Bu arada, İtbay’ın kibarlığı, güzel sözleri ile sıcak karşılaması, elbette ki Askar’ı şaşırtmıyor. İtbay’ın kendisini istemediğini ve hoşnut olmadığını bilmesine rağmen, yöneticinin bu niyetini açıkça bildirmemesini Askar anlayamıyor. Fakat bunlar da İt-bay tarafından boşuna yapılmış hareketler değil. Bu hareketler, yöneticinin çıkarcılığının belirtisi olarak ortaya çıkıyor. Şu aşağıdaki satırları okuyalım:
“Baysakal, bir İtbay’a, bir Askar’a yalvaran gözlerle baktı. Daha önce İtbay ile Askar’ın birbirlerine böyle kötü baktıklarını fark etmemişti.
Baysakal, Askar’dan korkardı. Daha doğrusu, genel olarak Rusça bilen insanlardan korkardı. Ona göre, Rusça bilenlerin hepsi hakkını arayabilen kimselerdi ve hukuktan anlayan insanlar da tehlikeliydiler. Askar gücenirse bir yolunu bulup İtbay’ın çaresine bakar diye düşündüğü için, Askar’a yalakalık yapardı ve başkalarının da ona saygı duymalarını sağlamaya çalışırdı.” [60, 41 s].
Romanın bu parçasını boşuna örnek göstermiş değiliz. Bazen kahramanın karakterini ortaya çıkarmak için diyalogdan sonra aktarılan yazar fikirlerinin de önemli yere sahip olduğunu belirtmek isteriz. Baysakal ile İtbay baba oğul olduklarından, onların Askar ile ilgili bakış açıları buradan çıkmaktadır.
Sabit Mukanov, kahramanlarının birbirlerine olan çeşitli niyetlerini ve düşüncelerini açığa çıkarma konusunda boş yorumlar yapmaktansa, bunu diyaloglar içerisinde veya düşünce aktarımı aracılığıyla ulaştırma yöntemini de sık kullanır. Sebebi, ‘Dil, insana ait karakterin bir yanıdır. İnsan karakteri ise psikolojik ve sosyal gerçeklik olarak sayılmaktadır.’ [49, 17-58 ss] değil mi!
…
Askar ‘eşyalar bulundu’ diye, müjde istemeden önce, Şerbanidze böyle sual sorarsa, İtbay hemen kötülemeye başlamıştı bile; müjdeyi sevinerek istemiş gibi olan Askar’ı kötülemeye kıyamayarak:
“Fena delikanlı değildir.” dedi.
“Ya, öyle mi? Fakat onun hakkında zenginleri sevmiyor, yoksulları sever diyorlar ya.”
“Öyle yanları vardır.” dedi İtbay, Şerbanidze’nin o sözlerine önem vermeyerek. [60, 182 s]
…
Romanda böyle ek bilgiler veren kahramanların kısa konuşmalarını Ğ. Müsrepov eserlerinde karşılaşılan diyaloglara benzetip İtbay ile Şerbanidze’nin bu küçük diyaloğunu ayrıntı diyaloğu diye adlandırdık.
Askar ile İtbay hiçbir zaman açıkça tartışmadılar. İtbay’ın Askar ile ilgili çıkarları olduğundan inatlaşmadılar. Farklı sınıf beklentilerine sahip olmalarına rağmen, İtbay ona için için saygı duyardı. Fakat onların düşünceleri ve bakış açıları birbirine çok uzak olduğundan, Askar ile İtbay hakkında, hiç anlaşamayan iki zıt fikirli insan demek mümkündür. Askar’ın güvendiği devlet hukukuyla adalet sistemi iken, İtbay’ın güvendiği şey, hukuku elinde bulunduranların harama yönelen nefisleri, aile ismi ve kalın cebidir.
