyordu, bütün yabancı çocuklar gibi. O sınıfta dil bilmeyen diğer öğrenciler arasında Almanca öğrenecekmiş. Bu hükümetin işine akıl sır ermiyordu doğrusu. Büyük oğlumun zamanında böyle sınıflar olmadığı halde o küçük oğlumun yaşında Almancayı çok güzel konuşmaya başlamıştı. Aynı ilerleme küçük oğlumda yoktu. Acaba çocuklara önce Türkçeyi öğreterek hata mı etmiştik?

      “Anne ben sıkıldım. Oyun oynaya bilir miyim?” dedi Selim.

      İçimden “canıma minnet” desem de, “Kardeşinle uslu dur! Yoksa derse devam ederiz.” diyerek, korku vermek istedim.

      “Anne sussunlar, öğretmenimi anlamıyorum.”, dedi Aydın, “Hem daha ödevimi yapmadık. Ne zaman yanıma geleceksin?”

      Aydın da derslerini evde bilgisayardan takip ediyordu. Matematikte sınıf birincisiydi. Şikâyetine aldırış etmedim. İlk günkü hassasiyeti gösteremiyorum artık. Yedi gün yirmi dört saat, üç çocukla bir evde kalmak git gide katlanılmaz bir hal almaya başlamıştı. Yemek yapmak için mutfağa gittim. Diğer işleri de hallettikten sonra Aydın’ın yanına oturdum. Şimdi seneler önceki okul bilgilerimi hatırlamam gerekiyordu. Nasıl çözülüyordu bu matematik problemleri. Çözebilsem bile nasıl anlatacaktım. Aydın´ın bu üç hafta içerisinde matematikteki başarısı gerilemişti. “Anne bak Leon bile çözmüş bu problemi. O sınıfın en aptal çocuğu.” diyordu.

      Eve gelen bedava gazetelerden bir yazı ilişti gözüme: “Avusturya´da üniversite okuyanların yüzde sekseninin ebeveynleri üniversite mezunu.”

      “Tabi üniversite öğrencisi yüksek okul mezunu anne ve babadan çıkacak. Bizim aileden çıkacak hali yok ya.“ dedim içimden.

      “Hadi anne!” dedi Aydın.

      Tam kafa yormaya başlamıştım ki Türkiye´den babam aradı. İçime bir rahatlama geldi. Hemen telefonu açtım. Konuşmamdan sonra eve eşim geldi. Bunu fırsat bilip mutfağa gidip sofrayı hazırladım. Hep beraber yemek yedikten sonra, meyve tabağı hazırladım. Böylece bir günü daha devirmiştik ve ev halkı uykuya çekilmişti. Ben biraz ortalığı toparladım. Sıra masanın üzerini toparlamaya gelince, Aydın´ın matematik kitabını masada gördüm.

      “Düşünmekten kaçtığım şeyler hep önüme mi çıkacak?” diye kendi kendime söylendim.

      Çok yorulmuştum, daha fazla iş yapamadım ve uyumaya gittim. Sabah rüyamda, Leon bir dağın zirvesinde oğlum Aydın´a doğru gülümsüyordu. Oğlumsa terler içinde olduğu halde dağın yarısına bile gelememişti. Bu rüyanın verdiği huzursuzlukla uyandım.

      Oturma odasına gittiğimde, Aydın´ı masanın başında buldum. Yanına oturdum. Bir masanın üzerindeki matematik problemine baktım, bir de Aydın´ın yüzüne.

      “Benim seni kucaklayıp dağın zirvesine çıkarmaya gücüm yetmez ki” diye düşündüm:

      “Sen yine de bu yolu yürü. Ben senin ekmeğini ve tuzunu eksik etmem.”

