Bir odanın köşesinde
Bağrı yanık bir günde başı kesilen ömrün
Su gibi millenmekte
Pencerenin perdesinde nefesin yellenmekte…
Selam, Memmed İsmayıl, selam yetim gardaşım!
Yaman karıştı başım. Bağışla nerde öldün,
Nerde kaldın bilmedim.
Hani bizi ayıran talih: O el, o gayçı,66
Candan can ayrılırmış, can kimdi? Beden kimdi?
Bizi nerde ayırdı gafil yollar ayracı,
Kimdi vatanda kalan, gurbete giden kimdi?
Tutmaya ümit yeri gezme el var, etek yok,67
Ne ileri, ne geri, geçmiş var, gelecek yok.
Bilirim sevmediler sevdiğin kızlar seni
Dağlanmış sinesinde kavallar sızlar seni…
İçinde Nuh Nebi’den kalma beş on hatıra
Üç beş yaralı mısra veya söz kırıntısı,
Kim ala, kim götüre…
Boynuna alır mı acaba bu suçu gurbet,
Gurbet nere, sen nere, kalemin ucu gurbet…
Ben gayrete sığındım, sense uzak gurbete…
Gelmedim seni dağdan dağa salan kederin,
Kaderin arkasınca
Ölüm ayak basınca…
Susuyor mu göğsünün altında kış yarası
Hele işin orası,
Alası, aparası kaza ve kader seni.
Bir zaman seni sevenler saldı derbeder seni.
Gurbet: Örümcek toru!
Sığındığın dört duvar her gün andırır goru68
İçinde hasret koru
Koruya bildiğince vatan hissini koru!
Vatan: Zaman içinde yolundan azmış diyar,
Talihsiz talihini şeytanlar yazmış diyar
Uzak hatırasıyla yaşamak geçmişleri,
Bu uğursuz işlerin, uğursuz gidişleri…
Durumuyla zamanın gözlerinden yaş salan,
Vatan gurbet arası kaderi, çaşbaş salan,69
Sen ey ana vatanın üvey evladı, Memmed!
Ağzı yanmış dünyanın ağzının tadı Memmed.
Bile bile her şeyin hasrette yittiğini
Sen niye tora düştün?
Ne yandan kovdularsa fırlanıp ora düştün
Ne sever sevdiklerin, ne nefret ettiklerin…
İzini azdırmakta ardından gittiklerin..
Dert ortağın öldü mü, nerde suç ortakları?
Ne özünü özleyen bir güzel bulunacak,
Ne sözünü gözleyen okuycu70 dudakları…
Götüren götürürse, gitmeyen nasıl gitmez,
Ne avrat, ne uşaklar, ne ananın mezarı
Gurbetten geçmezsen
Gücün özüne yetmez…
İt gibi itibarsız vaktin zaten kırıktı,
Gurbet de gurbet değil, bir deli haykırıktı…
Her yalancı umudun zaman imiş bir yudum
Ak sakalın, ak saçın, zamana ihtiyacın
Zaman koca bir keder çekebildiğin kadar
Mısraların zamandan koparılan parçalar,
Gönülleri parçalar.
Nerde kılıca geldin, bir yana varamadın,
Sözün dalınca geldin, alıp aparamadın…71
Kurt gibi kuduz olur dert acıktığı yerde,
İyi ki vatan var unutulduğun yerde.
İçimizde öldürüp biz sana ağı(t) dedik
Zaman, yazın yüzüne güzleri hasret çeker.
Çeker, yılanı kurşun, şairi gurbet çeker,
Ölen duygularına Mekke toprağı dedik…
Yetmez mi dert çektiğin hayat terazisinde,
Ne geceye iliştin, ne de sabaha çıktın.
Vatan gurbet arası bu ölüm gezisinde
İki arada kalıp ne yanda yoka çıktın?72
Yitik yitiği bulmaz, yitiren boyun büker,
Damlaya damlaya göl olur damlalı katrelerden
Evlatların don diker
Senden onlara kalan
Yalan hatıralardan…
Yadı gör, yakın dözer, burda bakım, görüm yok73
Bu baht, kader benimse sırtına almaz seni.
Benim Tanrı’dan gayrı sığınacak yerim yok,
Tanrı salmazsa kimse, yâdına salmaz74 seni…
Adı Batmış
Biraz payızın75 sonu,
Ve… Sonra bütün kışı…
Yüreğime dokunur,
Bir ananın kargışı…
Bu dertlerin, bu da sen,
Bu da donakalan kış:
Niye cevap vermezsin,
Eye!76 Ey adı batmış…
Anam, zaman karıymış,
Kulaklara kurguşun.77
İki başı varıymış
Belki de bir kargışın…
Süründüm dizin dizin,
Sonra kanat çıkardım.
Ben ki çetin cevizin
İçinden ad çıkardım…
Yer gurbet, ben tedirgin,
Kırılan kanadımdan.
Öyle battı ki, bir gün,
Adım çıktı yâdımdan.
Kime çatar gileyim,78
Emanetimi getir.
Kimim var, kime deyim
Batan adımı getir.
Hani yâdın, yakının,
Var