O günden hep ölçer biçer anneler.
Şiir de okur, şarkı da söyler,
Besteci anneler, şair anneler.
Dayanır her azaba o bile bile,
Yaşar hep sırrını dökmeden dile.
Bazen de kaldırıp zehri bile,
Şerbet yerine içer anneler.
Unutup yılların yorgunluğunu,
Hayatta dinçliği, evde uykuyu:
Sevincin azını, gamın çoğunu,
Yükün ağırını seçer anneler.
Hiç kendim de bilmem Hüseyin, niye?
Başımın dumanı çekilir göğe,
Toprağım annesiz kalmasın diye
Toprağın koynuna göçer anneler.
BENİM OYUM BARIŞA
Benim oyum barışa –
Milyondan biri tek –
Bırakın, bir daha ordular
Yüz yüze dayanmasın.
Benim oyum barışa –
Bombaların sesinden
Beşikteki bebekler
Haykırıp uyanmasın.
Benim oyum barışa –
Büyük köyler, şehirler
Yıkılıp dağılmasın
Toz duman içinde.
Benim oyum barışa –
Eski abideleri
Yerle yeksan etmesin
Toplar bir an içinde.
Benim oyum barışa –
Ak saçlı anaların
Gözleri yaşla dolup
Kalbi darda kalmasın.
Benim oyum barışa –
Gencecik kızlar, gelinler
Bakıp bakıp yollara
İntizarda kalmasın.
NEBI HAZRI
(1924-2007)
Halk Şairi, Sanat Adamı. 1945 yılında Azerbaycan Yazarlar Birliği üyeliğine seçilmiştir. Yıllar ve Sahiller (1969), Nesiller – Asrlar (1985), Beyaz Şimşekler (1986), Toprak Sana Yemin Ederim (1989), Ömür Çınarından Yapraklar (1995), Yüzyılın Kanlı Gelinciği (1996), Peygamber (2000) vs. gibi yirmiden fazla kitap yazdı. Şiirleri Rus, İngiliz, Fransız, Alman, Çek, Arap, Türk, Leh, İspanyol, Macar ve eski Sovyetler Birliği cumhuriyetlerindeki tüm halkların dillerine çevrildi. Nebi Hazri bağımsız ülkemizin yüksek devlet ödüllerini – Şöhret ve İstiklal madalyalarını almıştır.
İKİ SES
Seversin…
“Hayatım” diye seversin
Seversin… sevinir gözünde cihan.
– Hadi söyle, sen onu neden sevdin?
– Sev onu, o senin, sen de onunsun!
Sevmezsin…
Uykun çekilir göğe,
Hayale çevrilir o yıllar, o kız.
– Hadi söyle, neden sevdin o kızı neden?
– İyi ki o kızla siz ayrıldınız!
Yazarsın…
Alnında ter tane tane…
Dost gibi eline yapışır ilham!
– Hadi söyle, neden yazdın, o şiiri neden?
– İyi ki o şiiri yazdın bu akşam!
Yazmazsın…
Kalbinde kalır sözlerin,
Arzu derin olur, mısralar da sığ.
– Hadi söyle, neden akşamın boş geçer senin?
– Günde de yazılmaz…dinlensene biraz
İki ses…
Anlamlı bir âlem gibi
Geçersen böylece dünya yüzünden.
Bir ses savcı,
Birisi avukat mı?
Arada ebedi sanık da sen…
Bir tek umut kalsın
İstersen sessizliğe sarılsın cihan,
Bir şey yok, al benden gülüşlerini…
Al benden ömrümde ebedi kalan
O ani, o ani görüşlerini.
İstersen, bırak da olsun! Ne konuş, ne dinle!
Al şimdi güzel günleri benden.
İstersen bir sabah bana verdiğin
Sadakat andını al geri benden.
İstersen, al benden düşünce gölge
Yeşil ormanların fısıltısını.
Bizi özleyen sahille birlikte,
Al benden denizin pırıltısını.
Fakat soğuk bakma bana sen genden3, güzel!
Sensiz güneşsizdir bu gök, bu toprak.
Her şeyi, her şeyi al benden, güzel,
Bir tek umut kalsın bende de ancak.
Umut – bir dünyalık sükût içinde,
Bir dünyaya değen gülüşlerindir.
Umut – bir şimşeklik bulut içinde,
O ani, ebedî görüşlerindir…
DENİZ… GÖK… AŞK
– Denizi hediye veririm sana…
Ben dedim, sen baktın, sen gülümsedin.
Göklerin şafağı düştü yüzüne.
– Ben ise… gökleri veririm – dedin…
Ayrıldık bu tuhaf hediyelerle,
Gökler aşkım gibi bana azizdir.
Ayrıldık denizle, ak dalgalarla,
Nasıl götürürsün? Deniz denizdir
Denizi verdim ki sana hediye,
Geldiğim sahile gelesin bir de.
Beni görmeyende o benim – diye,
Benimle konuşup gülesin bir de.
– Eğer görüşmesek, bize dağ olur,
Dediydim, kaç defa böyle dediydim ben.
Deniz sahiline dönebiliriz,
Göklerin sahili var mı, gideyim ben?!
Düşündüm,