      (Avrasya Akademi Online Kuray Hikâye Atölyesi, Mart 2020)

      EKRANA DOĞRU

      Tebdili mekânda ferahlık vardır, diye düşünerek yatağından çıkıp oturma odasındaki üçlü koltuğa uzandı. Böylece biraz toplum içerisine çıkmış oldu. Fakat o meydanda bir süredir evin babası tek başına vakit geçiriyordu. Bu yüzden olacak odayı ve içindeki masayı, koltuğu ve kumandayı fazlasıyla sahiplenmişti. Baba, o kadar heybetliydi ki tek başına bir toplumu oluşturuyordu. Koca meydanda görkemli biçimde duruyor, kimsenin yanında oturmayışından dolayı serzenişte bulunuyordu. Odada bulunan oğlan gözlerini yummak üzereydi ki babası çay istedi. Kalktı babasına çay koydu ve tekrar uzandı. Bu sefer babası battaniyeyi istedi. Kalktı bu vesileyle bir de kendine battaniye aldı. Televizyonun sesi oldukça yüksekti. Buna rağmen oğlan gözlerini yummuş, uyumak üzereydi. Babası yine çay istedi. Çocuk kalktı çayı tazeledi ve tekrar kendi odasına çekildi.

      Bu arada kız oturma odasına uğradı. Bir şey arıyordu. Babası neredesin sen, hiç yanımda durmuyorsun dedi. Bunun üzerine kız gidemedi. Oturdu babasına baktı. Babası televizyona bakmaya devam ediyordu. Böyle biraz durduktan sonra kız çıktı. Kendi odasına çekilip yarım bıraktığı diziyi izlemeye devam etti. Evin hanımı mutfakta telefonla konuşuyordu. Televizyon izlemeyi sevmiyordu.

      Film bitti, baba herkesi çağırdı.

      “Yanımda oturun!” dedi. “Hepiniz bir yerlere çekiliyorsunuz.”

      Sonra beklediği vaka sayısını açıklamak üzere ekranda sağlık bakanı görüldü.

      Oğlanla kız hazır birbirlerini görmüşken yarım kalan bir meseleyi konuşmaya başladılar. Baba sesten rahatsız olmuştu, onları susturdu. Bunun üzerine kız sosyal medya hesaplarına daldı.

      Oğlan kalktı, annesi nereye gidiyorsun diye sorunca;

      “Merak etmeyin, yönümü değiştirmeyeceğim. Ben de bir ekrana bakacağım ama kendi telefon ekranıma. Odama gidip film izleyeceğim.” dedi ve odasına gitti.

      Babası sinirlendi. Büyüklere saygı kalmamıştı. Yine de sustu daha birlikte geçirecekleri kaç gün vardı Allah bilir. Oğlu nasılsa yine uğrayacaktı bu meydana.

      (Avrasya Akademi Online Kuray Hikâye Atölyesi Haziran, 2020)

      BİNNUR TÜZÜN

Avusturya

      7 Mart 1963 tarihinde Sinop ilinin Ayancık ilçesinde doğdu.

      İlk ve Orta öğrenimini Karabük’te tamamladı. 1977 senesinde aile birleşiminden yararlanarak Avusturya’daki ailesinin yanına yerleşti.

      On beş yaşında iş hayatına başladığı sırada, eş zamanlı olarak iki senelik ev ekonomisi okudu. Mektupla İngilizce Kursunun yanında, akşamları Almanca, bilgisayar, tekstil ve gıda depolama kurslarına katıldı.

      Gönüllü olarak bazı sivil toplum kuruluşlarının yönetiminde görev aldı.

      Ortaokul sıralarında şiir yazmaya başladı. Bazı şiirleri “Mısralardaki Öykü’m Şiir Antolojisi 5” kitabında yer aldı. Şiirleri Çorum, Ayancık ve Karabük yerel gazetelerinde yayınlandı. Halen Avusturya’da tekstille ilgili bir iş yerinde bölüm şefi olarak çalışmaktadır. İki erkek ve bir kız olmak üzere üç çocuk annesidir.

      Ocak 2020’de Avrasya Yazarlar Birliği online hikâye atölyesine devam etmeye başladı. Yazdığı hikâyelerden bir kısmı Kardeş Kalemler Aylık Edebiyat Dergisi’nde yayınlandı.

      HİKÂYE:

      Sahipsiz Hediye – 17 Ağustos 1999

      Böyle Gelme – Anlamaya Çalış

      İstersek Olur – Önce Can

      Gece Gibi Karardı Her Şey – Umuda Çevir Yüzünü

      Geçmeyen Geçmiş – Değer miydi?

      Henüz Bitmedi- Yeşil Küvet

      SAHİPSİZ HEDİYE

      Otobüsten inmeden gördüm. Çantasını