Öyküde işlenen sevgi izleği, ailenin biraradalığını sağlayan ve bireyi sağaltan bir itkidir. Sevgi, öykünün merkezinde olan başkişi çevresinde kendini gösterir. Sevgi izleği, annesinin başkişi Asılbek’e koşulsuz duyduğu sevgide görülür; “Asıl mı geldi, Yavrucuğum. İkisi de beni ortaya alarak öpüyor, okşuyordu, babalık annelik merhametiyle sardılar. Annem aceleyle başımdan su dolaştırarak yere döktü ve eve aldı beni” (H.İOİ.: 28). Oğluna kavuşan kadın, merhametiyle onu sarıp sarmalar. Merhamet sevginin tamamlayıcısıdır. Asılbek’in evine döndüğünde ailesi tarafından içgüdüsel bir sevgi ve özlemle kucaklanması, karşılık beklenmeden duyulan sevgi ediminin göstergesidir. Bireyi sağaltan sevgi evrensel bir değeri kesinler. Yaşamın karanlık anlarının karşısında özneyi nesneye yaklaştıran da sevgi edimi olur. Sınavdan geçemeyen Asılbek’in, babası tarafından ötelenmesi karşısında, anne şefkati ve sevgisi sarıcı/kucaklayıcı yapısıyla görülür; “annem alnımdan okşayarak, kurban olayım, zayıflamışsın, hastalandın mı yoksa. Babanı boşver her zamanki alışkanlığı. Okumazsan da bir şey olmaz yeter ki canın sağ olsun.” (H.İOİ.: 28) Oğluna karşı sıcak, içten bir sevgi duyan kadın onun sınavı kazanamamasını bile oldukça doğal karşılar. Annelik içgüdüsüyle oğluna kızamaz, teselli eder. Annenin bu koruyucu yaklaşım tarzı, anne arketipinin görüngüsüdür. Kökleri mitolojik söylencelere kadar giden anne arketipi “kadının büyülü otoritesini, aklın ötesindeki ruh yüceliğini, ayrıca seven, koruyan, büyüten ve doğurgan olan her şeyi hatırlatır.”168 Söylencelerden, günümüz anlatılarında yansıma alanı bulan anne arketipi “koruyan, büyüten” yapısıyla öyküde kendine yer bulur. Asılbek’in annesi de oğlunu koşulsuz bir sevgi ile bağrına basarak, onu koruyucu bir yapıyla kucaklar.
Öyküde geçen aşk kavramı ise, başkişinin kendilik değerlerini keşfetmesinde rol oynar. Asılbek’in Dilde’ye olan aşkı ondaki değişimin de ana sebebidir; “kızın gülümsediğinde inci gibi bembeyaz dişleri gözüküyor, kar gibi beyaz yüzü, gece karanlığına benzeyen uzun, örülmüş saçları, elbisesi de nazik bedenine çok yakışmış. Gönlüme hoş geliyor, gözlerimi çekiyor sürekli bakıyorum” (H.İOİ.: 58). Aşk insanın bakış açısını değiştiren ruhsal bir değişim unsurudur. Bireyin yaşadığı olumsuzlukları savuşturur ve onu özününe döndürür. Asılbek de hayatın üzerinde hissettiği baskısını âşık olduğu kızdan gözlerini alamayarak unutur. Barthes’ın aşk için söylediği; “dilimle her şeyi yapabilirim ama bedenimle yapamam. Dilimle gizlediğimi bedenim söyler.”169 ifadesi Asılbek’in içinde bulunduğu durumu özetler. O âşıktır ve bakışlarıyla da bunu gizleyemez; “Dilde’ye bakınca herkes bana “ne diyecek bakalım” der gibi beni gözleriyle süzüyorlar. Ne kadar kendimi tutarsam da kalbim yerinden kopacakmış gibi hızlı çarpıyor” (H.İOİ.: 63). Heyecan unsuruyla birlikte anılan aşk kavramı, insanı aşkın olana götüren bir dönüşüm aracıdır. Bireyselleşme deneyimi yaşayan Asılbek de âşık olduğu andan itibaren algısal bir farkındalık yaşar. Hayatın kötücül anlarını geride bırakır ve kendi oluşunu gerçekleştirmek için daha güvenle ilerler.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.