Onun da hayatı yanmasındadır.
Ömrü az olsa da, kartal inmedi
Dedi, semalarda bir kaynağım var.
Ömrün azlığına sitem etmedi
Ömrü insan gibi başa vuranlar.
“Bu dünya beş gündür” – deyip her yerde
Sağ iken mezara yatanlar davar.
Alnının teriyle birce7 ömürde
Yüz insan ömrünü kazanlar da var.
YÜREK
Yürek odur daim yana,
Od püsküre alevlene.
Od vermezse kalbe, cana
Demek o hiç yürek değil.
O hiç bana gerek değil.
Eğer ki sevinip gülmez
Atmasını kimse bilmez
Çarpıntısı işitilmez
Demek o hiç yürek değil.
O hiç bana gerek değil.
Vatanı için gerekse
Çelik gibi gerilmese,
Toprağına serilmese
Demek o hiç yürek değil.
O hiç bana gerek değil.
Ne yapayım o yüreği –
Yok arzusu bir dileği?!
Yapamazsa o sevmeği
Demek o hiç yürek değil.
O hiç bana gerek değil.
ZATEN DÜNYA DÖNÜYOR
Zamanın değirmeninde taş eridi, kum oldu,
Tarihe attığımız döndü, lazım oldu.
Dünün gerçeği bugün ters yorum oldu,
Niye de ki olmasın, zaten dünya dönüyor…
Çok avlaklar içinde çok avları avladım,
Aşıp taşan arzumu ben artık cilovladım8.
Ben babamı geçtim, geçer beni evladım,
Bu hep böyle olmalı, zaten dünya dönüyor…
Dün doğru bildiğimi bugün yanlış sanırım.
Bazen olur, kendim kendimde kaybolurum.
Her yıl yeni arzu için dönerim, dolanırım
Niye de dönmeyeyim zaten dünya dönüyor…
Çok eğilen gördüm, eğilemeyecek başları.
Sular duruldu, gördük dibindeki taşları
Adresini değişti daha dünün alkışları;
Niye de değişmesin, zaten dünya dönüyor…
Nasıl döner bu devran, nasıl döner bu gidiş,
Köpeklere bakıp tavşanlar da gülermiş.
Dünya kurulalı beri her şey değişilirmiş,
Değişmesin ne yapsın, zaten dünya dönüyor…
Ebedî dünyada ben ebedî sanmadım,
Bir ateşe tutuştum, bin ateşe yanmadım,
Putlar geldi ve gitti, birine inanmadım.
Neden inanayım ki zaten dünya dönüyor…
Döndükçe bu dünya, yok da dönüp var olur,
Kuruyan pınarlardan sular yine car olur.
Bu dünyanın iyisi de, kötüsü de tekrar olur,
Neden tekrar olmasın? Zaten dünya dönüyor…
Bin bin yıllar bu dünya böyle dönüp dursa da,
Bir yuvanın bülbülü bin budağa konsa da,
Aylar, yıllar, mevsimler birbirini dansa9 da,
Değişmezdir akidem, çok da dünya dönüyor,
Ne kadar isterse, bin o kadar durup döne,
Karşıma kâh şer çıka, kâh iyilik yuvarlana.
Çarkı felek isterse bin kez ters dolana,
Akidemi hiç kime değişemem ben yine.
Akıl başka, yürek başka
Birbirine benzese de,
Yel başkadır, külek başka10.
Kokusu hoş, rengi de hoş
Gül başkadır, çiçek başka.
Her diki yokuş sanma, gel,
Her meyi meyhoş11 sanma, gel.
Her uçanı kuş sanma, gel
Kuş başkadır, böcek başka.
Her derdine ortak benim,
Her acıyı ten bölenim,
Sen çekensin, ben gelenim
Gemi başka, yedek başka.
Hakkın yolu – kendi yolum,
Eğilmeyen doğru yolum,
Hayırla şer – sağ kolumdur
Şeytan başka, melek başka.
Bir dileğe ben aşılandım,
Kâhkazandım, yağmalandım,
Ömrüm boyu parçalandım
Akıl başka, yürek başka.
Dilek oldu benim adım,
Çözülüverdi kol – kanadım
Yetmedi sabrım, inadım
Emel başka, dilek başka.
KENDİMDEN NARAZIYIM 12
Tabiatın gönül açan
Bin rengi, bin sesi var.
Her gönlün bin arzusu,
Bin renkli nağmesi var.
Bu arzular, bu nağmeler,
Bu sesler bir saz gibi –
Benim solgun sözlerimde
Hiç dil açabildi mi?
Hissim derin, sözüm solgun,
Kalbim geniş, sinem dar.
Benden önce doğmuş
Sinemdeki duygular.
Yanlış atılan adımları
Sonradan anlarım;
Bakıp vicdan aynasına,
Kendimi danlarım13.
Siz ey yanlış adımlarım,
Beni derde saldınız
Ben sizinle savaştıkça
Her gün daha çoğaldınız.
Ben