“Başkurt edebiyatına Dinis Bülekov’u veren Meleviz rayonunun Arıslan köyü Başkurt halkının tarihinden ayırıp alınacak bir bölümü. Ona ünlü Arıslan batır temel olmuştur. Onun oğlu Kinye Arıslanov, bizde Emelyan Pugaçev’in en yakın ve en seçkin yandaşlarından biri olarak kabul edildi. Burada tarih, ak balçıkla hayatı temizleyip ruhî bir kâmilliğe çağırmakta. Yaşamı her hâlükârda süslemeyi başarabilen bir halk buradaki. Bunları söylememin sebebi, Dinis Bülekov’un hangi muhitte eğitim gördüğünü, kimlerden ders alarak yetiştiğini göstermek içindi sadece. Şuna çok inanıyorum. Nerede yaşarsan yaşa, ne kadar hünerli olursan ol, beraber doğduğun neslin çocuğu olarak kalacaksın. Yazarların hayatında bu bilhassa açık bir şekilde görünmektedir. O, dünyaya hemşehrilerinin gözleri ile bakar; kahramanları, onların sesi ile konuşur, onların karakterini ve hareketlerini tekrarlar. Hemşehrileri ile kitap kahramanları arasındaki bu benzerlik de kardeşlikten daha yakındır ve edebiyat için bu iyidir.” 14
Rafikov’un yukarıdaki değerlendirmelerine yakın bir diğer değerlendirme de Vitaliy Smirnov’a aittir. Simirnov; “Kahramanlar, yazarın “yakın arkadaşları”, onların sıkıntıları onun sıkıntılarıdır. Hikâye edenin kendisi gibi insan olmayı başarabilen ve bunu koruyan kişilerdir. Kahramanlar, gündelik yaşamın içinden seçilmiştir.”15 yorumunu yapmış; Bülekov’un kişiliği ile eserlerinde yer alan kahramanların öne çıkan özellikleri özdeşleştirilmiştir.
Ayrıca, “II. Dünya Savaşı bittiği yıl, bir yaşına gelmiş olan Dinis babasını hiçbir zaman görmemiş, sadece fotoğraflarından tanımıştır.”16 Bu durum, yetim olarak büyüyen Bülekov’un eserlerinde, savaş ve savaşın insanlar üzerindeki tahribatı, ahlaki problemler gibi konuların geniş yer tutmasının sebebi kabul edilmiştir.
Yazarın yaşamı ve eserlerindeki kahramanlar arasında bağ kuran Bulat Rafikov ve Vitaliy Smirnov gibi, Bülekov’un eserlerinde farklı karakterler yer alsa da genelde kahramanların yalnızlığının ve üzücü kaderlerinin vurgulandığını belirten filoloji profesörü Zinnur Nurğelin17 de, “Yäşǐn Atqan İmän” (Yıldırım Düşen Meşe) hikâyesindeki Zebir’in yalnızlığında, yazarın yalnızlığının önemli bir payı olduğunu öne sürer.
Yazarın eserlerinde yer alan kahramanlardan pek çoğunun güçlü bir ruha sahip, iyi kalpli ve dramatik bir kadere sahip olduklarını ifade eden; bu dramatik kadere sahip olanların pek çoğunun da kadın olmasını ilginç bulan Robert Bayımov18, Bülekov’un eserlerinden “Awılımdıŋ Aq Ǚyźärǐ” hikâyesinde cepheden dönen Geyzulla’yı, “Qıyırsıq Ay” (Bir Parçacık Ay) povestinden Sıntimir’i; hikâyelerinden “Qǔyǔp Yawa Yamğır”’ (Şiddetli Yağıyor Yağmur)’dan Eklime’yi, “Ğümǐrkäyźär Tǚş Kǐwǐk” (Ömürler Rüya Gibi)’ten Merfuğa’yı; povestlerinden, “Qıŋğıraw Säskä”den Reyse’yi, “Qıştıŋ Täwgǐ Kǚnǚ” (Kışın İlk Günü)’nden İşbike’yi, romanlarında belirgin karakterler olarak “Kilmǐşäk”te Bibinur ve Nefise’yi, “Ğümǐr Bǐr Gǐnä”de ise Kemeriye, Sibeğetullina ve Roza’yı örnek olarak göstermektedir.