Sabit Mukanov, kahraman portresini tasvir etme sırasında karakterin konuşmasına büyük önem verir. B. Maytanov: “Kahramanın hareketleriyle konuşmalarında belli bir bağ olmalıdır. Erkek, kadın gibi, kadın da erkek gibi konuşmamalıdır. Ya da bilim adamı çoban gibi, çoban da bir bilim adamı gibi konuşmamalıdır.” [62, 262 s] demiştir. Yazar, böyle bir talebi sıkı sıkıya uygulamıştır. Mesela, İtbay portresini tasvir ederken, kahramanın kısacık bir konuşmasından onun dünyaya olan bakış açısını hemen fark ettirir. İtbay gibi İtbay’dan başka kimse konuşamaz. M. Hasenov ‘S. Mukanov ve Folklor’ adlı çalışmasında İtbay’ın şu düşüncelerini örnek olarak göstermiştir: “Çar’ın bakanının önünde Askar Rusça pohpohlayarak, güzel güzel konuşursa, sadece benim değil, bütün Kazak halkının şerefi ve morali yükselmez mi?” [60, 147 s] der. Gerçekten de konuşanı belirtmesek de bunun İt-bay olduğunu hemen anlamak mümkündür. Bu sözlerde İtbay, kendi kibrini, yalan gururuyla ‘ben buradayım’ dercesine aşikâr eder. Bununla birlikte, yerinde kullanılan sözler de az değildir. İtbay’ı överek destekleyen aksakal, kara sakallıların önünde ‘ben değil’ diye konuşması mümkün olmayabilir. Çünkü İtbay, bütün Kazaklardan kendini her zaman üstün tutan, atalarının elinden asla yönetim düşmemiş, gerçek kibir sahibi yöneticidir. Oysa ‘konuşurken ağzından bal damlıyor’ diye söylenecek deyimin yerine yazarın ‘pohpohlayarak, güzel güzel’ kelimelerini kullanması, İtbay tarafından söylendiği için, burada hem yerinde hem de uygun olmuştur.” [63, 118-119 ss] der. Ayrıca yazar, İtbay’ın yaradılışını, konuşmaları ve hareketleri aracılığıyla açıkça gösterebilmiştir. İtbay, kendisinin zayıf tarafını iyi bildiği için, ‘ağırlığının kaybolduğu yerlerden uzak duruyor.’ O, Askar’dan aslında nefret etse bile, ne çarın ne de bakanlarının önünde kendi değerini düşürmemek için Askar’ın “Ruslar değil, sıradan memur gibi küçük yöneticilerden de Rus dilini daha iyi bildiğine” inanarak, onu kendisiyle birlikte Petersburg’a götürür. İtbay’ın Askar ile ilişkisinde hiç gerçeklik payı yoktur. Yöneticinin ikiyüzlü sureti, onun tüm hareketlerinden belli olmaktadır. Fakat Askar, onun yalana dayalı ilişkisini ilk etapta fark etmez.
Askar, aralarında dostluk ilişkisi bulunmayan İtbay’ı aslında sevmemektedir. Yine de durum ne olursa olsun, diplomatik yollara baş burarak rakibine oldukça adil davranır. Mesela, aşağıdaki diyaloğa dikkat edelim:
…
Askar biraz oturduktan sonra, bulunan eşya için sevinmese de, İtbay ile düşmanlık duygularını azaltmak niyetiyle, sessizce İtbay’ın yanına gider. İtbay da evindedir.
“İteke, müjde!” dedi Askar, kapıdan girerken sevinmiş gibi yaparak.
İtbay, düşmanlık göstermeden Askar’a soğuk bir bakış attı.
“Kaybolan eşyanız bulundu.” diye ekledi Askar.
“Nereden?” dedi İtbay, şaşırmışçasına yerinden fırladı.
“Kayıp bürosundan haber verdiler demin!”
“Eyvah, gidelim o zaman hemen!”
“Müjdemi söyleyin!”
“İstediğin olsun! Eyvah, gidelim!” [60, 181 s]
…
Askar ile İtbay’ın bu kısa konuşması, duygusal ve etkileyici türdeki haber niteliğinde günlük diyalogdur. Aradığı sandığın bulunması, İtbay için sevinçli bir haberdir. Sevincinden İtbay, Askar ile kırgın olduklarını da unutur. Askar’ın da istediği şey budur. Petersburg şehrine gittiklerinde İtbay’ın çar için götüreceği değerli sandığı çaldırdıktan sonra gösterdiği zulüm yüzünden Askar, kaybolan eşyanın kayıp bürosundan bulunduğunu söylemeyerek onu cezalandırabilirdi. Fakat o insanlık gösterdi. Kendisine ve yakınlarına zulmeden insana affedici şekilde davranmak gerektiğini gösteren hareketi, herkeste bulunmayan insani özelliğin Askar’ın karakterinde bulunması, esas kahramanın âlicenap insan olduğunu göstermektedir.
Yukarıda verilen diyalog örnekleri, Ğ.Müsrepov eserlerinde karşımıza çıkan kısa diyaloglarla aynı özelliklere sahiptir. Kahramanların ani durumlardaki portresini göstermede yazar, kısa şekilli diyaloglara çok ağırlık vermiştir. Mesela, İtbay ile