Uluşur dağda aç kurtlar
Bir kuş olurdu bir deve
Bacadan geçen bulutlar
Vurulmuş küçük şehzâde
Düşmüş doru küheylandan
Kimseler gelmez imdâde
Baykuş ötüyor ayvandan
Ninem nerde nerde masal
Ağzından bal akardı bal
Benim aslan çocukluğum
Yollar ayrıldı hoşça kal
BIZIM ELIN KIZLARI
Hey kızlar
Bizim kızlar
Ya ayva, ya narsınız
Karagün çıraları
Mum gibi yanarsınız
Hey kızlar
Bizim kızlar
Mübarektir adınız
Elif, Döne, Emine
Gençliğe doymadınız
Açık olsun bahtınız
Hey kızlar
Bizim kızlar
Yurdumun semasında
Adsız yıldızlarsınız
Rüzgârda bir saz gibi
Ne diye sızlarsınız
Hey kızlar
Bizim kızlar
Yemen’de, Bingâzi’de
Bir cephede biterdik
Bereket siz varsınız
Yaylada pınarsınız
ELIF
Köy dağların ardında kaldı
Bir gün çıktım yel yepelek
Köy dağların ardında kaldı
Türküleri unuttum
Gitgide ıradı kağnı sesleri
Bir daha uğramadım
Hâlbuki Elif’e sözüm vardı
Hiç varmadım
Kız dağların ardında kaldı
Sanırım
Özlemiş, özlemiş, alışmış Elif
Artık çoluk çocuğa karışmış Elif
Bilirim ardımdan atıyorlar
“İnsanoğlu çiğ süt emmiş emmoğlu
Sözü savı m’olur?
Mümkünü yok,
Dönmez artık
Dönmez o!..”
ŞIMDI
Soluyorsun,
Duyuyorum kaç gün öteden,
Ipılık,
Pembeli düşler içinde
El ayak çekilmiş geceden
Uyuyor olmalısın.
Ben saatin tik takını sayarken
Tan atıyor.
Üstün açılmış hafiften
Dağları unutup örtmek istiyorum.
Bir ıslak serinlik sabahları
Üşüyor olmalısın.
Küçücüktün,
Tüy gibiydin o günler
Can ağacım
Her sabah güne karşı
Biraz daha boy atıp
Büyüyor olmalısın.
PRENSES
Tebdili kıyafet gezer kız,
Sınamak için prensi,
Gören çingene sanır,
Kirli çöplüklerde bir şeyler arar;
Ellerine batar cam kırıkları,
Paslı tenekeler, eğri çiviler,
Hastâne artıkları,
Elleri kanar;
Siler nar çiçeği entarisine,
Kız ağlar!..
YORGUN ECEMIZ
Bu şiir, yüksek sesle okunmak için değil; bir küpeli kulağa fısıldanmak için yazıldı.
O yıllarda sen,
Bir ince kızdın daha,
Krizantemler kadar taze
Aynı pencereden baktık yıllarca
Eşyaya ad, kuşlara kanat taktık
Başladılar pervâze
Gökyüzünü biz boyadık maviye
Yamaçları çiçeklerle donattık
Mavi, yeşil, mor
Böğürtlen toplarken elim kanadı
Hâlâ kanıyor
…………………..
Kuş ayaklı, saz benizli ecemiz
Niye soldu yüzün, gözlerinde nem
Şen nağmelerinle dolsun gecemiz
Söyle türkümüzü kaldığın yerden
ÜÇ GÜMÜŞ TÜY
Mevsim bahar
Hava lodos
Sular sarhoştu
Kıyıyı dövüyordu dalgalar
O gün iki kuş
Bir kumsalda buluştular
Bir martı
Bir kartal
Ak paktı martı
Köpükten yaratılmıştı
Kartal, kapkaraydı
Kayalardan kopmuştu
Yalçın kayalardan
Şaşırıp kaldılar
Bir martı
Bir kartal
Maviydi kıyı
Kubbeler semâviydi
Martı güzel,
Kartal yabâniydi
Uçtular
Kubbeler kemerler arasından
Bir martı
Bir kartal
Ama bir gurup vakti
Alev aldı sular
Kanatları tutuştu kuşların
Kartal dağlara kaçtı
Martı denize daldı
Kumsalda üç tüy kaldı
Üç gümüş tüy
Bu böyle bir masaldı
Bir martı
Bir