Fenil Küzbekov’un düşünceleri de Bayımov’un görüşlerine yakındır. Küzbekov, Dinis Bülekov’un eserlerinin genelinde gençlerin hayatını şekillendirecek düşüncelerin yer aldığını ve eserlerin merkezinde ideal sayılabilecek kişilerin yer almasının tesadüf olmadığını vurgular. Bülekov’un ilk eseri “Qŭyaş Yarsığı” ve yazarın son eseri olan 1995’te yayımlanan “Tıqrıq Başı – Bǐźźǐŋ Bilämä” (Çıkmaz Sokağın Başı Bizim Malımız) adlı eserlerini örnek olarak göstererek yazarın eserlerinde yer alan kişiler için şöyle bir değerlendirme yapar: “Onlar, her zaman yükseğe, yıldızlı göğe kanat çırpan, gururlu, sadece dış değil iç güzelliğe de sahip olan kişilerdir.”19
Eleştirmen Fenil Küzbekov, Bülekov’un eserlerinde karşılaşılan kahramanların genelde, mücadeleden kazanan rolüyle çıktığını belirterek, “hayatın güneşli” tarafında yaşayan kahramanların bu özelliklerini yazarın eserlerinden şu örnekleri vererek açıklar:
“Hemit (Upqın Sitǐndä Bǐyǐw) ile Akbulat (Tıqrıq Başı – Bǐźźǐŋ Bilämä), savaşta kaderi belirlenen Geyzulla (Awılımdıŋ Aq Ǚyźärǐ), genç sevdiğini endişelendirmemek için yağmur çamur demeden onun yanına gitmek için acele eden Gefür (İŋ Ŭźǔn Tǚn), hazinenin mallarını korumayı namus borcu bilen Meselim (Bǐr Tǔq Bǔyźay) (Bir Çuval Buğday) gibi karakterler, hikâyelerde felaketle karşılaştıkları anlarda iyimserlik üstün gelir. Savaşçı Azamat sevdiğinin ölmüş bedenini faşist tankının ezmesine izin vermez (Şarlawıq). Ressam Sınbulat Karağurov, kalp krizi geçirdiği hâlde büyüleyici bir tablo ortaya çıkarmak için kendinde güç bulur (Şäfäk Miźgǐlǐndä). İlk aşkını ömrünün sonuna kadar unutmayan doktor Zeynep, annesinin terk ettiği bir sabinin ölümünü kolay kolay kabul etmez (Harı Handuğas Balahı).” 20
Bülekov’un eserlerinde geçen yer adlarında da yazarın doğduğu yer olan Meleviz ilçesine bağlı Arıslan köyünün özelliklerinin görülebileceğini belirten Ravil Bikbayev bu görüşünü şu cümlelerle ifade etmektedir:
“…Dinis Bülekov, Meleviz ilçesinin Arıslan köyünde, sokaklarına Kinye kahramanın izlerinin oyulduğu bir yerde, herkesi ilk görüşte kendine âşık edebilecek kadar güzel olan Nögöş boylarında doğmuş ve büyümüştür. Burada Nögöş, Ural Dağları’nın yüksekliğine, Başkurt bozkırlarının genişliğine ve güzelliğine katılır. Onlar, yazarın gönlünde ilahî bir ışık olarak açılmıştır. Bunun için de onun nesrini tabiatın dışında düşünmek imkânsızdır, çünkü tabiat onun eserlerinde asıl kahramanlardan birisidir. Eserlerindeki yer, su isimlerine dikkat ediniz: Kǐyäw qaşı (Damat Kaşı), Aqtübä (Aktepe), Käläş küźǐ (Sözlü Gözü), Balşişmä (Balpınar), Yǚźşişmä (Yüzpınar) Köyü, Yämbirgän (Güzellik Veren) Köyü, vb.21
Bayımov, yazarın ilk hikâyelerinin özelliğini, hikâyelerin adlarından da anlaşılabileceğini belirterek “Xıyal mǐnän Ŭsraşıw” (Hayalle Karşılaşma), “Täwgǐ Hǚyǚw, Täwgǐ Yaratıw” (İlk Sevgi, İlk Aşk), “Hulımaś Säskälär” (Solmaz Çiçekler) örneklerini verir ve bu hikâyelerin kahramanlarının da romantik ruhlu, temiz kalpli, dünyaya âşık hayaller olduğunu ancak, bunun Bülekov’un eserlerinde asıl tema olmadığını yazar. Bu konuları, Bülekov’un henüz yazarlığın başında olmasına bağlar22.
Bayımov, Dinis Bülekov’un hikâyeleri, povestleri ve romanlarının konularına göre tasnif edildiğinde ikiye ayrılabileceğini belirtir. Bayımov’a göre yazarın eserlerinde temelde iki konu ele alınmıştır. Konulara göre de bu tasnifin bir tarafında “Yäşǐn Atqan Kǚn” (Yıldırım Düştüğü Gün), “İŋ Ŭźǔn Tǚn”, “Ğümǐrkäyźär Tǚş Kǐwǐk”, “Qıştıŋ Täwgǐ Kǚnǚ” gibi hikâye ve povestleri ve “Kilmǐşäk” romanı bulunmaktadır. Bu eserlerin merkezinde genelde güçlü bir ruha sahip, gururlu, “ideal”