Yurdumuza esen ulaşabilsen,
Ocakta tezek ateşin üflesen.
Lokman Hacı haline şükredersin,
“Cennet evi, öz yurdumuzdur!” dersin.
Haber ile Bızınğı’ya3 varırsın.
O gece şu fakirim evde kalırsın.
Şıkııda üç gün halka dua ettirsen,
Taşlarına hasretimi gidersen.
16 KANŞAUBlY MlZlEV
Cesedim yad ellerde kalacak
Bilirim o sesi canım alacak.
Yok bu dünyada borcum, alacağım,
Lokman Hacı, sen sual et acılarım.
Onlar ezip sıkıştırdı kalbimi,
Çoğaldılar Şıkıının taşları gibi.
Yatarım şimdi acılardan bezgin—
Bela çok, yaralarım azması için.
Beni burada âdetimce gömersin,
Ne gerekir sen becerir, umarsın.
Yurdumuza esenlikle varırsın,
Halkın ile hep baş başa kalırsın.
“Biz dağda çok daha mutluyuz”dersin,
Çölde yanıp tutuşanı anarsın.
Evsiz yurtsuz şaşkınlara yanarsın,
Zavallı halkına akıl verirsin.
Özgürlük yok hiçbir yerde, yolları
Kesilmiştir, —öğrendik doğruları.
Adalet satılık her yerde Lokman,
Medet yok tapmaktan, hem yakarmaktan!
“Gün doğup batar” —öyle de,
“Zengin ipek tahtta yatar” —öyle de,
“Fakirse, onun tanı” —tan değil ya,
“Ağlayıp uluyarak atandır” —öyle de.
“Çalışanda neşe var”, diyen Kâzim
“Onun çektiklerini hep gördü” de,
Kızgın kumlar dolduğunda gözlerine
“Zayıflara dilek tutup öldü” de.
Zayıfların düşmanı çok, dostu az.
“Allah da unutmuş onları” —dersin.
Aç insanı ayet, zikir doyurmaz,
Din kardeşim, halka çare ararsın!
Ben yatarım gurbet elde —uzaktır,
Mezarımı seyrek yağmur ıslatır.
Yaşayanlar, halkınızı düşünün,
Özgürlük elbet kazanacak bir gün!
EV YAPIYOR
‘Ev yapıyor, attı temel,
Aşı suyu hepsi güzel,
Namaz kılar, verir selam,
Ne mutludur cahil insan!* -
Desek, bir bahane bulsak,
Daha sonra pişman olsak-
Başka yolu aramazsak,-
Biz hayvanız. Ehh anlasak?!
DOĞRULUK
Yıkılmaz kale dünyada
Doğruluk. Yok güçlü ondan
Doğruluk yitmez borada
Düşüp ölmez ki kayadan.
Baylar beyler, övüngenler
İnsansınız bizim gibi.
Ölümlüyüz, dünya fani,
Nedir mal mülk? Kaç eder?
Doğruluk ölmez, çürümez,
Ona kılıç da vurulmaz,
Zulmün atı çiğneyemez,
Hançer, kalbin delip geçmez.
Zalimlere diz çöktürdü,
Padişahı kalpten vurdu,
Zindanlardan uçup çıktı,
Demir prangaları yırttı.
Söyledim ben, topal Kâzim,
Gelinceye kadar ölüm,
Kapanmadan iki gözüm,
Doğruya hizmettir sözüm!
KAYGI
Yüksek dağ başlarında
Karlar erir, güneşe dayanmaz.
Ama benim yüreğimdeki kaygı
Kar gibi eriyip yok olamaz.
Vurulan dağ keçisinin kanı
Yok olur, karışır toprağa.
Benim kaygımı toprak yutmaz.
Yel alıp götürmez ovalara.
AŞK YARASI
Dağ üstünde dağ olmaz,
İki ağaç bağ olmaz.
Kılıç yarası sarılır,
Aşk yarası sarılmaz.
DÜNYA DEDİĞİN
Öyle zor, dik bir yol ki dünya dediğin,
Azap çekmeyen biri var mı o yolda?
Öyle acı bir deniz ki dünya dediğin,
Kimin gemileri batmamış ki orada?
Acı denizinde yüzüyoruz dünyanın,
Bilmeden gemimizin ne zaman batacağını.
Ne yapalım kar yolları hep kapatır,
Sende yürüdüğümüz zor yollan.
ÖLÜM GELİR
Ölüm gelir, itim önünü kesmez,
Ölüm gelir, oğlum onu devirmez.
Ölüm gelir, acımaz bir an bile,
Şiirim var ona karşı tek kale.
Ölüm gelir, insanı alıp gider,
Etin kemiğinle tutup sürükler.
Kurduğun ev, yazdığın şiir kalır,
Sahibiyse ölüm değil, insandır!
GENÇLİK
Gençlik, sen yayın okuydun,
Ben savdım seni başımdan,
Hangi dağların ardında kayboldun?
Hangi kayaya çarptın sonunda?
Gençlik, çok benziyordun baharda
Sülünün